DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Yusuf Sarıkaya
Yusuf Sarıkaya
Giriş Tarihi : 11-06-2023 16:19

Helena'nın Havva Oluşu

2003 Yılının Ramazan ayında Diyanet İşleri Başkanlığımızca Almanya/Manhaime şehrine din görevlisi olarak vazifelendirildim. Ankara’da bir günlük kısa bir seminerden sonra sabaha doğru Esenboğa Havaalanından uçtuk. Saat 11.00 civarında Frankfurt hava alanına indik ve işlemlerden sonra dışarı çıktık. Dışarıda Cami Hocası Zekeriya Koçak Bey’le, Cami Derneği Başkanı Nihat Ağabey beni karşıladılar. Yanılmıyorsam Bekir Alboğa Bey de vardı. Frankfurt Hava Alanından Manhaime’a doğru yola koyulduk. Bir süre sonra da Yavuz Sultan Selim Camii’ne ulaştık.

Cami cidden görülmeye değer. Burada çok iyi organize olup iyi bir sonuca ulaşmışlar. Sebep olanlardan Allah razı olsun.

Cami cemaatinin çok kalabalık olduğunu gördüm. Kadın-erkek maşallah hummalı bir çalışma sergiliyorlar. Zevk ve heyecan dorukta diyebilirim. Vakit namazları iki-üç yüz kişiyi bulurken, teravihler yedi yüz elli, bin kişi oluyor. Mukabeleleri kadın-erkek dört yüz-beş yüz kişi takip ediyor. Bayram Namazında beş bin kişi namaz kılıyor.

Manhaime, yirmi beş bin Müslüman’ın yaşadığı bir şehir. Bazı mahalleleri Türk şehri gibi olmuş. İstanbul Lokantası, Antep Tatlıcısı gibi birçok dükkâna rastlarsınız. Yavuz Sultan Selim Camii Avrupa’nın en büyük camilerinden. Şehrin merkezindedir. Hitler döneminde Amerikan uçaklarının bombaladığı alan satın alınarak yapılmış. Kubbeli, minareli, her türlü sosyal tesislerin bulunduğu bir külliye görünümündedir. Karşısında cemaatsiz İtalyan Protestan kilisesi var. Almanlar cemaatsiz kilisenin karşısında camideki faaliyeti, ferahlığı, canlılığı görünce şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar.

Burada bu caminin Almanlara çok olumlu etkisinin olması yanında, Genç Kardeşim Bekir Alboğa’nın da çok büyük etkisi var. Çok sağlam inanç ve karaktere sahip olan bir arkadaşımızdır. Grup-grup Almanları bu camiye getiriyor. Cami ve İslam hakkında bilgiler veriyor. Yani bir İslam mücahidi gibi çalışıyor. Çalışmalarını bilimsel ve akademik temellere dayandırıyor. Gelecekte inşallah bu gencin çok kişinin hidayetine vesile olacağına inanıyorum.

Zekeriya Koçak Hoca, genç yaşına rağmen gayet, vakur ve kişilikli birisidir. Orada çok hizmet vereceğine inanıyorum. Ayrıca bu caminin tek kişi ile sevk ve idaresi imkânsız gibi bir şey. İkinci bir görevli, dini yüksek tahsil yapmış, dil bilen ufku geniş görevlilerin buraya görevlendirilmesi lazım. Çünkü ihtida (İslam’a girmek isteyen diğer din mensuplarının din değiştirme olayları) çok oluyor. İşte bunlardan bir tanesine ben şahit oldum. Onu size anlatmak üzere bu yazıyı yazmak istedim.

Caminin kütüphanesinde oturuyoruz. Genç iki bayan geldi. Selam verip oturdular. Sonra Türk olan bayan kendisini tanıttı. Üniversitede okuduğunu, Kız arkadaşının da Alman olduğunu, aynı üniversitede okuduklarını belirtti. Buraya geliş nedenlerinin Alman arkadaşının Müslüman olmak istediğini, dolayısıyla camiye gelerek bu işlemi gerçekleştirmek arzu ettiğini belirtti. Birbirimize baktık. Sonra cami hocası ve diğer arkadaşların bu işlemi benim yapmamı istemeleri üzerine kabul ederek genç bayanla Türk bayanın tercümanlığı aracılığıyla konuşmaya başladım. Kendisine dedim ki : 
“Bakınız çok önemli bir karar verme aşamasındasınız. Bu, kuru bir heyecan olmamalı. Çevrenizle ilişkileriniz, onların size bakışları, anne -babanızın size bakışı değişebilir. Zorlanırsınız.

Bütün bunlar sizin hayatınızda son derece önemli hususlardır. Hemen karar vermeniz sizi zor duruma sokabilir. Bunların hepsini hesap ettiniz mi?” Genç Alman bayan bana beklemediğim bir karşılık verdi. Dedi ki: “Ben birkaç yıldır kendi dinimi, kiliseyi, papazları sorguluyorum. Bakıyor, araştırıyor ve karşılaştırıyorum. Özellikle papazın bir hareketi beni daha çabuk İslam’a yöneltti.(Ayrıntıyı sormadım, O da açıklamadı.) Ben yıllardır Kur’an’ı da araştırıyorum. Almanca tercümesini defalarca okudum. İslam Dini’ni bilerek ve isteyerek seçiyorum. Bu heves işi değil bilinçli bir tercihtir. Bundan kuşkunuz olmasın. Siz gereken işlemi yapın. Ancak iki tane sorum var bunların cevabını alırsam iyi olur. Çünkü bunlar benim için çok önemli.” Dedi. Ben de sorusunu sormasını söyledim. Bunun üzerine : “Efendim ben annemi ve babamı, kardeşlerimi çok seviyorum. Bundan sonra onlarla ilişkilerim nasıl olacak? İkincisi de annem ve babam öldüklerinde onların cenazesine katılabilir miyim? Bu ikisi benim için çok önemli” diyerek iki sorusunu da sordu. Ben de kendisine “Anne ve babanıza, çevrenize, Müslüman olduktan sonra daha da iyi davranacaksınız. Sizin bu nezaketiniz onlar tarafından daha da takdirle karşılanır. Belki onların da İslam’a gönülleri ısınır.

Müslümanlık hakkında daha olumlu düşünürler. Çünkü anne babaya “öf !” bile denmemesi genel bir prensiptir.  Ayrıca Allah’ımız kendisine kulluk edilmesini, anne-babaya da itaat edilmesini emretmektedir.  Peygamberimizin de bu doğrultuda pek çok beyanları var. Dolayısıyla bugüne kadar nasıl güzel davranışlar sergilemişseniz bundan sonra daha da güzel davranışlar sergilemeniz gerekir. Anne ve babanızın cenazesine katılmanızda da bir evlat olarak sakınca yoktur.

Peygamberimizin bir Yahudi’nin cenazesi geçerken ayağa kalkması İslam’ın insana verdiği değeri ortaya koymaktadır.” Şeklinde açıklamalar yaptım. Bu açıklamalarımdan sonra genç kızın sevincini gözlerinden okur gibiydim. Çok memnun oldu ve hemen kelime-i şehadet getirmek istediğini belirtti. Sonra da “Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve rasulüh” “Tanıklık ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur ve yine tanıklık ederim ki Muhammed (a.s.) O’nun kulu ve elçisidir.” Diyerek Müslümanlığa ilk adımını attı. Aslında bu genç Alman kızımız önceden kararını vermişti. Biz sadece şekli bir tören icra ettik. Ama bu işe hevesle karar vermemesi gerektiğini vurgulamak benim görevimdi. Onu da yaptım.

Bu olaydan ben çok ibretler çıkardım. Hepsini burada serdetmem imkânsız ama ben ikisini sizlerle paylaşmak isterim.

1- Öncelikle oradaki camilerin ve Müslümanların ne kadar önemli bir misyona sahip olduklarını görüyoruz. Camiler ve oradaki Müslümanlar aslında büyük görevler icra ediyorlar. Eğer dürüst davranırlarsa.

2- Anne-babaya saygısızlık yapan, onlara iyi davranmayan, yaşlılıklarında onlara dönüp bakmayan çok sayıda insanın bulunduğu bir dünyada annesini-babasını düşünen genç Alman kızının bu hali ibret alınacak bir durumdur.

Adını Havva olarak değiştirdiğimiz Helena artık Müslüman olarak bundan sonra aramıza katıldı. O’nu buralara kadar taşıyan, iyi arkadaşlık kuran sevgili Türk kızımızı da tebrik etmeden geçemeyiz.

Sana ne mutlu Havva! İnşallah tüm insanlık bu gerçeğe; İslam gerçeğine ulaşır ve senin gibi Müslüman olur. Biz inanıyoruz ki, eğer insanlar alışılmışlığın doğurduğu körlükten biraz uzaklaşabilseler, etraflarındaki engelleri aşabilseler, doğdukları zaman hazır bulduklarını sorgulayabilseler herkes İslam gerçeğine ulaşabilecektir. Çünkü fıtratlar temizdir. Üzerindeki külleri üfleyebilmektir asıl olan.

Aslında tüm insanlığın önündeki en büyük tehlike : “Biz atalarımızdan böyle gördük.”  Anlayışıdır.

Selam ve dua ile…

NELER SÖYLENDİ?
@
Yusuf Sarıkaya

Yusuf Sarıkaya

DİĞER YAZILARI Din ve Dil Konusu Bayramların Hayatımızdaki Yeri Kadir Gecesi / Kader Gecesi Len Nerka: Asla Diz Çökmeyeceğiz Gazze: İnsanlığın İmtihanı Ramazan'ı Anlama ve Anlamlı Kılma Bursa Hanlar Bölgesi Filistin'de Soykırım ve Batı'nın Değerleri! İffetli Olmak ve İftiraya Uğramak Sivri Tepe ve Pamuk Miraç Mucizesinin Hediyesi Namaza Dair Hikmetler Bursa'da Zaman Bursa'da Küçük Bir Gezinti Mahmut Kanık ve Yaşar Kaplan Hayra Alamet Değil /2 Hayra Alamet Değil /1 İsrail Mitler ve Terör Gazze Direnişi Yüzümüz mü Var?! Seyahat Ya Resulallah! ABD ve Dünya Jandarmalığı veya Katil Devlet Sezai Karakoç ve Çağdaş Sufi Yahudilerin Kahrolası Azgınlıkları Gazzeli Annenin Feryadı Siyonist Hahamlardan Fetva Alma Hırsızlığı Demir Kubben Başına Çöksün Siyonist İsrail Kalbi Mühürlü Olanlar Niçin İsrail Devleti de Yahudi Devleti Değil? Çocuk ve Ölüm Gözyaşı Aşkla Yapılacak Görevler A.Ş.K Vakfı Bursa'da Çocuk Olmak Ey Resul! Bu Çağın Adı Ne Olsun? Güzel Ahlak ve Nefs Atışması 1988 Yılı Nobel Edebiyat Ödülü İnsanın Dört Mevsimi Gençlik ve Bazı Sorunları Muallim Naci Nefs ve Akıl Atışması Merhamet Elçisine Arzımdır  Ali Ulvi Kurucu Emin Acar İle Kısa Bir Görüşme Nefs ve Vicdan Atışması Hayat ve Memat Anadolu'da Geleneksel Düğünlerimiz Hicret Bir Dirilişin Adıdır İradeyi İpoteğe Vermek Allah'a Sevimsiz Gelen Helal Şehzade Ahmet Efendi İle Kısa Bir Görüşme Çocuklarımızın İyiliği İçin Onlarla Kötü Olmayalım Kurban Olsun Diye... Eğitim Hayatımdan İbretlik Bir Anı Dilin Gücü ve Afetleri Terk Edilmişliğin Acı Sonu Dostlarım Olan Kitaplarımla Hikâyelerim /3 Dostlarım Olan Kitaplarımla Hikâyelerim /2 Tedbirden Sonra Tevekkül Bilinmeyen Üniversite - Salih Dane Hoca Efendi ve İstinye/ Mahmutçavuş Camii Dostlarım Olan Kitaplarımla Hikâyelerim /1 Dilber Ana ve Elmas Kadın Özdeyişler Yazmak Sorumluluk İster
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA