DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Yusuf Sarıkaya
Yusuf Sarıkaya
Giriş Tarihi : 28-04-2024 16:19

Din ve Dil Konusu

1990’lı yıllarda Cağaloğlu Üretmen Han’da merhum Sezai Karakoç üstadımızı ziyarete giderdim. O sıralarda, Sarıyer İmam-Hatip Lisesi’nde öğretmendim. Edebiyat ve sanatla yakından ilgilenir, kitaplar okur ve öğrencilerimi de okumaya teşvik ederdim. Yine böyle bir ziyarette, Sezai Bey Üstadımıza bir soru sordum. Soru ve aldığım cevabı sizlerle paylaşmak ve kısaca üzerinde yorum yapmak istiyorum.

“Efendim sizi bazı büyüklerimiz yeni kelimeler kullanmakla suçluyorlar. Buna ne dersiniz?” dedim.

Bana kısa ve özlü bir cevap verdi. Dedi ki: “Dil tıpkı bir canlı organizmaya benzer. Doğal olarak kendini yeniler. Dile zor kullanarak ve baskı ile müdahale ederseniz o dil kendini yenileyemediği gibi zamanla fakirleşir. Aynı zaman da dil elbise gibidir. Nasıl elbise mevsime, zamana göre değişiyorsa dil de zaman zaman değişikliklerle ve yeni kavramlarla kendini yenilemiş olur.”

Buradan hareketle, son zamanlarda dilimize girmiş ve bizim medeniyetimizin bir parçası olmuş kelimelere karşı savaş açıldığını görüyoruz. Arapça kelimeler üzerinde sürek avcılığına benzer avcılığa çıkıldığına şahit oluyoruz. Sosyal medya üzerinden acımasızca bu kötü niyetin köpürtüldüğünü görüyoruz. Bu anlayış, sadece Türkçe severlikten kaynaklanmıyor. Bunun altında dinimiz İslam nedeniyle doğal olarak dilimize girmiş ama bizden biri haline gelmiş kavramlara savaş açılmak isteniyor. Bu durum dilimize fayda yerine zarar verir.

Türkçemizi hem zenginleştirelim, hem de koruyalım. Sanat ve edebiyat adamlarımız kafa yorsun. Yeni kavramlar üretelim. Bir milleti millet yapan dini ve dilidir. Dinsiz ve dilsiz milletler kimliklerini koruyamazlar. Ancak, dilimize girmiş ve bizim malımız haline gelmiş kelimelere savaş açmak yerine zihinlerimizi köleleştiren batılı kelime ve kavramlara karşı uyanık olalım. İş yeri isimleri, son zamanlarda konulan kadın ve erkek isimlerine dikkat edelim. Elbette Müslüman yurdunda Arapça kavramlar dilimize girecek. Bu bize zenginlik katar. Hatta bazen bu kelimeler, bizim dilimizin fonetiği içinde yeni kalıplara girer ve Türkçeleşir. Kısacası dilimiz üzerinden ırkçılığa kapı aralamak iyi niyet değildir.

Bugün gençlerimizin, bazen de büyüklerimizin giyip sokağa çıktıkları tişört ve montların (dikkat derseniz bu iki kelime de Türkçe değil. Dil böyle bir şey işte.) üzerilerine yazılan yazılara kafa yoralım. Bir teyzenin üzerine giydiği tişörtünde İngilizce “Porno Yıldızı” yazarken, bir başka erkeğin şapkasında da “Kötü Kız” yazıyor. Yahut, namaz kılan adamın tişörtündeki “Allah yok, din yok” ifadesine de kafa yorabiliriz. Kültür emperyalizmi evimizin içende bizi teslim almışken bize ait olmuş kavramlara yanlı olarak savaş açmak iyi niyet değildir. Esasen imojinlerle konuşan yeni nesle sahip çıkmak daha önemli değil midir? Konuşma dilimiz 100-150 kelimenin bile altın düşmüşse asıl tehlike buradadır. Bize mal olmuş Arapça kelimelere kafa takacağımıza bu sömürü aracına ve yozlaşmaya karşı önlemler alalım. Örneğin, bu tür yazılar yerine memleketimizin güzel bir manzarası veya bize ait bir kültür mirasımızı canlı tutabiliriz.

Özetle, ne zaman Türkçeye sahip çıkma adı altında bir çaba görsek altında yatan Arapçaya karşı bir tavır olarak belirir. İngilizce, Fransızca, Almanca vb. batı dilleri bu kapsama girmez. Aslında, bana göre bu tavrın asıl amacı dile değil dine yani İslam’a karşı alerjinin sonucudur. Bu tutmaz. Bununla milleti meşgul etmeyin. Bu kötü niyetten güzel Türkçemiz zarar görür. “Otobüs” Türkçe değil ama “oturgaçlı götürgeç”ten daha fazla Türkçedir. “Üveysü’l Karani” ’den” “Veysel” üretmiş bir milletin dininden kaynaklanan kavramlarına ilişmeyin lütfen.

NELER SÖYLENDİ?
@
Yusuf Sarıkaya (Emekli İl Müftüsü) 2 hafta önce
Yorumunuz için teşekkür ederim Seyfettin Bey. Selam ve dua ile.
Seyfettin GÜLTEKİN 2 hafta önce
Hocam teşekkürler.

Hem Üstad S.Karakoç'u andık..

Hem de yenı fikirler edindik.
Yusuf Sarıkaya

Yusuf Sarıkaya

DİĞER YAZILARI Güç Zehirlenmesi ve Siyonizm Afrika Menekşesi Bayramların Hayatımızdaki Yeri Kadir Gecesi / Kader Gecesi Len Nerka: Asla Diz Çökmeyeceğiz Gazze: İnsanlığın İmtihanı Ramazan'ı Anlama ve Anlamlı Kılma Bursa Hanlar Bölgesi Filistin'de Soykırım ve Batı'nın Değerleri! İffetli Olmak ve İftiraya Uğramak Sivri Tepe ve Pamuk Miraç Mucizesinin Hediyesi Namaza Dair Hikmetler Bursa'da Zaman Bursa'da Küçük Bir Gezinti Mahmut Kanık ve Yaşar Kaplan Hayra Alamet Değil /2 Hayra Alamet Değil /1 İsrail Mitler ve Terör Gazze Direnişi Yüzümüz mü Var?! Seyahat Ya Resulallah! ABD ve Dünya Jandarmalığı veya Katil Devlet Sezai Karakoç ve Çağdaş Sufi Yahudilerin Kahrolası Azgınlıkları Gazzeli Annenin Feryadı Siyonist Hahamlardan Fetva Alma Hırsızlığı Demir Kubben Başına Çöksün Siyonist İsrail Kalbi Mühürlü Olanlar Niçin İsrail Devleti de Yahudi Devleti Değil? Çocuk ve Ölüm Gözyaşı Aşkla Yapılacak Görevler A.Ş.K Vakfı Bursa'da Çocuk Olmak Ey Resul! Bu Çağın Adı Ne Olsun? Güzel Ahlak ve Nefs Atışması 1988 Yılı Nobel Edebiyat Ödülü İnsanın Dört Mevsimi Gençlik ve Bazı Sorunları Muallim Naci Nefs ve Akıl Atışması Merhamet Elçisine Arzımdır  Ali Ulvi Kurucu Emin Acar İle Kısa Bir Görüşme Nefs ve Vicdan Atışması Hayat ve Memat Anadolu'da Geleneksel Düğünlerimiz Hicret Bir Dirilişin Adıdır İradeyi İpoteğe Vermek Allah'a Sevimsiz Gelen Helal Şehzade Ahmet Efendi İle Kısa Bir Görüşme Çocuklarımızın İyiliği İçin Onlarla Kötü Olmayalım Kurban Olsun Diye... Eğitim Hayatımdan İbretlik Bir Anı Dilin Gücü ve Afetleri Terk Edilmişliğin Acı Sonu Helena'nın Havva Oluşu Dostlarım Olan Kitaplarımla Hikâyelerim /3 Dostlarım Olan Kitaplarımla Hikâyelerim /2 Tedbirden Sonra Tevekkül Bilinmeyen Üniversite - Salih Dane Hoca Efendi ve İstinye/ Mahmutçavuş Camii Dostlarım Olan Kitaplarımla Hikâyelerim /1 Dilber Ana ve Elmas Kadın Özdeyişler Yazmak Sorumluluk İster
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA