“Müslümanlar sadece kardeştirler. Kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı sorumluluk bilincinde olun böylece merhamet olunasınız.”
Bayramlar toplumun birlik ve beraberliğinin pekiştiği, dostluk rüzgârlarının estiği, herkesin eteğinde taşıdığı taşları döktüğü çok önemli günlerdir. Sevgi pınarlarının fışkırdığı, muhabbet rüzgârlarının tüm toplumu kucakladığı günlerdir. Bayram yenilenmenin ve kendine çeki düzen vermenin fırsat olduğu günlerdir.
Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez. Din kardeşinin ihtiyacını karşılayanın, Allah da ihtiyacını karşılar. Müslüman’dan bir sıkıntıyı giderenin Allah da kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Bir Müslüman’ın ayıbını örtenin, Allah da kıyamet gününde ayıplarını örter.”
Bayramlar yakınlaşma ve kaynaşma günleridir. Bu günlerde saflar daha sıklaşır, insanlar daha bir güler yüzlü olur. Büyükler, yaşlılar, hastalar daha fazla hatırlanır. Sıla-i rahim yapılır. Aylardır akrabalarını göremeyenler ya yüz yüze görüşme imkânı bulur veya telefon veya sanal ortamda da olsa buluşur.
“Gerçek Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden zarar görmeyen kişidir” buyuran sevgili Peygamberimiz; “Sizden biriniz kendi nefsi için arzu ettiğini başkaları (diğer din kardeşleri) için de arzulamadıkça gerçek manada iman etmiş olmaz.” ” “ Birbirinize buğz etmeyiniz, birbirinizi kıskanmayınız., birbirinize sırt çevirip alakanızı kesmeyin. Ey Allah’ın kulları kardeş olun...”
Yukarıdaki hadislerde gündeme getirilen hususlar bayram günlerinde daha fazla gündeme gelir. Kin ve hasedin güzellikleri yakıp tükettiği hatırlanır. Yıkanmış bir mendilin kuruyacağı kadar bir süre bile dargınlığın vebalinden kurtulmanın çabasına girer insanlar. Küçücük bir tebessümün sadaka verme sevabıyla ödüllendirildiği bu günlerde yeniden hatırlanır.
Görevini hakkıyla yerine getirmenin sevincini yaşarlar insanlar. Yaşanan manevi iklimin peşinden gelen bu mutluluk, sevinç ve barış günleri, topluma güç katan önemli değerlerdir. Peygamberimizin sünnetine daha fazla uymak için âdetimiz olmayan ve belki çoğu zaman geçmediğimiz sokaklardan geçeriz. Daha fazla insanla bayramlaşalım, daha fazla insanla tebrikleşelim diye.
Çocuklar için bulunmaz günlerdir bayramlar. Onlar daha fazla tadını çıkarırlar bu günlerin. Güzel giysilerini giyerler. Büyükleriyle camilere namaz kılmaya koşarlar. Akşamdan; “Beni de camiye götür baba…,dede…” diyerek yatağa girerler. Hiç sabah olmayacakmış gibi gelir çocuklara. Ama o gün herkesten önce yataktan kalkarlar. Cennet kokuları olan çocuklar bir başka sevinç içinde olur bayramlarda. El öper, harçlık alır, para biriktirir, “Benim şu kadar param oldu. Senin ne kadar oldu?” diye birbirlerinin topladıkları harçlığı öğrenmek isterler.
Ya yetimler, kimsesizler! Peygamberimizin, yetimlerle yakınlığını işaret ettiği iki parmağı kadar yakın olmak gerekmez mi? Elbette gerekir. Bayramlarda onlar da başını okşayacak ihtiyacını giderecek bir el isterler. Yaşlılar ellerinin öpülmesini, hatırlarının sorulmasını arzu ederler. İşte yine bayramlar koşar bu griplerin imdadına. Çocuk evleri ve yaşlı evleri ziyaret edilir. Küçüğünü sevmeyenin, büyüğünü saymayanın iyi bir Müslümana yakışmayacağını bilir duyarlı insanlar.
Anadolu’da kadınlarımız arasında yaygın bir adet vardı bayramlarda şimdi de yaşıyor mu bilmem ama yaşatılsa çok iyi olur. Yozgat ve çevresinde bayram sabahları çeşmelere erken giden bayanlar suyunu doldurur ve çeşmenin başına bir taş koyar. Bu taş ilk geleni belirtir. Sonra gelenler de taşlarını koyar. Bu durum güneş doğuncaya kadar devam eder. Bunun sebebi Bayram günlerinde fecri sadıktan, güneş doğuncaya kadar tüm çeşmelerden akan sular zemzem olur inancı vardı. Bu inancın dini bir dayanağı yok elbette. Ama düşünebiliyor musunuz Bayramlar bizde nasıl algılanıyor? Kurak çölün ortasında İbrahim’in evladı İsmail’e bir damla su diye koşturan Hacer’e ve İsmail’e lütfedilen zemzem suyuna benzetiliyor tüm sular. Kuraklıklara ve susuzluklara çare su gibidir bayramlar. İşte Anadolu kadınının inceliği ve bayram yorumu!
Ya ölüp de ebedi âleme gidenler unutulur mu bu günlerde? Elbette hayır. Bu nedenle mezarlıklar ziyaret edilir. Yasinler, Fatihalar okunur. Dualar edilir. Mezarlıklar ölümü de hatırlamak amacıyla ayrı bir ziyaret günüdür bu günlerde.
Başta Gazze ve Filistin olmak üzere Doğu Türkistan ve mazlum coğrafyalardaki kardeşlerimizin yanlarında olma ve zalimlerin mallarını boykot şuuru Ramazan Bayramımız mübarek olsun.