Gazze’de anneler kan ağlıyor. Doğumundan birkaç dakika, birkaç saat sonra katil Siyonistler tarafından katlediliyor. Anneler var, evlatlarını kan revan içinde toprağa veriyor.
Anneler var, bir dilim ekmek, bir yudum su bulamadığı için bir deri bir kemik kalmış yavrusunun üzerine kara topraklar atmak zorunda kalıyor. Kısacası Gazze’de annelerin, “Anneler Günü”nü kutlayacak evlatları yok; evlatlar var “Anneler Günün Kutlu olsun Anne” denecek anneleri yok. Anneler Günü’nün Gazzeli anneye de, Gazzeli çocuklara da hitap edecek bir yanı yok kısacası.
Bilindiği gibi “Anneler Günü” gibi günler, Batı düşüncesinden dünyaya yayılmıştır. 19. yüzyılda ABD’li Anna Jarvis adlı kadınının annesinin ölümü üzerine her yıl 10 Mayıs tarihinin Anneler Günü olarak kutlanmasını sağladığı ve ilk defa da 10 Mayıs 1908 yılında Batı Virginia’da bir kilisede kutlandığı kaynaklarda belirtilir. Sömürgeciliğin öncü fedaileri Kiliseler! bu konuda yine başrolde kısacası.
İslam Medeniyeti değerlerini günlere bölerek ortaya koymaz. Medeniyetimizin değerleri her gün ve aylar için süreklilik ister. Bizim farkımız da budur. “Ne var bunda? Farkındalık kötü bir şey mi?” denebilir. Akla gelebilecek bu soruya elbette itirazımız olmaz. Farkındalık oluşturmak da faydadan hali değildir denebilir. Ancak bazı şeylerin kaynağını bilmek de önemlidir diye düşünüyorum. Kısacası bu tür uygulamaların kaynağı genelde Hristiyan dünyadır. Bunu tespitten sonra İslam’ın anne ve babaya, büyüklere kısacası değerlerimize saygı ve onları her daim gözetme konusuna girmeyeceğim. Çünkü kaynaklarımızın her satırı bu değerlerimizi anlatır.
Bugün Gazze’de soykırım yılları da geride bıraktı da halen dünya insafa gelmedi. Siyonistlerden insaf beklemek ise akıl dışıdır. Ben samimi Yahudilerin söylemlerine de inanmıyorum. Onlar da sadece esir çocuklarının kurtulmasından başka amaç taşımıyor. Şayet samimi olsalardı önce İsrailli annelerin ayaklanmaları gerekirdi bu vahşete. Azıcık vicdanları varsa?
Gazze’de işlenen soykırım, insanlığı yok etti. Yok olan Gazze ve Filistin değil insanlıktır şüphesiz. Ben annelerden beklerdim ki, bu günlerini yavrularının cesetlerine sarılmış, kokusunu dahi doya doya alamadan toprağa vermiş annelere armağan etsin. Bırakın gülü, çiçeği, bırakın telefonu, ev araç gereçlerini hediye almayı Gazze’deki yüreği yanık annelere; annesiz kalmış bebelere armağan edin bu gününüzü. İlla da kutlayacağım diyorsanız bunu yapın. Kavli ve fiili destekte bulunun lütfen. Hiçbir şey yapamıyorsanız tenhada iki damla gözyaşı dökün bu acımasız zulüm ateşine. Sizin gözyaşınız dağ gibi ateşleri söndürür buna inanın.
Gazze’de ve diğer mağdur coğrafyalarda yaşayan annelerin ıstırabını hissetmeyen özellikle anne kalpleri ölüdür. Anne yürekleri acıyı sadece kendinde olana ayıramaz. Yürekleri o kadar büyük olmalıdır ki, tüm insanlığı içine almalıdır. Annelik budur. Mazlum coğrafyalarda gözyaşlarını içine akıtan anneleri hatırlamak hepimizin üzerinde bir borçtur. Bu konuda sessiz kalmak, en azından zalime buğz etmek zorundayız. “Zulmü alkışlayamam/ zalimi asla sevemem” demek bizim şiarımız olmalıdır. Günlük hayatımızın içinde yüreği evlat acısıyla kavrulan annelerin her zaman yeri olmalıdır.
Gazzeli anneler de tıpkı Bosnalı anneler gibi kazanacaklar. Direnişleri ve metanetleri tarihin altı sayfalarına geçecektir. Buna inancım her zaman vardır. Bu vesile ile cenneti annelerin ayakları altına seren bir medeniyetin mensubu olma şuuruyla her daim annelerimizin ellerinden öperim. Her günleri en mutlu günleri gibi olmasını Rabb’imden niyaz ederim.
***
TRUVA YAYIN GRUBU YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN...
Logoya tıklayıp Youtube kanalımızı ziyaret edebilir, abone olabilirsiniz