DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Yusuf Sarıkaya
Yusuf Sarıkaya
Giriş Tarihi : 19-08-2023 20:18

Ali Ulvi Kurucu

Ali Ulvi Kurucu merhum ile 1987 ve 2001 yıllarında iki defa görüşme imkânımız oldu Medine-i Münevvere ’de. Bu iki görüşmede bana tesir eden hususu sizlerle paylaşmak isterim. Dilerseniz bundan önce Medine’den bir iki hususa temas edeyim. Bildiğiniz gibi Peygamber as’ın hicretinden sonra bu ismi Nurlu şehir manasına Medine-i Münevvere olmuştur. Burada ne hatıralar, ne ibretlik olaylar vardır bildiğiniz gibi. Ravza-ı mutahhara, Cennet’ül Baki’, Uhud Hendek, Bedir Savaşlarının hatıraları. Mescid-i Nebi’nin inşası gibi.

2001 yılında Diyanet İşleri Başkanlığımızın organize ettiği Hac Organizesinde Medine Türk Hastanesinde tercüman olarak görevliydim. Çok önemli bir hizmet olan bu görevimize ilave olarak hem Harem’e devama özen gösteriyor, hem de bazı yerleri ziyaret ediyorduk. Bu arada Medine’de Erzurumlu Fırtına İsmail sağ olsun bize çok yardımcı oluyordu. Bir gün Ali Ulvi Kurucu’yu ziyaret için randevu aldığını söyledi. Biz de “tamam iyi olur” diyerek yola çıktık. Hz. Osman Kuyusuna yakın bir yerde olan evine gittik. Bizi çok güzel bir şekilde ağırladı. Sohbetler oldu. Sözü Çanakkale Zaferine ve Hendek Savaşına getirdi. Aralarında doğrudan doğruya bir bağ kuramadığımız bu iki önemli olay nasıl ve nerede kesişiyor derken Ali Ulvi Beyefendi önce Mehmet Akif Ersoy’a getirdi sözü. Mehmet Akif Ersoy’un Teşkilat-ı Mahsusa (MİT) Görevlisi olarak İngilizlerin oyununa gelen Şerif Hüseyin’i ikna için Osmanlı Devletince görevlendirilmişti. O nedenle buralara kadar gelmiş ama muvaffak olamamıştı. Bu arada Mehmet Akif’in kulağı sürekli Çanakkale Savaşlarında idi. Nihayet bir gün Çanakkale’de düşmanının hezimete uğradığı haberini aldı. İşte o gece olanlar oldu.

Mehmet Akif Ersoy gece boyu adeta kendinden geçmiş ve başka âlemlere dalmıştı. Çanakkale’yi abideleştiren veya Çanakkale’nin abideleştirdiği o meşhur şiirini, Çanakkale Şehitlerine Şiirini sabaha kadar bitirmişti. Okuyanı savaş alanındaymış gibi duygulara ğark eden bu şiirin yazılış yerinin Hicaz bölgesi olması ayrı bir önem taşıyor.

Ali Ulvi Kurucu bu sohbette bize Hendek savaşından bahsetti. İslam Tarihinde çok Önemli yeri olan bu savaştan alınacak ibretler üzerinde durdu. Peygamberin sözünü dinlememenin, dünya malına tamahın, münafıkların zararının acı faturalarını anlattı. Bu savaşın şehitlerinden bahsetti. Seyyid’üş Şüheda Hz. Hamza’dan, İlk Muallim Mus’ab b.Umeyr’den, çocuk şehitlerden örnekler verdi. Daha sonra Peygamberimiz özellikle çocuk yaşta denecek şehitleri öncelikle kucağına alıyor ve öylece mezara indiriyordu. Akif, Çanakkale Şehitlerine isimli şiirinin sonunda Peygamberimizin bu sahnesine işaret ederek diyor ki:

“Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber,  Sana Ağuşunu açmış duruyor Peygamber.” 

Bu şiirde Çanakkale şehitleri Bedrin Aslanlarına benzetiliyor. Kâbe mezar taşı olarak konsa bile bu büyük olayı takdire yetmeyeceği vurgulanıyor.

Biz şiir tahliline fazla girmeden bu esnada yaşanan bir hatıramı da naklederek bitirmek istiyorum. Bu buluşmada yukarıda da söylediğim gibi Medine Hastanesi Baş Hekimi Erzurum Numune Hastanesi Baş Hekimi de vardı. Dışarı çıktığımızda dedi ki: “Arkadaşlar ben yirmi yıla yakındır göz pınarlarım kuruduğu için gözlerimden yaş gelmiyordu. Tedavi de olmama rağmen bunu değiştiremedim. Ancak bu toplantıda anlatılanlar sırasında gözlerimden yaşlar indi. Bunu ne diye adlandıracağım bilemiyorum ama bunu ben şu anda yaşıyorum” dedi.

Dışarı Çıktığımızda Hz. Osman Kuyusundan halen belediyenin su aldığını ve şehrin bir bölümüne buradan su verildiğini öğrendik. O kuyu halen canlı ve hizmet vermeye devam ediyor. Ne büyük hikmet!

Daha sonra Ali Ulvi Kurucu’nun hatıratını okudum. Okunmaya değer bir hatırat. Bunu da sizlerle paylaşmak istedim.

Selam ve dua ile…

NELER SÖYLENDİ?
@
Yusuf Sarıkaya

Yusuf Sarıkaya

DİĞER YAZILARI Din ve Dil Konusu Bayramların Hayatımızdaki Yeri Kadir Gecesi / Kader Gecesi Len Nerka: Asla Diz Çökmeyeceğiz Gazze: İnsanlığın İmtihanı Ramazan'ı Anlama ve Anlamlı Kılma Bursa Hanlar Bölgesi Filistin'de Soykırım ve Batı'nın Değerleri! İffetli Olmak ve İftiraya Uğramak Sivri Tepe ve Pamuk Miraç Mucizesinin Hediyesi Namaza Dair Hikmetler Bursa'da Zaman Bursa'da Küçük Bir Gezinti Mahmut Kanık ve Yaşar Kaplan Hayra Alamet Değil /2 Hayra Alamet Değil /1 İsrail Mitler ve Terör Gazze Direnişi Yüzümüz mü Var?! Seyahat Ya Resulallah! ABD ve Dünya Jandarmalığı veya Katil Devlet Sezai Karakoç ve Çağdaş Sufi Yahudilerin Kahrolası Azgınlıkları Gazzeli Annenin Feryadı Siyonist Hahamlardan Fetva Alma Hırsızlığı Demir Kubben Başına Çöksün Siyonist İsrail Kalbi Mühürlü Olanlar Niçin İsrail Devleti de Yahudi Devleti Değil? Çocuk ve Ölüm Gözyaşı Aşkla Yapılacak Görevler A.Ş.K Vakfı Bursa'da Çocuk Olmak Ey Resul! Bu Çağın Adı Ne Olsun? Güzel Ahlak ve Nefs Atışması 1988 Yılı Nobel Edebiyat Ödülü İnsanın Dört Mevsimi Gençlik ve Bazı Sorunları Muallim Naci Nefs ve Akıl Atışması Merhamet Elçisine Arzımdır  Emin Acar İle Kısa Bir Görüşme Nefs ve Vicdan Atışması Hayat ve Memat Anadolu'da Geleneksel Düğünlerimiz Hicret Bir Dirilişin Adıdır İradeyi İpoteğe Vermek Allah'a Sevimsiz Gelen Helal Şehzade Ahmet Efendi İle Kısa Bir Görüşme Çocuklarımızın İyiliği İçin Onlarla Kötü Olmayalım Kurban Olsun Diye... Eğitim Hayatımdan İbretlik Bir Anı Dilin Gücü ve Afetleri Terk Edilmişliğin Acı Sonu Helena'nın Havva Oluşu Dostlarım Olan Kitaplarımla Hikâyelerim /3 Dostlarım Olan Kitaplarımla Hikâyelerim /2 Tedbirden Sonra Tevekkül Bilinmeyen Üniversite - Salih Dane Hoca Efendi ve İstinye/ Mahmutçavuş Camii Dostlarım Olan Kitaplarımla Hikâyelerim /1 Dilber Ana ve Elmas Kadın Özdeyişler Yazmak Sorumluluk İster
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA