Batı Dünyası bir yığın değerler üretti ve bunu bazen zorla bazen propaganda ile bazen de içimizde müstağripler (Bu ifade Cemil Meriç’e ait diye biliyorum. Doğulu batı hayranları diyebiliriz.)üreterek bunu yaptı. Daha da olmazsa, içimizde yetiştirdikleri adamlara zor kullandırarak, ihtilal yaptırarak gerçekleştirdi.
Öncelikle demokrasi, laiklik, eşitlik insan hakları, insan sevgisi, doğayı koruma, hayvan hakları vs. Daha sonra anneler, babalar, dedeler, engelliler, sevgililer günleri vs. üretip durdular. Daha da çoğaltabiliriz bunları.
Eğitimde pozitivist, maddeci, evrimci nesiller ürettiler. Dine, Allah’a kafa tutan, tanımayan, her şeyi maddecilik penceresinden gören at gözlüklüler yetiştirdiler. Ahiret inancını ve yeniden dirilişi inkâr ettiler.
Ne kadar çok koşturdular bu ümmetin gafil çocuklarını, gençlerini, akademisyenlerini batıl ideolojilerinin peşinden anlatamam. “Aman Efendim! Bunlar da İslam’da var. Bu değerler bizim de değerlerimiz” diye savundu bazılarımız. Batı değerlerinin hiçbirinin samimi olmadığını biz Birinci Dünya Savaşı’nda, Kurtuluş Savaşı’mızda gördük. Kendimizi onaylatmak için tüm değerlerimize ve medeniyetimize sırt çevirdik. “Aman bizi de sizden kabul din.” diye girmediğimiz kılık kalmadı. Saltanatı kaldırdık, hilafetin yetkisini Meclise verdik, harfimizi, kılık kıyafetimizi değiştirdik, Ayasofya’yı kapattık, İslam âlemine sırt döndük, NATO’ya girdik, Kore’ye gittik, AB’ye kırk küsur senedir müracaatımız var halen Batılı olamadık! Aksine, Batılılar, ne kadar Türkiye düşmanı varsa, ne kadar bölücü varsa hepsini baş tacı ettiler. Ülkemiz aleyhine her girişime destek verdiler. Bölücüleri eğittiler, onlara silah ve lojistik destek sağladılar. Kutsal kitabımızı fikir hürriyeti safsatası ile meydanlarda yaktırdılar. Yine de, Batılı olamadık!
Bosna’da, Kosova’da, Kırım’da, Çin’de Müslümanlara zulmettiler Batılı değerler burada da buhar oldu uçtu. Endülüs’te tek Müslüman bırakmadılar. Hâlbuki Müslümanlar orada altı asır onlara medeniyet öğretti. Ama bu medeniyeti yok ettiler. Kitapları yaktılar. Taş üstünde taş, gövde üzerinde baş bırakmadılar.
Neydi Batılı değerler? Demokrasi öyle mi? Halka rağmen halktan yetki almayanları iktidara getirmek mi!? Batılılar tüm kendinden olamayanlara reva gördükleri demokrasi bu işte. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Uluslararası Adalet Divanı, Birleşmiş Milletler Teşkilatı vesaire-vesaire. Ne oldu bunlara? Nerde bu koca koca teşkilatlar? Halen Filistin’de/Gazze’de olanlara neden kör, sağır ve lal durumdalar? Gazze’de can pazarı yaşanıyor nerede bu teşkilatlar? Çocuklar, kadınlar, yaşlılar, sivil halk hunharca öldürülüyor nerede bu kurumlar? Okullar, hastaneler, ibadethaneler bombalanıyor. Su, elektrik, doğal gaz şebekeleri tahrip ediliyor. Ekmek aş bulunamıyor. Çocuklar dünyaya merhaba demeden hunharca öldürülüyor. Nerede İnsancıl! Batı değerleri? Daha ne istiyorsunuz soykırıma dur demek için?
Ben bu soruların cevabını vereyim isterseniz: Bütün bu değerler, kendi milletleri için önem ifade eder. Kendilerinden olmayanlar için bir anlamı yoktur bu değerlerin. Ukrayna’da beş yüz çocuk öldürülürse Rusya’ya dünyayı dar ederler. (Kaldı ki bizim inancımızda bu çocukların da öldürülmesi haramdır.) Ama Gazze’de otuz bin insanın; bunun yirmi binden fazlası çocuk ve kadının öldürülmesi önemli değildir öyle mi? Kısacası Batılı değerler batıldır. Dünyaya egemen olmak için uydurdukları helvadan putlardır bu değer dedikleri. Kendilerinden olmayanları bu putlara tapmaya zorladılar. Kendilerine gelince istedikleri zaman taptılar, acıkınca da oturup yediler! Bu zihniyetin ortak adı kapitalist Siyonistlerdir.
Siyonist Yahudilere gelince Voltaire’in Felsefe Sözlüğünde belirttiği gibi onların temel bakışı muharref Tevrat’ta şöyledir: “Tanrı, ulusları size teslim edecek olursa içlerinden bir tanesini bile esirgemeden boğazlayın, hiç birine acımayın.” (Çeviren; Lütfi Ay, c.1, s. 19) İşte zalimlerin hayata bakışı bu.
Bize gelince (en geniş anlamda biz diyorum.) “ Uyu, uyu yat.” ile eğitilmişiz. Allah bize, ba’sü ba'del mevtten önce dirilmeyi nasip eylesin. Âmin.