DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Yusuf Sarıkaya
Yusuf Sarıkaya
Giriş Tarihi : 12-09-2023 20:46

1988 Yılı Nobel Edebiyat Ödülü

Değerli okuyucular, biliyorsunuz 1988 yılı Nobel ödülünü Mısırlı Necip Mahfuz aldı. Bu ödül, Hıristiyan Batı’nın Müslüman bir yazara verdiği ilk Nobel ödülüdür sanırım. Bu yazımda kitapla ilgili birkaç noktaya temas etmeyi ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmayı düşünüyorum.

Eseri Arapça aslından Sokaktakiler unvanıyla, Hasan Akay’ın tercümesi ile İnsan Yayınları Türkçe ’ye kazandırdı. Daha önce de Cem Yayınları Medak Sokağı unvanıyla Fransızcadan çevirmiş. Ancak ben bu çeviriyi elde edemedim. Benim bahis konusu ettiğim Arapça aslından yapılan yukarıda belirttiğim çeviridir.

Eserin orijinal ismi, ez-Zukak el-Mıdak. Esere sanatsal açıdan baktığımızda eseri harika diye takdim edebiliriz. Çünkü yazar, romanındaki kahramanların hislerini çok güzel dile getirmiş. Bizim yaptığımız değerlendirme tercümesinden olduğuna göre mütercimi de bu konuda kutlamak gerekir.

Sanatsal yönden eseri ben size ancak bu kadar değerlendirebileceğim. Çünkü roman eleştirmeni ve yorumlayıcısı değilim. Fazla söz beni yanıltabilir. Ama eserin ortaya koyduğu, batılılaşma yönünde Müslüman toplumların toplumsal değişimlerini dile getirdiği konularda ise söyleyeceğim bazı sözlerimin olabileceğini düşünüyorum.

Eserin yazarı Mısırlı. Eseri okuyunca Mısır ve Türkiye’nin batılılaşma sürecinde birbirine çok benzediğini gördüm. Batılılaşma açısından Arap dünyasının Türkiye’si Mısır’dır diyebiliriz. Romandan anlaşılan, batılılaşma Türkiye’de hangi değişikliklere neden olmuşsa Mısır’da da aynı değişikliklere neden olmuştur.

Benzetmem bu yöndendir. Örneğin radyo’nun topluma girmesiyle gezici saz âşıklarının toplumdan çekilmesi,( Günümüzde biraz olsun radyo ve televizyonlarda biraz yer verilmeye başlandı. Bu sevindirici bir durumdur.)

Romanda olayların odaklandığı Mıdak Sokağı’nın sade, gündelik hayat mücadelesiyle boğuşmasının yanında çevresindeki gökdelenli, lüks yaşantılı mahalleler, bütün bu çarpık yaşam tüm batılılaşma sürecinden geçen İslam Toplumlarının yaşadıkları dramdan başka bir şey değil.

Biraz da kahramanlara değinelim isterseniz. Romanda en çok belirginleşen, fakir bir ailenin güzel kızı Hamide’dir. Hamide, güzelliğinin kendisi de farkında. Güzelliğini kanıtlama ve kullanma konusunda da çok fettan ve sinsi! Ama şuurlu bir İslami bilgisi olmadığından Mısır’da kol gezen batılılaşma hareketleri ve kültürel yozlaşma O’nu da kıskacına almıştır. Açık giyinenlere, fabrikada çalışan kızlara, kol kola gezen meşru olmayan kızlı erkekli ikili buluşmalara özen göstermektedir. İlk ilişki kurduğu erkek ise mahallesinden Abbas Halu’dur. Fakat Abbas Halu’da aradığını bulamadığından, bol parası olan birisi olmadığını anladığını fark edince sözlü olmalarına rağmen bu birlikteliği ciddiye almaz. Bu nedenle mahallesinde büyük bir iş adamı olan Selim Ulvan’ın ikinci eşi olması teklifini hemen kabul eder. Kendisinden yaşça üç kat daha büyük olmasına rağmen, para, lüks hayat yaşama tutkusu onu bu evliliği çılgınca sevinçle kabule sevk eder.

Ancak Selim Ulvan’ın ani rahatsızlığı bu tatlı rüyayı sona erdirir. Bu duygular arasında Hamide, her gün çıktığı ikindi gezintisinde başka bir gençle tanışır. Ancak genç, Hamide ile olan ilişkisinde hiçte samimi değildir. Hamide’nin güzelliğinden kazanç sağlamayı düşünen genç, sonuçta Hamide’yi İngiliz ve Amerikan askerleriyle düşüp kalkan sokak kadını durumuna düşürür. Sonuçta Hamide çok özlediği hayata kavuşur ama bu ona çok pahalıya mal olur. Aslında kendisi de bu hayattan iğrenmeye başlar.

Romandaki Bakkal Kamil Amca, Fırıncı Cade ve karısı Hüsna maddeci, çıkarcı ve soyguncu batı düzeninin Mısır’daki kurbanları. Ölmemek için yaşamaya çalışanlar kısacası. Doktor ve Zita, bu hayatın ucuza geçinmeye çalışan uyanıkları! Kahveci Hüseyin Kişra, yine böylesi ortamlarda gelişip serpilen ve uyuşturucu mafya babası. Ümmi Hamide ise kısaca argodaki çöpçatan bir kadındır.

Rıdvan Huseyni, eserde Müslüman imajını yüklenmiş birisidir. Fakat sadece işe geldikçe kullanılan bir rolde. Zaman zaman fikirlerine müracaat edilmeden de durulamayan birisi. Ama herkes işine geldiği gibi kullanmaktadır.

Romanın sonunda geçmişi ile az-çok bağını sürdüren Abbas Halu’nun ölmesi, Hamide’nin her şeye rağmen Medak Sokağı’na dönebilmesi ve yaşantısını sürdürmesi sanırım yazarın batılılaşma hakkındaki kanaatinin romanına yansımasıdır. Her ne kadar, yazar “ben inancımı romanlarıma yansıtmam” diyorsa da bence dileseydi Abbas Halu’ya da yaşama hakkı verebilirdi. Zaten yazarın tartışılan İslami bir kişiliği de var.

Kitap Dergisi Aralık 1988 de (22.sayı) da aynı konuda bilgiler verildi. Mısır’ın 100 meşhurunun içerisine Fir’av’nı da koyup O’nun dönemindeki Mısır’a altın çağını yaşatması yazarın bu konudaki tercihi nedeniyle kendisini ele vermektedir.

Kısacası ilk defa Nobel ödülünün bir Müslüman yazara verilmesi bir tercih sebebidir. Bu tercih sebebi de yukarıda ifade ettiğim gibi Batı kendisini merkez görür. Kendi değerlerini herkesin kabul etmesini ister. Bu romana Nobel Edebiyat ödülü verilmesinin altında yatan da bu psikolojidir. Ben böyle düşünüyor ve yorumluyorum. Kişisel kanaatim budur.

NELER SÖYLENDİ?
@
Yusuf Sarıkaya

Yusuf Sarıkaya

DİĞER YAZILARI Din ve Dil Konusu Bayramların Hayatımızdaki Yeri Kadir Gecesi / Kader Gecesi Len Nerka: Asla Diz Çökmeyeceğiz Gazze: İnsanlığın İmtihanı Ramazan'ı Anlama ve Anlamlı Kılma Bursa Hanlar Bölgesi Filistin'de Soykırım ve Batı'nın Değerleri! İffetli Olmak ve İftiraya Uğramak Sivri Tepe ve Pamuk Miraç Mucizesinin Hediyesi Namaza Dair Hikmetler Bursa'da Zaman Bursa'da Küçük Bir Gezinti Mahmut Kanık ve Yaşar Kaplan Hayra Alamet Değil /2 Hayra Alamet Değil /1 İsrail Mitler ve Terör Gazze Direnişi Yüzümüz mü Var?! Seyahat Ya Resulallah! ABD ve Dünya Jandarmalığı veya Katil Devlet Sezai Karakoç ve Çağdaş Sufi Yahudilerin Kahrolası Azgınlıkları Gazzeli Annenin Feryadı Siyonist Hahamlardan Fetva Alma Hırsızlığı Demir Kubben Başına Çöksün Siyonist İsrail Kalbi Mühürlü Olanlar Niçin İsrail Devleti de Yahudi Devleti Değil? Çocuk ve Ölüm Gözyaşı Aşkla Yapılacak Görevler A.Ş.K Vakfı Bursa'da Çocuk Olmak Ey Resul! Bu Çağın Adı Ne Olsun? Güzel Ahlak ve Nefs Atışması İnsanın Dört Mevsimi Gençlik ve Bazı Sorunları Muallim Naci Nefs ve Akıl Atışması Merhamet Elçisine Arzımdır  Ali Ulvi Kurucu Emin Acar İle Kısa Bir Görüşme Nefs ve Vicdan Atışması Hayat ve Memat Anadolu'da Geleneksel Düğünlerimiz Hicret Bir Dirilişin Adıdır İradeyi İpoteğe Vermek Allah'a Sevimsiz Gelen Helal Şehzade Ahmet Efendi İle Kısa Bir Görüşme Çocuklarımızın İyiliği İçin Onlarla Kötü Olmayalım Kurban Olsun Diye... Eğitim Hayatımdan İbretlik Bir Anı Dilin Gücü ve Afetleri Terk Edilmişliğin Acı Sonu Helena'nın Havva Oluşu Dostlarım Olan Kitaplarımla Hikâyelerim /3 Dostlarım Olan Kitaplarımla Hikâyelerim /2 Tedbirden Sonra Tevekkül Bilinmeyen Üniversite - Salih Dane Hoca Efendi ve İstinye/ Mahmutçavuş Camii Dostlarım Olan Kitaplarımla Hikâyelerim /1 Dilber Ana ve Elmas Kadın Özdeyişler Yazmak Sorumluluk İster
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA