Kitaplarımla ilgili bir hatıram var ki hiç unutamam. 1987 Sarıyer İmam-Hatip Lisesinden öğrencilerimizle umreye gitmiştik. Kafile başkanımız öğretmen arkadaşlarımızdan Hayri Bostan idi. Kâbe’de namazdan sonra Halis Ayhan Hocamla buluştuk. Hayri Bey’in önceden tanıştığı Iraklı Prof. Samerrai’nin evine gittik. Mükellef bir sofra hazırlatmıştı. Epey bir sohbetten sonra bana Muhammed Ali Sabuni’nin üç ciltlik Safvetü’t Tefasir isimli tefsiri ile iki ciltlik Ravaiu’l Beyan fi Tefsir_i Ayati’l Ahkam adlı kitaplarını hediye etti. Ayrıca İycazu’l Beyan Fi Suverü’l Kur’an, et-Tibyan fi Usuli’t Tefsir isimli eserlerini de hediye etmişti.
Kendisine ait Abbasiler dönemine ait bir eseri de takdim etti.
Yine bir gün Ümmü’l Kura Üniversitesinde Muhammed Kutub’un bir sohbetine katıldık. Hayri Bey, Üniversiteden el-Arabiyye Li Ğayri’n Natıkıyne biha Arapça dil serisi ile bazı kitaplar aldı. Okul kütüphanesine koymak için. Umre günlerimiz bitti geri dönüyoruz. Arar Gümrük kapısından geçtik. Irak Türkiye kapısı olan Habur’a ulaştık. Sabah üzeri kapıdan geçerken baktım Hayri Bey’in okulumuz kütüphanesi için aldığı Arapça kitaplara el koyuyorlar. Ne dedikse gümrük memurlarına anlatamadık. Baktım iş bayağı ciddi. Hemen kendi kitaplarımla ilgili önlem almam gerekiyordu. Öğrencilerimden bazılarının montlarının içine sırtlarına gelecek şekilde cilt-cilt kitapları yerleştirdim. Böylece ücretini versek bile geçiremeyeceğimiz bu kitapları bu yol ile geçirdim. Halen kütüphanemde bulunan Safvetü’t Tefasir, Ravaiu’l Beyan ve diğer kitaplarla ilgili böyle bir hatıram var.
Düşünebiliyor musunuz o günlerde kitap edinmek ne kadar zor. Adeta okumanın önünde engeller koyuyorlardı. İlimden irfandan anlamayan adamlar o güzel kitaplara el koydular. Hâlbuki bizim amacımız öğrencilerimize Arapçayı öğreten ve ehli tarafından yayımlanan eserleri kütüphanemize kazandırmaktı. Ama olmadı. Ben ise böyle bir yola başvurmak zorunda kaldım.
Mevdudi Merhumun Tefhimü’l Kur’an Tefsiri yeni çıkmış ve İnsan yayınları tarafından basılmıştı. Salih Dane Hocamızla İstinye koyundaki Mahmut Çavuş Camii’nde tefsir okumaları yaparken ara sıra aramıza merhum Muharrem Kılıç dostumuz da katılırdı. O sıralarda bir öğretmenin böyle birkaç ciltlik kitabı alması zordu. Durumu bilen Değerli Muharrem Kılıç Dostumuz bir de baktım bazı öğretmen arkadaşlarla bana bir takım Tefhimü’l Kur’an almış ve hediye etmişti. Allah razı olsun çok istifade ettim bu eserden.
Fi Zilali’l Kur’an Tefsirini yine Merhum Hocamız Prof. Dr. Osman Öztürk hediye etmişti. İstanbul İlim Yayma Cemiyeti (Vefa) toplantılarımız meşhurdur. Yazımı okuyan bazı dostlarımız o toplantıları iyi hatırlarlar. Bu toplantıları tertip eden Merhum Osman Öztürk Hocamıza rahmet eylesin.
Haseki Arapça İhtisasta okurken Kur’an Kursu Öğreticisi idim. İhtisasa başlayınca ders ücretim de kesildi. Dört çocukla İstanbul gibi yerde nasıl zorlandığımı benim durumumda olanlar bilir. Kaynak kitaplar alınması gerekiyordu. Burada da Değerli İdris Yeşil Ağabey imdadıma yetişti. Ne kadar kaynak kitap aldımsa hepsinin parasını verdi. Bu kitaplardan da çok yararlandım.
Şimdilerde kitaplar dijital ortama aktarıldı. Bu nedenle kitaplarla sanal temasa geçildi. Bu durum her ne kadar ele alınıp okunan ve elle temas edilen ve böylece sıcak dostluk kurulan şekle pek benzemiyorsa da günümüz artık buna evirildi.
Bugün Kırk Dört Ciltlik Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi dijital ortamda yer alıyor. Kimse de evine koca koca ciltli kitapları sokmuyor. Hatta biz kitapseverlerle eşlerimiz arasında en büyük sorun kitaplarımızdır. İncik boncuğa, fiskos masasına, sehpaya, kanepeye, süs eşyalarına yer bulunur da kitaplarımıza bir türlü yer bulunmaz. Oraya itilir, buraya itilir benim güzel dostlarım. Ama yine de incinmez onlar. Yine de faydalı olmayı sürdürürler.
Kitaplarımın büyük bir bölümünü Kurucu Müdürlüğünü yaptığım Bursa Diyanet Eğitim Merkezine bağışladım. Elbette benden daha fazla bana bu kitapları hediye eden dostlarım için bu bir sadaka-i cariyedir.
Bu vesile kitaplarımla ilgili dostluklarımı sizlerle paylaştım. Başka hikâyelerim de var o da daha sonraya kalsın inşallah derim.
Tüm kitaplar, tek kitabı anlamaya yöneliktir. O da kitabımız Kur’an-ı Kerim’dir diyerek müsaade isterim.
Selam ve dua ile…