Dostluk bizim en kıymetli değerlerimizdendir. Yitirmemek gerekir. Ayrıca bu değerleri nesilden nesle de aktarmamız bizler için ayrıca bir görev olmalıdır. Değerler erozyonunun olduğu çağımızda bizim bu değerlere çok ihtiyacımızın olacağı muhakkak.
Her yıl ağustos ayı başı yahut haziran sonuna bir buluşma kararı alırız. 1976 Çorum İmam-Hatip Lisesi 7/A sınıfı mezunları olarak. Bu güzel geleneğimizin baş mimarı Hüseyin Yaman arkadaşımız ve buluşmanın tüm üyeleri. En gencimiz altmış yaşın üstünde. Bendeniz en erken doğanlardanım aralarında. Yetmiş yaşı aşmış, yetmiş bir ’den gün almış olarak buluşmaya katılanlardanım. Üstelik otobüsten otobüse geçerek, uykusuz kalarak buluşmayı kaçırmamaya çalışırım.
Önce Çorum’a, sonra da gideceğimiz yere hareket ettik. Çorum’da Ömer Kazancı arkadaşım karşıladı. İl Müftümüz değerli dostum Şahin Yıldırım’ı ziyaret edip imzalı kitabımı takdim ettim. Sonra Cuma namazı için ayrıldım. Çorum Ulu Cami’de kıldım. Çıkışta öğrencilik yıllarımızdan beri değişmemiş Beyinsiz Osman’ın çay ocağında simidi katık edip çay içtim.
Yarım asır önce yaptığım gibi. İl Müftümüz'le ayakkabıcılar arastasında Kazancı Ayakkabı dükkânında arkadaşım Hayrettin ve kardeşi Pala Nuri’nin elinden kahve içtik. Ayakkabı dünyası hakkında bilgi aldık. Bundan önce kaçamak yapıp mezun olduğum Çorum İmam-Hatip lisesini ziyaret ettim. Sınıfımı buldum. Hatıralarım canlandı biri bir. Müdür Celal Şafak Bey ve öğretmenlerle tanıştık. Öğretmen evinde geceledim değerli Müftüm Şahin Bey’in misafiri olarak. Her şey için teşekkür ederim.
Bu sefer ki buluşmamız 03 Ağustos 2024 cumartesi günü idi. Emekli müftülerimizden değerli arkadaşımız Ramazan Ökten ve Ökten Ailesi'nin organizesi ve planlaması dâhilinde. Akça Tur sahibi Şaban Akça dostumuzun araçları ve personelinin eşliğinde oldu bu güzel organize. Benim gibi Yozgat’tan, Samsun’dan, İstanbul’dan, Çorumdan, Ankara’dan velhasıl güzel ülkemizin güzel mekânlarından koştuk geldik bu buluşmaya, eşler, gelinler, torunlar derken kırk kişi olduk kırklar devranına “Hu” dercesine. Gelemeyenler oldu. Ânî mazereti olanlar, rahatsız olanlar katılamadılar. Vefat edenlerimiz vardı onları anıp Fatihalar gönderdik aziz ruhlarına. Tekin Karadavut, Hasan Canikli, İsmail Koç gibi merhumlara. Hiç katılmayanlar var aramızda. Belli ki, kendilerince mazeretleri var. Olabilir deyip onları da Hüseyin Yaman dostumuz telefonlarla arayıp selamlarımızı iletti, selamlarını aldık.
"Bu buluşma nerede oldu?" diye merak ediyorsunuz sanırım. Bu buluşma Safranı bol şehir, Safranbolu’da oldu. Karabük ile iç içe girmiş Safranbolu görülmeye değer bir şehir. Tarihi konakları, insanın doğasına uygun mimari yapıları, bir birinin ışığını, manzarasını ve nefesini kesmeyen muhteşem evleri ile görülmeye değer bir yer. Arkada yüksekçe üç katlı evler, önündeki arakadakinden aşağıda kalacak şekilde, daha da öndeki tek katlı planlanmış, alt kısmı taş, üstü ahşap ve kerpiç malzemesinden oluşmaktadır. Evlerin hayat denilen girişleri, çatal kapıları, kapılar üstünde kadın, erkek veya çocuğun geldiğini seslerinden belli eden tokmakları bulunur.
Kapıların üzerinde bağlı ipleri ile evde ne kadar süre ile olamayacağını ifade eden herkesin anladığı simgesel işaretleri vardır. Kilit vurma gereği hissedilmeyen ve inancımızdan kaynaklanan güven duygusu kendisini gösterir. Cumbalı evleri ile medeniyetimizin harika örnekleriyle dolu 2000 yapının bulunduğu şehir burası. Ulu Cami, Sokullu Camii, muvakkithane, güneş saati, debbağhane (Tabakhane), hanları, hamamları, bedesten çarşıları, yemeniciler, safran nedeniyle icat edilmiş pek çok yiyecek, içecek ve temizlik ve sağlık malzemeleri ile üretken bir yer. Hıdırlık, namazgâh, cam teras da zikre değer. Yörük köyü, Bektaşi geleneği, Çamaşır yıkama yeri ve orada uygulanan hiyerarşi görülmeye değer yerler.
Abdulhamid’in soyundan gelen bu köyün insanları aynı zamanda Yıldız Sarayı Muhafızlığı yaparlarmış Devlet Ebed Müddet döneminde. Bilinçli bir rehber eşliğinde yaptık bu geziyi.
Buraları gezerken her adıma ücret ödercesine gezmek doğru bir davranış değildir. Örneğin Hıdırlık Mevkii neden ücretlidir anlamak mümkün değil. Sanırım bunlar belediyelerin işgüzarlığı. Çünkü müze değil buralar açık alanlar.
Sipahi Konağı diye bir özel mülkü gezdik. Çok güzel bir yer. On sekiz odalı, her odanın şöminesi, yüklüğü, çağlığı, kurutmalığı, cumbalı oturma yeri, sediri ile çok mükemmel bir konak. Sanırım birkaç asırlık. Halen ayakta. Ama herhangi bir broşür, ikram yok. Filiz Abla diye bir hanımefendi esprileri ile güzel anlatım yapıyor. Küçük broşürlerle daha kalıcı anlatımlar yapılabilir.
Gezimiz Yeni Öğretmen Evi’nde öğle yemeği ikramı ve Mütevazi Hayat Hikâyem isimli hatıratımı arkadaşlara imzalayarak devam etti. Kitabın temininde görev alan Hüseyin Yaman’a ve kitabın mali yönünü karşılayan Akça Turizm Sahibi Değerli Şaban Akça arkadaşlarıma teşekkür ederim. Eflani’den Değerli Kardeşim M. Ali Aktar Bey ile de burada buluştuk. Kendisine imzalı kitabımı takdim ettim. Kendisi daha önceden altmış beş kitap alıp çevresine ikram etmişti. Kendilerine buradan ayrıca teşekkür ederim.
Kısacası bu buluşmamız ile ülkemizin muhteşem şehirlerinden Safranbolu’yu tanıma fırsatımız oldu. Safran lokumu, kremi, sabunu, çayı ve yöresel hediyelikleri ile göz dolduruyor. Tabii ki özellikle muhteşem tarihi konakları ve evleri başta gelmektedir. Görmeyenlere, gezmeyenlere tavsiyem bir iki gün kalarak bu ecdat yadigârı şehri görmenizdir.