68’di numarası, Güzelhisar’dı.
Harbiden de Güzelhisar’dı.
1911’de Glasgow’da yapılmış.
Sonra, ver elini İstanbul.
Şirket’i Hayriye’nin en güzellerindendi.
Kaç altına alınmıştı bilmiyorum, ama tüm altınlar helaldi ona.
Boğaz’dan Adalar’a, Üsküdar’dan Beşiktaş’a, Beykoz’a koşturdu yıllarca.
Avrupa’da Asya’ya yanaşmadık iskele bırakmadı.
Sadece yolcu değil, anıları da taşıdı.
Kimlerin ayak izi yok ki güzelim Güzelhisar’da.
Ahmet Amca kaptanıydı, Kemal Reis ise omurgası !
Sert adamdı Kemal Reis, yüreği altın kaplamıydı.
Çok gülmezdi, jilet gibiydi üniforması.
‘’Baba’’ derdi mürettabat, halden anlar, sarar sarmalardı her derdi, tasayı.
Güzelhisar’ın denizlerdeki macerası savaşla başlar.
Birinci Dünya Savaşı’nın kahramanlarındandır, kimse bilmez.
İstanbul’dan, Çanakkale’ye asker taşıdı, korkusuz, korumasız.
Paşabahçeli Rafet Kaptan dümende, oğlu Sadri henüz piyasada yokken.
Sadri, 1925’te doğacak bir yıldız gibi.
Olacak Sadri Alışık !
Ona yetişmek için çok koştum Üsküdar sokaklarında.
Sırtımda çantam, kan ter içinde.
Hiç beni yaya bırakmadı, son anda da olsa aldı beni içine.
Güzelhisar yok artık.
O sadece vapur değildi.
Tarihti, kültürdü, anıydı.
Kimseler bilmedi kıymetini.
İstanbul’un kıymetlisi, bir çöp gibi atıldı.
Yok olan Güzelhisar değildi, İstanbul’du, bizdik.
Affet bizi Rafet Kaptan, Ahmet Amca, Kemal Reis.
Emanetinize sahip çıkamadık.