Salat ve selam sana!
Sevgilerin en içteni ile tüm sevgiler sana!
Muhabbetin Muhammed’den olduğu şuuruyla selam sana!
Muhammedsiz muhabbetten bir şey olmayacağının bilinciyle selam!
Şair’in:
”Hak-i payine yetem dir ömürlerdir muttasıl
Başını daştan daşa urup gezer avare su.”
diyerek “Su Kasidesinde" yollara düşmüş, dağ, dere, tepe dinlemeden sevgilisine koşan su berraklığıyla selam!
Yunus’un:
“Araya -araya bulsam izini”
Diyerek içlendiği yüce duygularla selam!
Mevlana’da:
“Men bende-i Kuranem, eğer can darem
Men hak-i reh-i Muhammed muhtarem”
Dizeleriyle saygının zirvesine ulaşmış duygularla selam!
Akif’te,
“Dünya neye sahipse,onun vergisidir hep;
Medyun ona cemiyeti, medyun ona ferdi.
Medyundur o masuma bütün bir beşeriyet…
Yarab, bizi mahşerde bu duygularla haşret.”
Şeklinde dile gelen minnettarlık duygularımızla selam!
"Bi çaredir ümmetlerin isyanına bakma
Dest-i red urup, hasret ile duzaha kakma
Rahm eyle aman, ateş-i hicranına yakma
Ez-cümle kulun Galib-i pür-cürmü bırakma…
“Sen Ahmed ü Mahmud u Muhammedsin Efendim,
Hak’tan bize sultan-ı müeyyedsin Efendim!..”
Diyen Şeyh Galip’in his ve içliliği ile selam!
Ümit Meriç’in
“Sevr’e tırmanırken
Kademinin altında
Yan yatıp
Hakka secdeye varmak
Ne kadar isterdim
Ya Rasulallah”
diye arzularını dile getirdiği huşu dolu arzularıyla selam!
Arif Nihat Asya’nın Nat’ında:
“Şimdi seni ananlar,
Anıyor ağlar gibi...
Ey yetimler yetimi,
Ey garipler garibi;
Düşkünlerin kanadıydın,
Yoksulların sahibi...
Nerde kaldın ey Resûl,
Nerde kaldın ey Nebi?”
diyerek dile getirdiği düşkünlerin ve gariplerin umutla bekledikleri heyecanla selam!
Her zaman gönlümüzde tahtın kuruludur Ya Rasulallah!
Ama günümüzde daha fazlalaşarak gönlümüze taht kurdun.
Bu fazlalık kemiyet değil keyfiyet açısındandır Ya Rasulallah!
Sana olan inancımız bitmez tükenmez Ya Rasulallah!
Sana saldıranlar sadece küçüldüler Ya Rasulallah!
Onların inandıkları İsa’ya da Musa’ya da, adını ve sayısını ancak Allah’ın senin vasıtanla bize bildirdiği, bizimse sadece bildirdiklerini bildiğimiz tüm kutlu insanlara inanma görevini de biz üslendik Ya Resulallah!
“Benim Kardeşlerim" dediğin, Peygamberlik Sarayı’nın tuğlaları “olarak belirttiğin diğer Peygamberlere de inanmayı inancımızın esası olduğunu Sen bize öğrettin Ya Rasulallah!
Bu duygularla sana ve tüm Peygamberlere selam!
Sultanu’ş Şuara’nın,
”Beri gel serseri yol!
O'nun ümmetinden ol!
Sel sel kümelerle dol!
O'nun ümmetinden ol!”
Duygularıyla selam…
“Ölür isem gubâr-ı Ravzana yüz sürmeden tâ haşr
Döğünsün taş ile seng-i mezârım yâ Rasulallah”
diyen Şeref Hanım gibi ölmeden kabrinin topraklarına yüz süremeyenlerden değiliz, ama öldükten sonra senin Livaü’l hamd isimli sancağını altında toplanma şerefine nail olalım Ya Rasulallah!
Ecdadımın “Gülü senin terinden, üzümü senin gözyaşından yaratılmıştır.” inancı nedeniyle bunlara duydukları hürmet aşkına sana binlerce selam!
Ali Ulvi Kurucu’nun Peygamber aşkıyla yanıp tutuşan kalbinin tercümanı olan dilinden dökülen, buram- buram aşk kokan dizelerinde:
“Ruhum sana âşık, sana hayrandır efendim,
Bir ben değil, âlem sana kurbandır Efendim.”
Şeklinde söylediği aşkla sana selam Ey Nebi!
Seni o kadar özledik ki, rüyalarımızda bari konuğumuz ol Ya Nebi! Bu fakirin bu aciz isteğini duy. Bizleri, günahkâr ümmetlerini bu salat ve selamlarımızla hatırla. Şu yalın ve kırık dökük ama içten cümlelerimizi arz ediyor ve sana selam ediyoruz "Ey Nebi!"