Karanlık içinde karanlıktı seneler,
Diri - diri toprağa gömülüyordu "Mevudeler."
Yer, gök zulmet dolu, firardaydı Merhamet,
"Ve izel Mevudetü süilet, bieyyi zenbin kutilet?"
Dağlardı o günlerde melce evliyaya, enbiyaya,
Sığınak oldu Merhamet Elçisine Ğar-ı Hira.
Daldı iç âlemine günlerce, aylarca Nebi,
Geldi "İkra' bism-i Rabbik..." ilk vahiy.
Kuşattı gökleri Merhamet Meleği Cibril,
"Oku!" dedi, yok olsun kibir ve cehil.
Silmdir, selamettir, esenliktir Din-i İslam,
Eşkıya kentler oldu seninle Daru's Selam.
Rahmet kanatlarını öyle bir indirdin!
Vahşi ve Hind'i bile affediverdin.
Rahmet Peygamberi hep af yolunu tuttun,
Hamza’yı ve Zeyneb'i öldürenleri unuttun.
Velev olsaydın "fazzean galizal kalbi..."
Kalmazdı etrafında Allah'ın tek bir abdi.
Dedin Taif dönüşünde peşinde iken cahilun:
"Allahümmehdi kavmi feinnehum la ya'lemun"
Sığındın yaralı kumru misali Zeyd ile bir bağa,
"Bismillahirrahmanirrahim" ile oturdun çardağa.
Şaştı kaldı Addas ilk kez duyduğu bu sözlere,
Hemen inandı Merhamet Efendisi Peygambere.
Seçkinsin, Seçilmişsin, Mustafa’sın,
Ümmetine Rahman’dan Müctebasın.
Hangi şiir seni tasvir eder, hangi metin?
"Vema erselnake illa rahmeten lil âlemin."