DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Yusuf Sarıkaya
Yusuf Sarıkaya
Giriş Tarihi : 15-08-2023 22:19

Emin Acar İle Kısa Bir Görüşme

Ankara’nın Hacı Bayram semti tıpkı İstanbul’un Eyüp semtini hatırlatır bana. Ne güzel manevi esintiler hissedersiniz buralarda. Şehirlerin bunaltıcılığı ve stresinde soluklanma ve nefes alma yerleridir buraları. Bu mekânlar beni yıllar öncesine sürükler. O mekânlarda bu büyük zatların ayak izlerini görür nefeslerini hissederim. İstanbul, Bursa, Ankara ve diğer şehirlere manevi ruh verir bu mekânlar.

1980li yıllarda Siirt İmam-Hatip Lisesinde öğretmenlik yapıyordum. Çok sevdiğim Jandarma Binbaşısı; aile dostumuz Davut Evren Ağabey  ile birlikte Ankara’da buluştuk ve birlikte Hacı Bayram’a geldik. Ziyaretimizin peşinden Emin Acar Bey’in eski bir dergâhı diyebileceğim bir eve konuk olduk. Tam olarak dergâh diyemiyorum. Çünkü kendisi böyle bir şeyi kabul etmiyor. Sohbet mekânı da diyebiliriz.

Emin Acar Bey ile tanışıklığım falan yok. Değerli ağabeyim Davut Bey zaman-zaman gelirmiş buraya. Ben de kendisiyle geldim. Ama iyi ki de gelmişim. Böylece bu kısa yazı ortaya çıktı. Emin Bey Bursalı, Psikiyatri Doktoru ve eski bir parlamenter. Emin Acar Bursa Senatörü olarak görev yapmış birisi. Kısa görüşmemizde çok bereketli ve feyizli anlar yaşadım. Onu sizlerle paylaşmak isterim.

İçeri girdiğimizde çok mütevazı, gelen misafirlerine ikramı kendisi yapan olgun bir insanla karşılaştım. Öyle çevresine ağırlığını hissettirmeyen ve etrafındakileri rahat olmaya zorlayan bir hali vardı. Samimi ve içtenlikli hali herkese moral veriyordu. Hoş geldiniz dedikten sonra ikramlarına başladı. İkramının başında kuşburnu çayı geliyordu. Kuşburnu çayı taşrada çok tüketilirdi ama öyle şehirlere fazla girmemiş ve herkes tarafından içilen bir şey değildi. Çok nefis bir çayın yanına birer dilim de ekmeğe benzer ama ekmek olmayan adeta kırkambardan yapılmış harika bir yiyecek ikram etti. Sonra yediğimiz ve içtiğimiz şeylerden meraklandığımızı anladığından hemen açıklama getirdi. Dedi ki: “Bu yediğiniz şeyler yazları tarlalardan, dağlardan toplattığım otlardan, tohumlardan, güvercin ve serçe etlerinden, buğdaydan vb. şeylerden yaptırdığım bir çörektir. Çok şifalı ve tabiidir. Çayı da yazıdan yabandan toplatır ve böyle dostlara ikram ederim. ”Çok ilginç gelen bu açıklamadan sonra beni daha da şaşırtan ise herkesten hediye bekleyenlerin olduğu bir dönemde bize ikramda bulunan birisi ile karşı karşıyaydık.

Sohbet başladı. Tasavvuf ve tarikattan, Mevlana’dan, Yunus’tan, Somuncu Babadan, Hacı Bayram-ı Veli’den. Bayramiyye Tarikatı’nın son şeyhinin buralardan ayrıldıktan sonra bu tarikatın da şeyhinin de, müntesibinin de olmadığını söylerken tanımadığım halktan ve samimi olduğu her halinden belli olan birisi: “Efendim siz son şeyhi olmayasınız.” dedi. Sonra Emin Acar’ın vereceği cevabı beklerken Emin Bey’in “Yok kardeşim ben nere şeyhlik nere!” cevabını alınca yanındakine; “Yok! Yok! Bu şeyhtir ama bizden gizliyor.” diyerek aralarında konuşmayı sürdürdü. Daha sonra özellikle halkın merak ettiği bazı konulara temas etti; “Eskiden tarikatların bazıları özellikle cihada giderken askerin önünde gidecek birlikleri yetiştirirdi. Düşmanın kalesine mi çıkılacak bunlar özel birlikler olarak giderlerdi. O zamanın savaş tekniği olarak düşman üzerinize kaynar su, kaynar yağ döküyor, ateş topları fırlatıyordu. Bunlara karşı daha dayanıklı olunsun, bunlardan etkilenmesin diye ateşte yürüyen, kaynar suya ve ateşe dayanabilen alperenler yetiştirilirdi. Bu özel bir eğitim ve bu eğitimin amacı da yukarıda belirttiğim amaca yönelik yapılmaktaydı. Şimdi bunlar hokkabazlık gösterileri için yapılıyor. Tespihler de aslında bu amaçla uzun ve belli sayılarda olurdu. Bunun da sebebi iç dünyayı sağlam kılmaya yönelikti. Ama şimdi uyutucu olmaktan öteye gitmiyor.” Dedi.

Biraz daha zaman geçince birkaç gariban geldi. Yiyecek bir şeyler istediler. Meğer Emin Acar Bey öyle bir çalışma da yapıyormuş. Çevre esnaftan bazıları yiyecek, giyecek getiriyor. Emin Bey bunları organize ederek ihtiyaç sahiplerine dağıtıyordu. Bir şey dikkatimi çekti. Yiyecek maddeleri tek paket değildi. Örneğin fiyonk makarna, burgulu, delikli, erişteli olarak harmanlanmıştı. Pirinç de tek tip değildi. Hâsılı tüm kuru gıda harmanlanmıştı. Garipsediğimi görünce hemen izah etti o güler yüzlü ve tatlı dilli tavrıyla: “İnsanoğlu çok garip özelliklere sahip. Böyle bazı muhtaçlar buradan aldıklarını götürüp satıyorlarmış. Sonra gelip yeniden alıyorlarmış. Bunu öğrenince de bu yönteme başvurduk. İhtiyaç sahibi bu gıdalar karışsa da yemek yapabilir. Ama ihtiyaç sahibi olmayan bunu alsa da satamaz diyerek bu yola başvurduk.” dedi.

Kısa günün karı olarak nice hikmetlerle ayrıldık bu görüşmeden. Kısacası; “Körükçünün yanında oturana is kokusu; misk satanın yanında bulunana da misk kokusu sinermiş."
 

NELER SÖYLENDİ?
@
HAYRİ BOSTAN 8 ay önce
Değerli üstadım. Emin Acar Hoca ile ben de bir kere Bolu'daki Hayreddin Tokati Hazretleri'nde karşılaştım. Bize de orada yemek ikram etmişlerdi. O spontane, neşeli, hareketli hali gözlerimin önündedir. Allah rahmet eylesin.
Yusuf Sarıkaya

Yusuf Sarıkaya

DİĞER YAZILARI Din ve Dil Konusu Bayramların Hayatımızdaki Yeri Kadir Gecesi / Kader Gecesi Len Nerka: Asla Diz Çökmeyeceğiz Gazze: İnsanlığın İmtihanı Ramazan'ı Anlama ve Anlamlı Kılma Bursa Hanlar Bölgesi Filistin'de Soykırım ve Batı'nın Değerleri! İffetli Olmak ve İftiraya Uğramak Sivri Tepe ve Pamuk Miraç Mucizesinin Hediyesi Namaza Dair Hikmetler Bursa'da Zaman Bursa'da Küçük Bir Gezinti Mahmut Kanık ve Yaşar Kaplan Hayra Alamet Değil /2 Hayra Alamet Değil /1 İsrail Mitler ve Terör Gazze Direnişi Yüzümüz mü Var?! Seyahat Ya Resulallah! ABD ve Dünya Jandarmalığı veya Katil Devlet Sezai Karakoç ve Çağdaş Sufi Yahudilerin Kahrolası Azgınlıkları Gazzeli Annenin Feryadı Siyonist Hahamlardan Fetva Alma Hırsızlığı Demir Kubben Başına Çöksün Siyonist İsrail Kalbi Mühürlü Olanlar Niçin İsrail Devleti de Yahudi Devleti Değil? Çocuk ve Ölüm Gözyaşı Aşkla Yapılacak Görevler A.Ş.K Vakfı Bursa'da Çocuk Olmak Ey Resul! Bu Çağın Adı Ne Olsun? Güzel Ahlak ve Nefs Atışması 1988 Yılı Nobel Edebiyat Ödülü İnsanın Dört Mevsimi Gençlik ve Bazı Sorunları Muallim Naci Nefs ve Akıl Atışması Merhamet Elçisine Arzımdır  Ali Ulvi Kurucu Nefs ve Vicdan Atışması Hayat ve Memat Anadolu'da Geleneksel Düğünlerimiz Hicret Bir Dirilişin Adıdır İradeyi İpoteğe Vermek Allah'a Sevimsiz Gelen Helal Şehzade Ahmet Efendi İle Kısa Bir Görüşme Çocuklarımızın İyiliği İçin Onlarla Kötü Olmayalım Kurban Olsun Diye... Eğitim Hayatımdan İbretlik Bir Anı Dilin Gücü ve Afetleri Terk Edilmişliğin Acı Sonu Helena'nın Havva Oluşu Dostlarım Olan Kitaplarımla Hikâyelerim /3 Dostlarım Olan Kitaplarımla Hikâyelerim /2 Tedbirden Sonra Tevekkül Bilinmeyen Üniversite - Salih Dane Hoca Efendi ve İstinye/ Mahmutçavuş Camii Dostlarım Olan Kitaplarımla Hikâyelerim /1 Dilber Ana ve Elmas Kadın Özdeyişler Yazmak Sorumluluk İster
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA