DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Yusuf Sarıkaya
Yusuf Sarıkaya
Giriş Tarihi : 31-10-2025 18:00

Bizim Kuşak /3

(Okul Öncesi ve Okula Başlama Dönemi)

Bizim kuşak köy odalarını gördü. Özellikle kışın çok işlevsel olan köy odalarında büyüdü. Odanın en alt kısmında oturur, su isteyene su verirdi. Teneke sobaya kesmik (samanının iri ve kalın olan kök kısmı) doldururdu. Ayva yaprağı çayını demlemek için çaydanlığa konacak suyu cazibeyle akan çeşmeden getirirdi. Abdest alacak çok yaşlı amcaların abdest suyunu dökerdi. Bu arada oturup kalkmayı, hizmet etme adabını öğrenirdi.

Büyüklerden okuma yazma bilenler, Leyla ile Mecnun, Ferhat İle Şirin, Yusuf ile Züleyha, Battal Gazi, Hz. Ali ve Kesikbaş hikâye ve masallarını ya kitaptan veya irticalen (ezbere) okur ve acıklı yerlerde de ah vah ederek, ağlayarak dinleyenler olurdu.

Bizim kuşak, kış geldiğinde kartopu oynamayı ihmal etmezdi. Bazen şımarıklık yapan arkadaşlar, kartopunu buzlandırır ve arkadaşına atarak biraz canını yakar ve aralarında itiş kakış kavgalar başlardı. Kayak yapmak, leğenler içine oturarak yüksek yerlerden kaymak da önemli eğlencelerimizdendi. Doğru dürüst ayakkabımız olmazdı. Kara lastikten ibaret ayakkabılarımız çoğu zaman delik veya yırtık olurdu, ayaklarımız bu nedenle ıslanır ve donardı. Ama olsun, yine de mutluyduk. Seksen yüz metrekarelik beton yığınlarında mahkûm değildik.

Bizim kuşak, mutlaka kedi, köpek ve güvercinlere sahipti. Hatta tavşanlarımız da olurdu. O zamanlar, ortada dolaşan köpek ve kedi olmazdı. Herkes bir köpek ve birkaç kediye sahiplik ederdi. İneklerimiz ve onların yavruları, eşeklerimiz ve onların yavruları, atlarımız ve onların tayları hayatımızın birer parçasıydı. Yani hayatımız çok doğaldı. Baharda türlü göçmen kuşlar gelir ve çeşitli namelerle hayata renk katardı. Leylekler her yıl kondukları yuvalarına konardı. Her köyün en az bir leylek ailesi vardı. Kâbe’ye gidip geldikleri sanılır ve onlara “Hacıbaba” derdik. “Hacıbaba selam ver!” diye bağırırdık. O da laklak sesi çıkarır ve biz de selamımızı aldığına inanırdık. Yani onlar da hayatımızın bir parçasıydı.

Bizim kuşak, bahar geldi mi çiğdem ve pırçalık kazmak, bağlarda, bahçelerde hasat edilirken yerinde kalmış soğan ve patatesi toplamak, dallarında kalmış iğde ve kuşburnunu toplamak ve yemek çok zevkli olurdu. Bir de koyunların ve keçilerin yavruladığı bahar mevsiminde çobanların arkasında dolaşıp onlardan aldığımız yavruları sahiplerine getirmek ve müjdemize karşılık verilen yumurta ödülünü arkadaşlarımızla afiyetle yemek önemli lüksümüzdü.

Bizim Kuşak, biraz eli iş tutacak çağa geldiğinde bahar, yaz ve güz dönemlerinde tarlada, bağda bahçede çalışan babalarımıza, ağabeylerimize azık taşırdı. Annelerimiz, ablalarımız sofra bezini belimize bağlar elimizde yemek ve su testisi ile bağa, bahçeye veya tarlaya bazen yaya bazen da eşekle götürürdük. Yani herkes aileye gücü oranında yardımcı olurdu.

Herkes işe yarardı, kimse işsiz kalmazdı. Akşamları da tavukları, hindileri, kaz ve ördekleri kümeslerine sokma işi de verilirdi. Sığır sürmek, sığır veya koyun sürüsünü karşılayıp sağ salim ahıra veya ağıla sürmek de görev olarak küçüklükten itibaren verilirdi.

Bizim kuşak yedi yaşında ilkokula başlardı. Beş sene okurdu. Bazen iki-üç sınıf, tek sınıfta tek öğretmen nezaretinde eğitim alırdı. Güzün başlayan eğitim, yaz aylarının başında biterdi. Okul açılırken sanırım Osmanlı ecdadımızdan kalan bir geleneğin sürdürülmesi anlamında “öğrencilerin eğitime başlama alayı” denilecek uygulama ile okula başlardı.

Son sınıftaki bir öğrenci elinde ders zili ile ev ev dolaşır; “Okul açıldı!” diye bağırarak arkasına takılan öğrencilerle tıpkı trencilik oynar gibi okula başlanırdı. Okula gelmeyen veya kaydı olmayan öğrenciler zorla getirilirdi. Ancak bizim kuşağın kızlarının çoğu okula gitmezdi.

Cumhuriyetle birlikte başlayan karma eğitime karşı olan büyüklerimiz, kızları okula göndermezlerdi. Ancak alternatif de geliştiremediklerinden kız çocuklarının çoğu okuma-yazma bilmeden hayat sürdüler. Ancak eşlerine ve ailelerine bağlı, irfan ehliydiler. Tevazu ve edep abidesi hatunlardı.

Bizim kuşak, siyah önlük ve beyaz yakalı okul kıyafetiyle ilkokul okudu. Büyükten küçüğe bırakılan kıyafetlerle kim bilir kaç kişi büyüdü? O kıyafetler dile gelse de söylese… Kitaplar da öyle; nesilden nesle bırakılarak devam ederdi. Çeşit çeşit kalemlerimiz yoktu. Altı renkli kuru kalemler herkeste olmazdı. Sınıfta birkaç kişide bulunur, ondan faydalanmak için kalemi olan arkadaşımızdan yalvar yakar alabilirdik.

Öğretmenlerimiz kitap ve defterleri gazete kâğıdı, çimento torbası kâğıdı ile bile olsa kaplamamızı isterdi. Bunu yapmak zorundaydık. Tükenmez kalem falan bilmezdik. Ancak hokkamız ve divitimiz mutlaka olurdu. Çünkü güzel yazı dersimiz vardı ve bu derse ayrı bir önem verilirdi. Bu nedenle ben bu dersi çok severdim. El yazım bu sebepten güzeldir.

(Devam edecek…)
 
***


Editör: Deniz İmre

NELER SÖYLENDİ?
@
Yusuf Sarıkaya

Yusuf Sarıkaya

DİĞER YAZILARI Bizim Kuşak /4 Bizim Kuşak /2 Bizim Kuşak /1 Malumat İlim midir Musa’nın Asası Sumud Firkat Üzer Vuslat Sevindirir Çocuklar Ağlarsa Esmaü’l Hüsnâ Mevlid-i Nebi  Vatan Devlet ve Hükümet Gargat Sizi Kurtaramaz Alışkanlıklarımızın Esiri Olmayalım İnsan ve Nisyan Kaskatı Gazze Ashab-ı Uhdud Zifiri Karanlıktan Fecrin Aydınlığına Çıktığımız Gece: 15 Temmuz 2016 Cuma Silahları Yakmaya Götüren Süreç A.Ş.K. Vakfı Buluşması Kur’an Mealleri ve Bir Kaşık Suda Fırtına Koparmak Zıplama Sanat mıdır Katil İsrail’in İran’a Saldırısı ve Nefsi Müdafaa İsrail Güçten Anlar Kurban Olabilmek Haccın Şuuruna Ermek-3 Haccın Şuuruna Ermek /2 Haccın Şuuruna Ermek /1 Gazze'de Anneler Günü En Sağlam Kalemiz: Ailemiz TRT Dizileri Üzerine Mahmut ve Meryem Algı Metaforu ve Etkisi Tartışma Sanatı Her Geceyi Kadir Bil Kendini Yeniden Tanımanın Yolu: İtikâf Ramazanı Anlamak Ve Anlamlı Kılmak /3 Ramazan’ı Anlamak ve Anlamlı Kılmak /2 Ramazanı Anlamak ve Anlamlı Kılmak-1 Misyonerlik ve Amaçları /2 Misyonerlik ve Amaçları /1 Sıçandan (Fareden) Doğan Kendir Keser Saman Pazarında Mücevherat Satmak Gazze Kaybetti mi Kazandı mı? Ah Bizim İhmalkârlığımız Ah Çığlıklarımız ve Çiğliklerimiz Medeniyetimizin Beşiği Camilerimiz Üç Aylar Üzerine Kısa Bir Yorum Yeşil Türbe’de Yankılanan Ses Vakıf Medeniyeti Zor Zamanlarda Ensar Olabilmek Engelli misiniz? Engel(siz) misiniz? Dünyayı Çocuklar Yönetsin Yûsufî Bakış Ceketin Cebi Kapalı Olmak Güz Mevsimi Sezai Karakoç veya Çağdaş Sufi Evlatlarıma Nasihatlerim /4 Evlatlarıma Nasihatlerim /3 Evlatlarıma Nasihatlerim-2 Evlatlarıma Nasihatlarım /1 Şehirleşen Köyler İmam Hatip Liseleri Siyonist İsrail’in Kelime Oyunları Oyuna Gelmeyelim Değerlerimize Saldırı Hz. Muhammet (sav) ve Şahsiyet İnşası Narin'ce Düşünceler Ah Filistin ah! Şairimden Mektubum Var Ayrıntılara Takılıp Öz'e Ulaşamamak Ömrümüz Hep Böyle mi Geçecek Yarım Asırlık Dostluk Vicdan mı Cüzdan mı? Sokak Hayvanları Veya Hayvanları İstismar Takiyye ve Merdivenaltı Üretim Üç Günlük Seyahatin Ardından Vefa Bir Semt Adı Mıdır? Yok Edici Tehlike Siyonist Zulmün Çığlıkları Fetih ve İşgal Sabah Namazında Üç Saftık! Bireyselleşme Adı Altında Tükenişe Giden Yol Güç Zehirlenmesi ve Siyonizm Afrika Menekşesi Din ve Dil Konusu Bayramların Hayatımızdaki Yeri Kadir Gecesi / Kader Gecesi Len Nerka: Asla Diz Çökmeyeceğiz Gazze: İnsanlığın İmtihanı Ramazan'ı Anlama ve Anlamlı Kılma Bursa Hanlar Bölgesi Filistin'de Soykırım ve Batı'nın Değerleri! İffetli Olmak ve İftiraya Uğramak Sivri Tepe ve Pamuk Miraç Mucizesinin Hediyesi Namaza Dair Hikmetler Bursa'da Zaman Bursa'da Küçük Bir Gezinti Mahmut Kanık ve Yaşar Kaplan Hayra Alamet Değil /2 Hayra Alamet Değil /1 İsrail Mitler ve Terör Gazze Direnişi Yüzümüz mü Var?! Seyahat Ya Resulallah! ABD ve Dünya Jandarmalığı veya Katil Devlet Sezai Karakoç ve Çağdaş Sufi Yahudilerin Kahrolası Azgınlıkları Gazzeli Annenin Feryadı Siyonist Hahamlardan Fetva Alma Hırsızlığı Demir Kubben Başına Çöksün Siyonist İsrail Kalbi Mühürlü Olanlar Niçin İsrail Devleti de Yahudi Devleti Değil? Çocuk ve Ölüm Gözyaşı Aşkla Yapılacak Görevler A.Ş.K Vakfı Bursa'da Çocuk Olmak Ey Resul! Bu Çağın Adı Ne Olsun? Güzel Ahlak ve Nefs Atışması 1988 Yılı Nobel Edebiyat Ödülü İnsanın Dört Mevsimi Gençlik ve Bazı Sorunları Muallim Naci Nefs ve Akıl Atışması Merhamet Elçisine Arzımdır  Ali Ulvi Kurucu Emin Acar İle Kısa Bir Görüşme Nefs ve Vicdan Atışması Hayat ve Memat Anadolu'da Geleneksel Düğünlerimiz Hicret Bir Dirilişin Adıdır İradeyi İpoteğe Vermek Allah'a Sevimsiz Gelen Helal Şehzade Ahmet Efendi İle Kısa Bir Görüşme Çocuklarımızın İyiliği İçin Onlarla Kötü Olmayalım Kurban Olsun Diye... Eğitim Hayatımdan İbretlik Bir Anı Dilin Gücü ve Afetleri Terk Edilmişliğin Acı Sonu Helena'nın Havva Oluşu Dostlarım Olan Kitaplarımla Hikâyelerim /3 Dostlarım Olan Kitaplarımla Hikâyelerim /2 Tedbirden Sonra Tevekkül Bilinmeyen Üniversite - Salih Dane Hoca Efendi ve İstinye/ Mahmutçavuş Camii Dostlarım Olan Kitaplarımla Hikâyelerim /1 Dilber Ana ve Elmas Kadın Özdeyişler Yazmak Sorumluluk İster
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA