İffetli Olmak ve İftiraya Uğramak

Yusuf Sarıkaya

13-02-2024 21:24

Advert

Hz. Ayşe’nin İslam medeniyetindeki üstün konumunu biliyoruz. Hz. Ebû Bekir’in kızı, Peygamberimizin eşidir. Hadis ilminde çok rivayette bulunmuş doğal olarak. Peygamberimizin aile hayatını, kadınlarla ilgili en mahrem konuları aktaran ilim sahibi, son derece girift olayları tahlil edebilen bir Peygamber eşi. Münafıklar ve inkârcılar tarafından en çok saldırıya uğrayan, iftiralara maruz kalan ama imanı ile ayakta durmasını bilen örnek bir kadın. Müminlerin annesi. Allah O’ndan ve tüm saliha kadınlardan razı olsun.

Hz. Meryem ise, yine iffet örneği, ömrünü mabette geçirmiş, hiçbir erkeğe ilgi duyma özelliği olmadığından kendisine ikinci bir isim olarak “Betül” denmiş iffetin zirvesinde bir kadın. Hz. Meryem de tarihte en çok saldırıya uğramış, iftiralarla o nazenin yüreği yanmış bir saliha kadın.

Bu yazıyı kaleme alış sebebim, her iki iffet abidesi kadının namuslarına yapılan iftiralar ve onların verdiği mücadele örneği. Onurlu duruşları.

Hz. Ayşe annemizi, bir uygulama gereği Beni Mustalık Gazası’na Peygamberimiz yanında götürür. Dönüşte, hevdecin içinden ihtiyaç için çıkar. Ordugâhtan uzağa gider, ihtiyacını giderdikten sonra dönerken, boynundaki gerdanlığın kopup düştüğünü anlar. Annesinin düğün hediyesidir. Manevi değeri yüksektir. Onu aramaya gider. Bulur. Döndüğünde, hevdecinin de yüklenip ordunun ayrıldığını görür. Üzüntülüdür. Orada beklemeye başlar. Derken ordugâhta bir şey kalmış mı, kalmamış mı diye görevli mücahit geldiğinde bir karaltı görür.

Bakar ki, Hz. Ayşe, yani Hz. Peygamber’in eşi. “İnna l,llah ve inna ileyhi racıun” ayetini okur. Anlamı; “Biz Allah’tan geldik, yine O’na döneceğiz.” demektir. Deveyi çökertir. Ayşe annemizi deveye bindirir ve yularını çekerek epey bir zaman sonra orduya yetiştirir. Olay budur. Detayı geniş kaynaklarda vardır.

İslam’ı kalbine iyice yerleştiremeyen ikiyüzlüler, yani münafıklar buradan bir fitne kapısı aralamaya çalışırlar. Başta Abdullah b. Übey b. Selül olmak üzere. Başladılar dedikoduya. Maalesef, bazı dedikoduya meyilli Müslümanlar da bu iftirayı araştırıp sormadan ileri geri konuşmaya başladılar. Hz. Ayşe annemiz ile kendisinibulup getiren mücahit arasında bir olay olmuş gibi dillerini bu çirkinliklere bulaştırmaya başladılar. Bundan bir ay sonra haberi olan Ayşe annemiz annesine babasına:
“Vallahi, ben anladım ki, siz halkın yaptığı dedikoduyu işitmişsiniz. Hatta onlara inanmış gibisiniz! Şimdi, ben, size o kötülükten uzağım, desem -ki Allah biliyor, uzağımdır- beni doğrulamazsınız. Faraza, ben, kötü bir iş yaptım(!) desem -ki Allah biliyor, ben böyle bir şeyden uzağım- siz, beni hemen tasdik edersiniz!

Vallahi, ben kendim için de sizin için de Yâkub'un (a.s.) oğulları ile olan misalinden başka getirecek misal bulamıyorum. Nitekim O, …. Artık, bana düşen güzel bir sabırdır. Söylediklerinize karşı ancak Allah'tan yardım istenir..” demişti.

Bu dedikodu üzerine Peygamberimize vahiy gelebileceği beklentisi vardı. Bu sırada Ebû Bekir ve hanımı vahiyle de bu doğrulanırsa diye korkudan ödleri kopuyor ayakta duramıyorlardı. Ancak Hz. Ayşe’nin şu sözleri çok manidardır ve ibret doludur:
“"Vallahi, ben ne korktum ne de aldırış ettim. Çünkü o fenalıktan uzak olduğumu ve Allah Teâlâ’nın bana zulmetmeyeceğini biliyordum.”

Bu iftiranın açtığı yarayı hatırladıkça bende büyük bir hüzün olur. Halen bu iftiraya sarılan müfteriler ise durmadan salyalarını akıtmaya devam eder dururlar.

Meryem suresini her okudukça göz pınarlarım kururcasına ağladığım ikinci hadise de şu:

Hz. Meryem, iffetin zirvesi, saliha ve örnek bir kadındır. Her şeyin madde ile değerlendirildiği materyalist Yahudi toplumunda yaşamış birisidir. Yahudi din adamlarının hedefindedir.  Eniştesi Hz. Zekeriya ile Yahudi hahamlarının arasında devamlı kavga vardır. Küçücük kulübesinde yüreği pırpır eden güvercin misali, kendini uzlete vermiş bir hanım, bu kavgalara tanık olur. Cenab-ı Hakk’ın kendisine yükleyeceği ağır yükten habersizdir. Kendisine kış günlerinde yaz; yaz günlerinde kış meyveleri ikram edilir. O da nereden geldiğinin bilincinde. “O Allah katındandır.” diye cevap verir soranlara.

Yine günlerden bir gündü. Karşısında tanımadığı bir insan silüeti. Korktu ve titredi Meryem. Gelen Elçi(Melek): “Ben ancak sana tertemiz bir erkek çocuk bağışlamak için Rabbin tarafından gönderilmiş bir elçiyim.” dedi. Eridi Meryem, Aklı başından gitti. Yüreği dışarı fırladı. Gözleri yerinden çıkar gibi oldu. “Ben iffetsiz biri olmadığım ve bana bir erkek eli, değmediği halde nasıl çocuğum olur?” dedi. Bilmiyordu ki, Allah her şeyi maddeci gözle anlayan dünyaya, “kün fe yekün.” “O, ol der ve oluverir.” gerçeğini öğretmek istiyordu. Her şeye materyalist kafa ile yaklaşan, Allah’ın iradesini yok sayan topluma kendini hatırlatmak amacı vardı bu mucizede. Halen, buna maddeci gözle bakanları duymak insanı şaşırtıyor doğrusu.

Hz. Meryem, bu ağır imtihana tabi tutuldu. Çocuğunu doğurdu. Ama iftiracıların iftirasından kurtulamadı. İnanalar ise imanlarını bir kat daha artırdı. Hz. Meryem’in bu ağır imtihana tabi tutulması nedeniyle, Hz. Ayşe annemiz gibi onurlu duruşunu her okudukça iffetli bir kadının çığlıkları kulaklarımın zarını patlatır, göz pınarlarımda yaş dökülür:

“Keşke bundan önce ölseydim de hafızalardan silinip unutuluverseydim."  dediğini Rabbimiz Hz. Meryem’in dilinden bize aktarır. Yani ne desen anlamayan, aklını put edinip Allah’ın her şeye kadir ve muktedir olduğunu kavramayan bir topluma iffetli, saliha kadın ancak böyle temenni de bulunabilir. Çünkü İsa a.s. “Ben Allah’ın kuluyum; O bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı…. Yaşadığım sürece bana namazı emretti, zekâtı ve anneme saygılı olmayı emretti, beni zorba ve isyankâr yapmadı.”  diye yüzlerine şamar vururcasına beşikte konuşuyor ama her şeye maddeci gözle bakanlar anlamayınca Hz. Meryem böylece Rabbine sığınıyordu.

Kur’an-ı Kerim’de anlatılan iffet abideleri Meryem ve Ayşe validelerimizin çektiği acı ve ıstıraplar, beni iffetli kadınlara yapılan iftiraların ne büyük günah olduğunu hatırlatır. Yusuf Peygamber’e yapılan iftira gibi.

İffet ve ahlakın toplumdaki çürümüşlüğüne söylenecek söz bulamadığımı da, ayrıca belirtmeden edemiyorum. Allah müfterilerden ve iffetsizlikten hepimizi korusun.

Selam ve dua ile…

DİĞER YAZILARI Güç Zehirlenmesi ve Siyonizm 01-01-1970 03:00 Afrika Menekşesi 01-01-1970 03:00 Din ve Dil Konusu 01-01-1970 03:00 Bayramların Hayatımızdaki Yeri 01-01-1970 03:00 Kadir Gecesi / Kader Gecesi 01-01-1970 03:00 Len Nerka: Asla Diz Çökmeyeceğiz 01-01-1970 03:00 Gazze: İnsanlığın İmtihanı 01-01-1970 03:00 Ramazan'ı Anlama ve Anlamlı Kılma 01-01-1970 03:00 Bursa Hanlar Bölgesi 01-01-1970 03:00 Filistin'de Soykırım ve Batı'nın Değerleri! 01-01-1970 03:00 Sivri Tepe ve Pamuk 01-01-1970 03:00 Miraç Mucizesinin Hediyesi Namaza Dair Hikmetler 01-01-1970 03:00 Bursa'da Zaman 01-01-1970 03:00 Bursa'da Küçük Bir Gezinti 01-01-1970 03:00 Mahmut Kanık ve Yaşar Kaplan 01-01-1970 03:00 Hayra Alamet Değil /2 01-01-1970 03:00 Hayra Alamet Değil /1 01-01-1970 03:00 İsrail Mitler ve Terör 01-01-1970 03:00 Gazze Direnişi 01-01-1970 03:00 Yüzümüz mü Var?! 01-01-1970 03:00 Seyahat Ya Resulallah! 01-01-1970 03:00 ABD ve Dünya Jandarmalığı veya Katil Devlet 01-01-1970 03:00 Sezai Karakoç ve Çağdaş Sufi 01-01-1970 03:00 Yahudilerin Kahrolası Azgınlıkları 01-01-1970 03:00 Gazzeli Annenin Feryadı 01-01-1970 03:00 Siyonist Hahamlardan Fetva Alma Hırsızlığı 01-01-1970 03:00 Demir Kubben Başına Çöksün Siyonist İsrail 01-01-1970 03:00 Kalbi Mühürlü Olanlar 01-01-1970 03:00 Niçin İsrail Devleti de Yahudi Devleti Değil? 01-01-1970 03:00 Çocuk ve Ölüm 01-01-1970 03:00 Gözyaşı 01-01-1970 03:00 Aşkla Yapılacak Görevler 01-01-1970 03:00 A.Ş.K Vakfı 01-01-1970 03:00 Bursa'da Çocuk Olmak 01-01-1970 03:00 Ey Resul! 01-01-1970 03:00 Bu Çağın Adı Ne Olsun? 01-01-1970 03:00 Güzel Ahlak ve Nefs Atışması 01-01-1970 03:00 1988 Yılı Nobel Edebiyat Ödülü 01-01-1970 03:00 İnsanın Dört Mevsimi 01-01-1970 03:00 Gençlik ve Bazı Sorunları 01-01-1970 03:00 Muallim Naci 01-01-1970 03:00 Nefs ve Akıl Atışması 01-01-1970 03:00 Merhamet Elçisine Arzımdır  01-01-1970 03:00 Ali Ulvi Kurucu 01-01-1970 03:00 Emin Acar İle Kısa Bir Görüşme 01-01-1970 03:00 Nefs ve Vicdan Atışması 01-01-1970 03:00 Hayat ve Memat 01-01-1970 03:00 Anadolu'da Geleneksel Düğünlerimiz 01-01-1970 03:00 Hicret Bir Dirilişin Adıdır 01-01-1970 03:00 İradeyi İpoteğe Vermek 01-01-1970 03:00 Allah'a Sevimsiz Gelen Helal 01-01-1970 03:00 Şehzade Ahmet Efendi İle Kısa Bir Görüşme 01-01-1970 03:00 Çocuklarımızın İyiliği İçin Onlarla Kötü Olmayalım 01-01-1970 03:00 Kurban Olsun Diye... 01-01-1970 03:00 Eğitim Hayatımdan İbretlik Bir Anı 01-01-1970 03:00 Dilin Gücü ve Afetleri 01-01-1970 03:00 Terk Edilmişliğin Acı Sonu 01-01-1970 03:00 Helena'nın Havva Oluşu 01-01-1970 03:00 Dostlarım Olan Kitaplarımla Hikâyelerim /3 01-01-1970 03:00 Dostlarım Olan Kitaplarımla Hikâyelerim /2 01-01-1970 03:00 Tedbirden Sonra Tevekkül 01-01-1970 03:00 Bilinmeyen Üniversite - Salih Dane Hoca Efendi ve İstinye/ Mahmutçavuş Camii 01-01-1970 03:00 Dostlarım Olan Kitaplarımla Hikâyelerim /1 01-01-1970 03:00 Dilber Ana ve Elmas Kadın 01-01-1970 03:00 Özdeyişler 01-01-1970 03:00 Yazmak Sorumluluk İster 01-01-1970 03:00