Sivri Tepe ve Pamuk

Yusuf Sarıkaya

09-02-2024 20:33

Advert

Köyün karşısındadır Sivri Tepe. Pek çok köyde, böyle tepeler bulunur. Hatta, bazı yerlerde tümülüsler, höyükler de vardır, Sivri Tepe gibi. İşte bizim köyün karşısında da böyle bir tepe bulunuyor. Köyde pek çok hikâyede yer alır bizim Sivri Tepe.

Çocuklar yaz kış burayı ziyaret ederler. Yaz mevsiminde sıcak bunalttığında buraya çıkarlar. Küfül-küfül esen hava ile serinlemek için. Güz döneminde üzerinde yetişen yüzerlikleri toplar köylü kadınları. Kışın odanın havası bozulduğunda veya cenaze olduğunda yakılır tütsü görevini görür yüzerlikler. Bu nedenle de her evde bir iki bağ bulunur. Hatta bazı komşularda tükenince diğer komşudan istenir.

Kışın bol karlı günlerde gençlerin ve çocukların saman doldurulmuş naylon çuvallarla veya naylon teştlerle kayak yaptığı yerdir. Bu yüzden de çok yaralanmalar olur. Ama kimse bu zevkten de mahrum olmak istemez. Ayrıca kış bitip bahara döndüğünde kuytu yerlerde saklanmış, boncuk-boncuk karlar bakraçlara doldurulup evlere getirilir ve üzerine pekmez dökülerek yenir. Bunu yiyenlerin dokunma o zaman keyfine. Ne büyük nimettir burası. Aynı zamanda da hayvanların otlak yeridir. Allah’ın köye bahşettiği önemli bir nimettir kısacası böyle yerler.

Bazen tepesinde oyuklar görülür Sivri Tepe’nin. Bunlar da definecilerin işidir. Ama bir şey bulamadıkları söylenir bugüne kadar köylülerce. Daha çok geceleri yaparlar bu işleri defineciler. Çok ilginç hikâyeler bilir bunlar. Ellerinde uydurma bir harita, bir söğüt çubuk iki adım ileri, bir adım geri diyerek hayal kurar dururlar. “Falan şöyle bir yerde bir küp altın bulmuş, burası da ona benziyor “ gibi bir sürü hikâyeleri ve dedi koduları vardır bunların. Hatta eve barka gelmedikleri için bazılarının bu yüzden yuvaları yıkılır. Bazen de aileyi sersefil ederler başka bir işe bakmadıkları için. Hatta çoğu da bu hayalle ölür gider. Kısacası Sivri Tepe definecilere de yurt olmuştur böylece.

Sivri Tepe, aynı zamanda kurt ve tilkilere de ev sahipliği yapar kış mevsiminde. Bu nedenle zaman-zaman hayvanlara da saldırırlar. Bazen koyunları kırar geçirirler. Bir tane alıp yeseler neyse diyelim. Ama onlar öyle yapmaz. Önce üç beş tane koyun veya keçinin üstünden atarlar. Bir tanesini de boğazından sıktığı gibi sırtına alır kaçar. Önce onu afiyetle yemek için. Üstünden atladıkları da zaten korkudan çatlar, ölür ve murdar olur. Sürü sahibi de onu dışarı atar. Kurtlar daha sonra gelir onları yerler. Böyle planları vardırhayvanların. Eh, o da rızık peşinde. Elbet rızkını arayacak. Kurtlardan kalanı da tilkiler, kargalar, kartallar vb. hayvanlar tüketir. Onların öyle saklama ve depolama derdi yoktur. Karınları doydu mu kalanı bırakır giderler bu hayvanlar. Amaçları karınlarını doyurmaktır. Zarar vermek değildir.

Sivri Tepe’de bulunan ağıllardaki sürüler kış günlerinde karınlarını doyurmak için dışarı çıkarılır. Yaz döneminde hazırlanmış çayır ve yonca demetleri karın üzerine serilir. Böylece hayvanların öğle yemeklerinde yeşil ot yemeleri sağlanır.

Yine bir gün sürüye yeşillik vermek için sahibi tarafından dışarı çıkarıldı. Kar çoktu ama ortalık güneşlikti. Köylerde o zaman pek çok evde kangal köpeği bulunurdu. Şimdiki gibi köpekler kapı dışarı edilmemişti. Sahiplerş vardı. Karınları doyar ve sahiplerine hizmet ederlerdi. Asla evlere adımlarını atmazlar, avluda haırlanmış yerlerinde dururlardı. Kangal köpekleri çok hassas ve asil hayvanlardır. Tehlikeyi asla ıskalamazlar. Sahibini mahcup etmezler. Sürüye kurt saldırısına asla müsaade etmezler. Düşmanı hemen tanırlar.

Sivri tepenin arkasındaki düzlükte sürü, otlarken köydekiler de bu manzarayı rahat seyredebiliyorlardı. Köy sakinlerinden eğitmenlik yapmış çok zeki Mehmet Çavuş da evinin önünde hem güneşleniyor, hem de tepede otlayan hayvanları seyrediyordu. Mehmet Çavuş’un gözüne bir karartı ilişti. Sürü sahibi ağıla girip çıktıkça bir kaç kurt sinerek sürüye yaklaşıyordu. Mehmet Çavuş’un yanında dişi kangal köpeğide karın üzerine uzanmış karşıyı seyrediyordu. Kurtların sürüye yaklaştığını görünce önce Mehmet Çavuş irkildi; “eyvah hayvanlara zarar verecek” demeye kalmadı kangal köpek de derhal ayaklandı. Sahibinin gözüne baktı. “saldır”komutunu bekliyordu. Mehmet Çavuş, hayvanın seviyesine çömeldi. Boynundan tuttu ve işareti verdi:

“-Haydi, yavrum saldır.” der demez Pamuk âdeta uçtu. Mehmet Çavuş’un biricik oğlu Murat Mustafa ona; “Pamuk” adını vermişti. Çok vefakâr bir hayvandı. İnsanlara, evcil hayvanlara hele hele çocuklara asla zarar vermezdi.

Bu arada üç kurt sürüye dalmış, üç koyunu almıştı. İnsanlar canlı canlı bu olayı seyrediyordu. Pamuk, birinci, ikinci ve üçüncü kurda yetişti. Koyunları bıraktırdı. Kurtları uzaklara kadar kovaladı. Koyunları önüne katıp getirdi. Sürü sahibi de onu köpek yemi olan yal ile ödüllendirdi. Artık bundan sonra Pamuk’un olduğu yere, kurtlar, çakallar, tilkiler yaklaşamadı.

DİĞER YAZILARI Güç Zehirlenmesi ve Siyonizm 01-01-1970 03:00 Afrika Menekşesi 01-01-1970 03:00 Din ve Dil Konusu 01-01-1970 03:00 Bayramların Hayatımızdaki Yeri 01-01-1970 03:00 Kadir Gecesi / Kader Gecesi 01-01-1970 03:00 Len Nerka: Asla Diz Çökmeyeceğiz 01-01-1970 03:00 Gazze: İnsanlığın İmtihanı 01-01-1970 03:00 Ramazan'ı Anlama ve Anlamlı Kılma 01-01-1970 03:00 Bursa Hanlar Bölgesi 01-01-1970 03:00 Filistin'de Soykırım ve Batı'nın Değerleri! 01-01-1970 03:00 İffetli Olmak ve İftiraya Uğramak 01-01-1970 03:00 Miraç Mucizesinin Hediyesi Namaza Dair Hikmetler 01-01-1970 03:00 Bursa'da Zaman 01-01-1970 03:00 Bursa'da Küçük Bir Gezinti 01-01-1970 03:00 Mahmut Kanık ve Yaşar Kaplan 01-01-1970 03:00 Hayra Alamet Değil /2 01-01-1970 03:00 Hayra Alamet Değil /1 01-01-1970 03:00 İsrail Mitler ve Terör 01-01-1970 03:00 Gazze Direnişi 01-01-1970 03:00 Yüzümüz mü Var?! 01-01-1970 03:00 Seyahat Ya Resulallah! 01-01-1970 03:00 ABD ve Dünya Jandarmalığı veya Katil Devlet 01-01-1970 03:00 Sezai Karakoç ve Çağdaş Sufi 01-01-1970 03:00 Yahudilerin Kahrolası Azgınlıkları 01-01-1970 03:00 Gazzeli Annenin Feryadı 01-01-1970 03:00 Siyonist Hahamlardan Fetva Alma Hırsızlığı 01-01-1970 03:00 Demir Kubben Başına Çöksün Siyonist İsrail 01-01-1970 03:00 Kalbi Mühürlü Olanlar 01-01-1970 03:00 Niçin İsrail Devleti de Yahudi Devleti Değil? 01-01-1970 03:00 Çocuk ve Ölüm 01-01-1970 03:00 Gözyaşı 01-01-1970 03:00 Aşkla Yapılacak Görevler 01-01-1970 03:00 A.Ş.K Vakfı 01-01-1970 03:00 Bursa'da Çocuk Olmak 01-01-1970 03:00 Ey Resul! 01-01-1970 03:00 Bu Çağın Adı Ne Olsun? 01-01-1970 03:00 Güzel Ahlak ve Nefs Atışması 01-01-1970 03:00 1988 Yılı Nobel Edebiyat Ödülü 01-01-1970 03:00 İnsanın Dört Mevsimi 01-01-1970 03:00 Gençlik ve Bazı Sorunları 01-01-1970 03:00 Muallim Naci 01-01-1970 03:00 Nefs ve Akıl Atışması 01-01-1970 03:00 Merhamet Elçisine Arzımdır  01-01-1970 03:00 Ali Ulvi Kurucu 01-01-1970 03:00 Emin Acar İle Kısa Bir Görüşme 01-01-1970 03:00 Nefs ve Vicdan Atışması 01-01-1970 03:00 Hayat ve Memat 01-01-1970 03:00 Anadolu'da Geleneksel Düğünlerimiz 01-01-1970 03:00 Hicret Bir Dirilişin Adıdır 01-01-1970 03:00 İradeyi İpoteğe Vermek 01-01-1970 03:00 Allah'a Sevimsiz Gelen Helal 01-01-1970 03:00 Şehzade Ahmet Efendi İle Kısa Bir Görüşme 01-01-1970 03:00 Çocuklarımızın İyiliği İçin Onlarla Kötü Olmayalım 01-01-1970 03:00 Kurban Olsun Diye... 01-01-1970 03:00 Eğitim Hayatımdan İbretlik Bir Anı 01-01-1970 03:00 Dilin Gücü ve Afetleri 01-01-1970 03:00 Terk Edilmişliğin Acı Sonu 01-01-1970 03:00 Helena'nın Havva Oluşu 01-01-1970 03:00 Dostlarım Olan Kitaplarımla Hikâyelerim /3 01-01-1970 03:00 Dostlarım Olan Kitaplarımla Hikâyelerim /2 01-01-1970 03:00 Tedbirden Sonra Tevekkül 01-01-1970 03:00 Bilinmeyen Üniversite - Salih Dane Hoca Efendi ve İstinye/ Mahmutçavuş Camii 01-01-1970 03:00 Dostlarım Olan Kitaplarımla Hikâyelerim /1 01-01-1970 03:00 Dilber Ana ve Elmas Kadın 01-01-1970 03:00 Özdeyişler 01-01-1970 03:00 Yazmak Sorumluluk İster 01-01-1970 03:00