DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Mehmet Şahan
Mehmet Şahan
Giriş Tarihi : 20-09-2023 19:53

Tahrik Etmek

İnsanın yaratılışında var olan nefs övülmeye, beğenilmeye, takdir edilmeye, pohpohlanmaya; hakkı olmasa bile kazanmaya, taltif edilmeye ve hatta tahrik edilmeye yatkın bir yapıdadır.

Özellikle henüz akıl ve mantık süzgecini doğru yerde ve zamanda kullanabilme yetisine sahip olamayan yaşlardaki bireylerde bu durum daha da belirgin bir hal almaktadır. Dolayısı ile doğurabileceği olumsuz sonuçlar da bir o kadar derin ve bir o kadar da vahim boyutlarda olacaktır.

İşte çocuklarımızın eğitim sürecinde onlara fayda yerine zarar veren davranışlardan biri de onları amacını aşarak bilerek ya da bilmeyerek “tahrik” etmeye çalışmaktır.

Çoğumuz bunu ya farkında olmadan ya da çocuğu galeyana getirmek, azmini arttırmak, hırslandırmak, başarı için cesaretini arttırmak gibi kendimizce haklı nedenlere bağlı olarak yapmaktayız. Ancak, çocuğu her hangi bir konuda tahrik etmeye çalışırken abarttığımızı, işin dozunu kaçırdığımızı ya düşünemiyoruz ya da düşünmek istemiyoruz. Bu yüzden de çocuğumuza fayda yerine zarar verdiğimizin farkında olamıyoruz.

Tahrik edilen çocuk; iş ya da eylemin seviyesi ve sonuçları ne olursa olsun sırf tahrik edildiği için o iş ya da eylemi yapmaya, gerçekleştirmeye çalışır.
Çünkü çocuklarımız bu yaşta akıl ve mantık ile değil, nefislerinin isteklerine göre hareket etmektedirler. Her hangi bir iş ya da davranış sırasında, karşılaştığı gelişmelerle ilgili sonuçları ya hiç düşünmez veya düşünemez, nefsinin emrettiği gibi davranırlar. Akıl ve mantık süzgecini kullanmayan ya da kullanabilecek durumda olmayan bireyler doğru karar veremez, doğru adım atamaz, doğru sonuca erişemezler.

Dolayısı ile olaylara ve davranışlarına nefislerinin emrettiği şekilde duyguları ile yön vermeye çalıştığı bir dönemde “tahrik” edilen çocuk her türlü yanlışı ve hatayı yapmaya müsait durumdadır. Zaten henüz doğruyu-yanlışı, iyiyi-kötüyü, güzeli-çirkini, fayda ve zararı öğrenme aşamasında olan birini tahrik etmek telafisi mümkün olmayan sonuçlara neden olabilir. Yani kaş yapayım derken göz çıkartmış oluruz.

Başarısız olduğu anlarda ve konularda uygun bir dil ile başarısızlığının nedeni ya da nedenleri anlatılmalı, bir sonraki çalışmalarında bunları dikkate alması önerilmelidir. Ayrıca her zaman her işte “mutlaka başarılı olacağız” diye bir kuralın olmadığı anlatılmalıdır.

Çocuğa duygularını kontrol edebilme ve yönlendirebilme konusunda gerekli destek verilmeli, gerekirse uzmanlardan yardım alınarak rehberlik yapılmalıdır.

Çocukta kazanılması istenilen bilgi ve becerilerin, süreklilik ve devamlılık ilkesine bağlı kalınarak sürdürülen çalışmalarla elde edilebileceği bilinmelidir. Bu konuda da asla aceleyle hareket edilmemeli, eğitimin uzun soluklu bir sürece bağlı olduğu asla unutulmamalıdır.

Burada anne, baba ve eğitimcilere büyük görev ve sorumluluk düşmektedir. 
Öncelikle ve özellikle anne, baba ve eğitimciler olarak sloganımız ve düsturumuz  “Tahrik etme, teşvik et” olmalıdır.

Ama mutlaka hemen her aşamada ve her ortamda çocuğa sevgi diliyle hitap edilmeli; ister sözlü ister beden diliyle (gülümseyerek bile olsa) onu sevdiğimiz, onu önemsediğimiz, ona değer verdiğimiz hissettirilmeye çalışılmalıdır.

Her zaman her alanda ve her konuda rehberlik ışığında teşvik edici söz ve eylemlerde bulunulmalıdır. Çocuğun iş ve eylemlerinde aşırıya kaçmadan çok küçük ve basit yardımlarla yaptığı çalışma kolaylaştırılmalı, başarılı olması sağlanmalı, başarmanın hazzı ve mutluluğu tattırılmalıdır.

Küçük de olsa çocukta görülen gelişmeler ve başarılara dikkat çekilmeli, çocuk şımartılmadan tebrik, taltif ve takdir edilmelidir.

Kısacası, “tahrik etmek” yerine “teşvik ve tebrik etmek” ilkesi uygulanmalıdır.

NELER SÖYLENDİ?
@
Yusuf Sarıkaya 8 ay önce
Mehmet Şahan Kardeşim, çok önemli bir konuyu gündeme tanımışsınız. Tahrik yerine teşvik teklifi çok güzel ve isabetli. Bir yarışmada birinci olan Hafız gence öyle abartılı hediyeler verdiler, öyle Tahrik ettiler ki, eyvah çocuğu kaybettik dedim. Takip ettim. O çocuk maalesef kayboldu. Yani bozuldu ve tahmin edilemeyecek noktaya geldi. Peygamberimiz لا فخر (övünmek yok) derken bu noktaya dikkat çekiyor, kişiyi yüzüne karşı ölmenin onu bogazlamak olduğu beyanı da işte sizin temas ettiğiniz açıdan.
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA