DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Mehmet Şahan
Mehmet Şahan
Giriş Tarihi : 22-05-2024 17:48

Nasıl Olmalıyım Nasıl Olmalıyız?

Bugün kendi kendime; “Nasıl olmalıyım” diye bir soru sordum. Aynı sorunun çoğulunu da; “Nasıl olmalıyız” diye düşünmeden edemedim elbette.

Bu soru ister bireysel isterse toplumsal olarak düşünüldüğünde insanın nasıl mutlu olup çevresini ve toplumu da nasıl mutlu edebileceğine dair hal ve hareketleri hızlıca gözümün önünde akmaya başladı.
Gerek kişisel gerekse toplumsal mutluluğumuz için kişinin nasıl olması gerektiğini biraz ayrıntılı şekilde düşünmeye başladım.

Her iki durumda da öznesi insan olan davranış şekillerinin neler olabileceğini tespit etmeye çalışırken karşıma “İnsan-ı Kâmil” kavramı çıktı. 
Şimdi bunu biraz daha açalım.

İnsan-ı Kâmil veya Kâmil İnsan, insani erdem ve değerler açısından tekâmülünü tamamlamış, kemâle ermiş kişi demektir.

Kâmil İnsan deyimi; ruhî, aklî ve ilmî gelişimini tamamlamış, olgunlaşmış insanlar için kullanılan bir deyimdir.

Kâmil İnsan, hayat çemberi içinde karşılaştığı her türlü engel ve zorluklarla yoğrulup pişmesini bilen kişidir.

Kâmil İnsan, karşısına çıkan ve içine düştüğü musibetlerin Hak’tan geldiğine inanır, yalnızca Hakk’ın rızasını gözeterek metanetle hareket etmesi gerektiğini bilir ve öyle davranır.

Kâmil İnsan, gerek yakın çevresinde gerekse toplum içerisinde cehalete karşı marifetle hareket edilmesi gerektiğini bilir ve öyle davranır.

Kâmil İnsan, her türlü kötülüğe karşı hayır ve hasenat ile yaklaşarak Allah’u Teâlâ’nın rızasının kazanılacağını bilir ve öyle davranır.

Kâmil İnsan, gerek şahsına gerekse çevresine karşı yapılan kabalığa letafetle karşılık verilirken gösterilen sabır nedeniyle Allah’u Teâlâ’nın onu daha çok seveceğini bilir ve öyle davranır.

Kâmil İnsan, zaten Eşref-î Mahlûk’tur. Yani yaratılmışların en şereflisi, en değerlisidir.
Eşref-î Mahlûk olan insanın “İnsan-ı Kâmil” olmaya çalışması yaratılış gayesine en uygun olan davranış biçimidir.

Peygamber (s.a.v) Efendimiz bir Hadis-i Şerifinde buyuruyor ki: “Kavmin efendisi, kavme hizmet eden kişidir.”

Bu Hadis-i Şeriften hareketle; “İnsanin efendisi, insana hizmet eden kişidir” dememizde bir sakınca olmaz sanırım...

İnsan-ı Kâmil; tüm insanî hasletlerin ve erdemlerin yanında insana hizmet etmeyi de kendisine şiar edinen kişidir diyebiliriz.

Kâmil İnsan, şahsında barındırdığı tüm erdem ve amellerinde sadece hakkı gözeten kişidir.

Kâmil İnsan, nefsi ve dünyevi arzularından tamamen arınmış, yegâne arzusu insanın mutluluğu ve Allah’u Teâlâ’nın rızasını kazanmak isteyen kişidir.

Kâmil İnsan, Allah’u Teâlâ’nın rızasını yalnızca kendisi için değil, bütün Mü’minler için isteyen kişidir.

Kendisi için istediğini din kardeşi için de istemedikçe gerçekten iman etmiş bir mü’min olunmayacağını, dolayısıyla “İnsan-ı Kâmil” olamayacağını da çok iyi bilir ve öyle yaşamaya çalışır.

En başta sorduğumuz soruya, “İnsan-ı Kâmil (Kâmil İnsan)” olmaya çalışan insanlar olmalıyız diye cevap verebiliriz.

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA