Kur'an-ı Kerim'de İlk Emir

“İkra’! Bismirabbikellezî Halâk!”
(Yaratan Rabbinin ismiyle oku.)

Allah’u Teâlâ’nın ilk emri: "OKU"

Evet, kadın erkek ayırmaksızın bu emir tüm insanlığı kapsamaktadır.

Allah’u Teâlâ’nın tüm emirlerinde olduğu gibi, bu emrine de uyma mecburiyeti vardır.

Birçoğumuz, çeşitli okullarda kendimizi ve bilahare çocuklarımızı okutarak bu emrin gereğini yerine getirdiğimizi sanıyoruz!

Yine birçoğumuz, bir değil birkaç üniversite bitirerek, bunu övünç ve gurur malzemesi olarak kullanmaktan da geri kalmıyoruz.

Hatta, aldığımız diplomaları neredeyse göğsümüze madalya gibi takıp, ismimizin önüne taktığımız unvanlarla kendimizi bir üst sınıf olarak takdim etmeye çalışıyoruz.

Çevremizdeki hemen herkesi aşağıladığımızı ya fark etmiyoruz ya da bunu bilerek yapıyoruz!

Çünkü, artık kendimizi sıradan insanlardan çok daha üstün, kariyer sahibi olarak görüyoruz!

Aslında, gerçek anlamda okumuş cahil olduğumuzun farkında bile değiliz!

Allah’u Teâlâ’nın emrini gerçek anlamda doğru okumuş olabilseydik, her şeyden önce kendimizi okumamız gerektiğini de mutlaka bildirdik.

İlahi emrin gereğini yapsaydık, önce kendimizden başlayarak hayatı ve tüm kainatı okumamız gerektiğinin de idraki içinde olurduk!

Yunus Emre’nin de dediği gibi;

“İlim; ilim bilmektir,
İlim, kendin bilmektir!
Sen kendin bilmezsen,
Ya nice okumaktır!”

Eğer kişi kendini okuyamamışsa, kendini bilememişse, kendini bulamamışsa okuduğunu zannetmekten öteye gidemez!

Nitekim (özellikle dini konularda) nice profesör ve nice akademisyenler var ki; okumuş, o unvanı almayı hak etmiş olduğuna bin şahit ister...

Savundukları bir çok konuda masumiyet kisvesi altında tamamen din dışı, asılsız fikirleri ileri sürdüklerini görüyoruz. Onları takip eden, gerçekten masum insanların, bu fikirlerin doğru olduğuna inanmaları da kaçınılmaz oluyor!

İşte tam da bu noktada, Allah’u Teâlâ’nın “oku” emrini doğru anlayıp doğru okumamız gerekiyor.

İnanan her Mü’min, ilahi emri gerektiği gibi okuyabilirse, kendini okumuş zanneden diplomalı cahillerin zehrinden kurtulmuş olacaktır. Bir başka deyişle Mü’minler, alim görünümlü din düşmanlarının estirdiği rüzgara kapılmayacak, okumuş cahillerin beslendiği kaynağın suyu tamamen kesilecektir.
Hepsinden de önemlisi, kişi kendini ve varlığın asıl sahibini öğrenmiş olacaktır.

Bu sayede evvelini ve ahirini bilecek, ona göre emeline ve ameline şekil verecektir.

Öyle ise;

BİLMEK İÇİN OKU

“Dününü bilmek için oku,
Gününü bilmek için oku!
Beşeri cihan için değil,
Yönünü bilmek için oku!
İlminle ölmek için oku!

Sözünü bilmek için oku,
Gözünü bilmek için oku!
Beşeri külhan için değil,
Özünü bilmek için oku!
İlminle ölmek için oku!

Rahim’i bilmek için oku,
Kerim’i bilmek için oku!
Beşeri nihan için değil,
Kadir’i bilmek için oku!
İlminle ölmek için oku!

Yerini bilmek için oku,
Pir-î’ni bilmek için oku!
Beşeri unvan için değil,
Bir’ini bilmek için oku!
İlminle ölmek için oku!” Pir-î Fâni