DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Serhan Poyraz
Serhan Poyraz
Giriş Tarihi : 03-07-2022 15:12

Amcanın Düşü / Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

Sene 1849’du. Otoriter bir asker emeklisi ama aynı zamanda alkolik bir baba ile çoğu zaman hasta olan bir annenin oğlu olarak Moskova’nın varoşlarında doğduğundan beri tam 28 yıl geçmişti. Geride kalan yıllarda, 16 yaşındayken önce annesini kaybetmiş, ondan iki yıl sonra da aslında her zaman ölmesini istediği babasının ölümüyle içindeki duygusal çatışmalar yüzünden uzun süre depresyona girmiş ancak yine de disiplini ile ünü Petersburg Mühendislik okulunu başarıyla bitirip bir yıl kadar asker olarak görev yapmış ve sonra istifa edip yazarlığa başlamıştı..

İlk kitabı “İnsancıklar” ile edebiyat çevrelerinin dikkatini çekerek büyük övgüler almanın heyecanıyla “Öteki”, “Ev Sahibi” ve “Beyaz Geceler” i yazmış ancak bu kez aldığı olumsuz tepkilerle umudu kırılınca hayatına bambaşka bir yön vererek politikaya atılmaya karar vermişti.

İşte tam da bu yılda, 1849 yılında, “Petrashevski” adlı gizli bir devrimci örgüte üye olduğu gerekçesiyle tutuklanarak Omsk kalesine hapsedildi ve sonrasında da idama mahkûm edildi. İdam kararları uygulanırken beklenmedik bir şekilde af çıkınca, idam cezası Sibirya’da sürgün cezasına çevrildi.

Politikaya atılmak ona insan olmaya dair çok şey yaşatmıştı ve daha da yaşatacaktı. Tüm bunları yaşayan bu adam; düşündükleriyle, yazdıklarıyla varoluş felsefesi düşünürlerini derinden etkileyen Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’den başkası değildi..

Beş yıl süren sürgün günleri, Dostoyevski’nin düşüncelerini ve hayata bakışını etkiledi. Sürgün öncesinde sosyalist partilere sempati duyarken sürgünden sonra dindar ve milliyetçi bir düşüncelere sahip oldu. Sürgünden döndükten kısa bir süre sonra da, yeniden edebiyata dönerek, sürgünden sonraki ilk kitap olan “Amcanın Düşü” adlı romanını yazdı.

Amcanın Düşü adlı romanına mekan olarak Moskova veya Petersburg yerine Mordasov kasabasını seçerek ve Rus taşrasının ahlak anlayışının yozlaşmasını gözler önüne sermek istedi. Eleştirdiği ahlak anlayışını ve insanın benliğindeki politikaya dair olguları, hikayesinin başkarakteri kendini soylu gibi hisseden ama aslında bir taşra kadını olan Marya Aleksandrovna’ya giydirerek ona “İnsan bulunduğu şartlara göre iyi veya kötü olur” düşüncesi ile “Paran varsa ucube de olsan prenssindir” düşüncesini birleştirmesi için çöpçatanlık görevi verdi.

Diğer bir ifade ile; her politikacı gibi entrikalarla dolu, göründüğünden çok farklı olan Marya Aleksandrovna’nın insana dair ahlak anlayışını; iyi gibi görünüp annesinin entrikalarına eşlik eden Marya Aleksandrovna’nın kızı Zina Afanasyevna’nın insanın bulunduğu şartlara göre iyi veya kötü olma samimiyetsizliğini; saçları sakalları hatta bacağı takma olmasına, peltek peltek konuşmasına, duyduklarını anında unutup saçma sapan cevaplar vermesine, akli dengesi bozukmuş gibi davranarak adeta bir ucube gibi olmasına rağmen sadece zengin olduğu için toplumdan saygı gören yaşlı Prens’in insanın paraya, statükoya verdiği önemi temsil ettiği Rus taşra toplumunda Marya Aleksandrovna’nın kızı Zina’yı yaşlı prens ile evlendirme çabalarının trajikomik hikayesi “Amcanın Düşü”.

Durun bitmedi, birşey eksik kaldı. İnsanın güzel duygularını harekete geçirerek insanı art niyetten arındırıp saflaştıran yani insana dair kötü duyguları tamamen etkisiz hale getiren romantizm böyle bir ahlak anlayışının olduğu bu toplumda nasıl bir yer bulur kendine? Romantizm, haklı olduğu durumlarda bile aşık olduğu için suçluluk hissine kapılan Mozglyakov gibi aşkın saflığını içinde taşıyan bir karakterleri komik duruma düşürmekle meşgul bu hikayenin içinde.. Shakespeare’in kemiklerini sızlatıyor Dostoyevski aşka dair yaptığı göndermelerle..

Önce ölüm korkusu, ardından acı dolu sürgün günlerinden sonra yeniden başladığı hayatında Dostoyevski’nin yazarlığa geri dönüşünün de başlangıcı olan “Amcanın Düşü” kitabını okumalısınız. Kitabın tüm karakterlerini etrafınızda göreceksiniz, hepsi size tanıdık gelecek. Dostyevski Rus taşrası üzerinden tüm insanlığa dair yine çarpıcı tespitleriyle evrensel bir yazar olmanın ne demek olduğunu okuyucusuna hissettiriyor.

Kesinlikle tavsiye eder, keyifli okumalar dilerim. 

 

 

 

NELER SÖYLENDİ?
@
Serhan Poyraz

Serhan Poyraz

DİĞER YAZILARI Anna Karenina / Lev Nikolayeviç Tolstoy Kreutzer Sonat / Lev Nikolayeviç Tolstoy Unutulmuş Zamanların Hikayesi / Bayram S.Taşkın Küçük Ağaç’ın Eğitimi / Forrest Carter Hayaletler / Henrik İbsen Hedda Gabler / Henrik İbsen Nora, Bir Bebek Evi / Henrik İbsen Muhteşem Gatsby / Francis Scott Fitzgerald Genç Werther’in Acıları / Johann Wolfgang Goethe Hayatımın Hikayesi / Giacomo Casanova Bir Halk Düşmanı / Henrik İbsen Yaban / Yakup Kadri Karaosmanoğlu Kanatsız Kuşlar / Louis de Bernieres Felsefe-i Zenan / Ahmet Mithat Efendi Amak-ı Hayal / Filibeli Ahmet Hilmi Hayvan Mezarlığı / Stephen King Huzur / Ahmet Hamdi Tanpınar Sahnenin Dışındakiler / Ahmet Hamdi Tanpınar Mahur Beste / Ahmet Hamdi Tanpınar Graziella / Alphonse de Lamartine Dokuzuncu Hariciye Koğuşu / Peyami Safa Othello / William Shakespeare Haremde Cinayet / Demet Mannaş Kervan 92.Saat / Ümmügülsüm Hasyıldırım Aklın Uçuşları - Leonardo Da Vinci / Charles Nicholl Ninatta’nın Bileziği / Ahmet Ümit Anadolu Kokulu Kadınlar / Dilek Tuna Memişoğlu Ketum / Ümit Polat Macbeth / William Shakespeare Bir Derviş’in Hikayesi / Abdulrahim Arslan Oyalı Kase / Ayfer Güney Yakın Koruma / Demet Mannaş Kervan Roma’nın Batısı / John Fante Shinrin Yoku / Hector Garcia - Francesc Miralles Hamlet / William Shakespeare Cahit Sıtkı Tarancı / Önder Göçgün Karamazov Kardeşler / Fyodor Mihayloviç Dostoyevski Kral Oidipus / Sophokles Kürklü Kişi / May Sarton Leyla ile Mecnun / Fuzuli Paul Verlaine / Stefan Zweig Shakespeare’in Dokuz Yaşamı / Graham Holderness Gılgamış Destanı Toza Sor / John Fante Kaptan Yemeğe Çıktı ve Tayfalar Gemiyi Ele Geçirdi / Charles Bukowski Sokrates’in Karısı / Gerald Messadie Geronimo Romeo ve Juliet / William Shakespeare Suç ve Ceza / Fyodor Mihayloviç Dostoyevski Sonsuzluğun Sesleri Kurtlarla Koşan Kadınlar / Clarissa Pinkola Estes Selvi Boylum Al Yazmalım Elveda Saraybosna Amin Maalouf’un “Semerkant”ı Ivo Andriç / Drina Köprüsü
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA