HAVUZ
Ötelerden gelen yolcuların konağıydı…
Hepsi buradaydı…
Kışa maruz kalmış, kalıplaşmış, hareket edemeyen, donmuş…
Baharla beraber ısınan, sıcaklığında güneşlenen, yeri geldiğinde yüzen, gökyüzünden maviye gülümseyen…
Dökülmeye yüz tutan, tıpkı yaprak gibi üşüyen...
Kelimeler...
Zamanın içinden geçen sayılar yumağı. Yazılan ve konuşulan kelimelerin içine saklanan işaretler…
Havuzdan çıkılacak günün sabahında, üzerine giydiğin pantolonun cebine doldurup teslim edebilir miydin?
Cesaret kokan gülleri, dikeninde saklı gül goncasına kelimeler seslenir miydi?
Konağın içinden geçen, ömrün penceresinden uçan martı neredeydi?
O da, mevsimler içinde kalan yolcu muydu?
Kırmızı gündoğumunun ışığı, baharın kaçıncı rengi olacaktı kelimeler havuzunda?..