ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 25-04-2024 23:07   Güncelleme : 26-04-2024 01:32

Mendilci Kız / Sevtap Eken

Yazan: Sevtap Eken -MENDİLCİ KIZ 

Mendilci Kız / Sevtap Eken

MENDİLCİ KIZ

Yine iş çıkışı parka geldim, banka oturdum. Çocuk cıvıltıları hoşuma gidiyordu. Etrafa bakındım, hiç değişmemişti burası. Gözyaşlarımı tutumadım, eski anılar bir bir düşerken aklıma. Yanıma bir kız yaklaştı. On üç, on beş yaşlarında. Çok tatlı bir kızdı. Bana selpak mendil uzattı.

“Abla, mendil almak ister misin? Çok uygun. Elimde kalanları satıyorum. Bunu da sen satın al."

Gözlerim doldu. Eski günler aklıma geldi. Ben de, bu yaşta mendil satardım. Hepsini almak istediğimi söyledim. Kızın gözlerinin içi güldü. On tane kalmıştı, onların hepsini aldım. Yanıma oturmasını rica ettim.

“Güzel kız adın nedir, okuyor musun?"

“Adım Gülce. Dışarıdan okuyorum. Sabahları genelde Zehra Teyze’nin yanında çalışıyorum." dedi yüzüne düşen hüzünle.

"Arada, mendil satıyorum" diye sözlerine devam etti.

Kızın başını okşadım, yüzünü öptüm. Ailesi var mıydı acaba?

“Ailen seni zorla mı çalıştırıyor? Zehra Hanım’ın yanında ne iş yapıyorsun?"

“Annemle babam ayrıldılar. Annem ev işlerine gidiyor. Ben de ona yardımcı olmak için çalışıyorum. Babam yeniden evlendi. Yeni ailesi ile ilgileniyor. Zehra Teyze dikiş dikiyor, ben de ona yardımcı oluyorum."

Gülce'nin durumuna üzüldüm. Bir erkek evi terk edince, neden ailesine bakmaz anlamıyorum.

"Ne olmak istiyorsun" diye bir soru daha yönelttim.

"Benim hedefim hukuk okumak,  sonra da savcı olmak istiyorum."

Başımı salladım. Gözleri parlıyordu hayellerini sıralarken. Okumak için can atan bir çocuktu.

“Ben de senin yaşında iken burada mendil satardım. Annemi kaybetmiştim. Babam, annemin acısıyla baş edemedi. Kendini içkiye verdi. Lisede okuyordum  o zamanlar. Senin gibi, güzel hayallerimi gerçekleştirebilmek, okuyabilmek için mendil satardım. Başka işlerde çalışarak okul harçlığımı kazanıyordum.

Bir gün, parkta mendil satarken bir amca rahatsızlandı. İlaç kutusunu düşürmüştü. Yanına gittim, ilacını verdim ve parktaki bekçiye durumu anlattım. Ambulans çağrıldı, onu hastaneye götürdüler.

İki hafta sonra tekrar bu parka geldim. O amca ile göz göze gelince yanına gittim. Ona sarıldım. İyi olmasına sevinmiştim. Oturup konuştuk ve o adam sayesinde hayatım değişti. Amca, babamı ikna edip tedavi olmasını sağladı. Ona iş verdiler. Babam, o amcanın şoförü oldu, benim de okul masraflarımı karşıladı. Onun sayesinde okuyup istediğim mesleğe sahip oldum.”

“Peki abla, mesleğin nedir? Neden ağlıyorsun, hayallerini gerçekleştirmişsin?"

“Ben senin hayalini kurduğun mesleğe sahibim. Savcı oldum tatlım. Birden buraya gelince, eski anılar geldi aklıma, duygulandım."

“Demek savcısınız. Ne güzel. Allah bizi birbirimizin karşısına çıkardı. O amca hâlâ yaşıyor mu?"

“Hayır vefat etti. Onun sayesinde güzel bir hayatım oldu. Üstelik onun torunu ile evlendim. On yaşında bir kızım var. Şimdi seninle evine gidelim, annenle tanışalım. Benim adım Simay."

Gülce ile birlikte arabaya bindik, sakin güzel bir mahalleye geldik. Bahçeli, müstakil bir eve geldik. Kendilerine ait olmadığını, kira olduğunu öğrendim. Zili basınca annesi Ayten Hanım, bizlere kapıyı açıp içeri buyur etti. Evleri çok temizdi. Ayten Hanım güler yüzlü, güzel bir kadındı.

Ona, Gülce'nin okul masraflarını karşılayacağımı söyledim. Kendisine iş bulacağımı söyleyince Ayten Hanım çok şaşırdı. Sarılıp ağladı. Gülce'yi okula devam etmesi için elimden gelen her şekilde yardımcı olacağıma dair söz verdim.

Onları mutluluk göz yaşları içinde bırakıp oradan ayrıldım. İçimde oluşan mutluluk ve huzurla evime gittim. Eşim kızımla satranç oynuyordu. Onları öpüp durumu anlattım. Üzüldüler. Onlar için yapmak istediklerimden bahsettim. Tam da beklediğim gibi, her zaman her şekilde bana destek olacaklarını söylediler.

Aradan geçen uzun bir zaman sonra Gülce okudu. Başarılı bir savcı oldu. Nişanlandı ve yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Simay Abla, elimden tutmuş beni okutmuştu. Benden mutlusu yoktu artık. Sevdiğimle nişanlanmış, üstelik savcı olmuş, hayalleri gerçek olan bir genç kızdım. Gideceğimiz yer için, nişanlım Fikret ile buluştum. Nişanlım Fikret mesleğinde başarılı genç bir doktordu. Fikret ile Simay Abla’nın evine ziyaretine gitmek için bir demet çiçek aldım. Fikret bana merakla bakıyor, buraya neden geldiğimiz hakkında sorular soruyordu.

“Güzelim neden buradayız. Bu insanları nereden tanıyorsun? Üstelik savcı Simay Hanım’ın evine neden gelme gereği duydun?”

Nişanlıma geçmişe dair anılarımı anlattım; “Ben on beş yaşında, parkta mendil satarken, Simay Abla ile karşılaştım. O kadar güzeldi ki. Onun savcı olduğunu öğrendim. Onun sayesinde ben okudum ve savcı oldum. Seni onunla tanıştırmak istiyorum. Onun için buraya geldik."

"Gerçekten böyle insanlarla karşılaşmış  olman ne kadar büyük bir şans."

Sevdiğim adama gülümsedim. Zile bastık, bekledik. Kapıyı Simay Abla’nın kızı Şirin açtı. Birbirimize sarıldık. Onu nişanlım ile tanıştırdım. Hayatımı değiştiren Simay savcı, beni görünce çok sevindi ve bana sıkıca sarıldı. Onun sayesinde başarılı bir savcı olduğumu söyleyince çok mutlu oldu. Nişanlımla tanıştırdım. Eski günleri konuştuk. Simay savcı gibi iyi yürekli bir kadın, her çocuğun karşısına çıkmalı.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi