DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Turan Demirci
Turan Demirci
Giriş Tarihi : 27-04-2024 15:49

Ama Hep Bizim Koyunlar

Vatandaş şehirde yaşıyor hem ailesine katkı olsun diye hem de biraz para kazanırım hevesiyle köydeki tanıdığına diyor ki; “Sen koyun besliyorsun, on beş tane de ben alayım ve senin koyunlara katalım, masrafları da karşılarım, senin koyunlarla beraber yetişip çoğalsınlar”

Nitekim söylediklerini de yapıyorlar. Vatandaş hayal kuruyor, bu sene on beş koyun, seneye yavrularlarsa eder otuz koyun, üç beş yıl derken koca bir sürü…

Bir süre sonra akrabasını arıyor hoşbeşten sonra,

- Bizim koyunlar ne durumda?
- Vallahi sürüye kurt girdi üç tane koyunu parçaladı, ama senin koyunlar…

Aradan zaman geçiyor her arayışında koyunlar ya sele kapılıyor, ya köye eksik geliyor. Koyunların sahibi diyor ki; “ama hep bizim koyunlar”

Nitekim bir süre sonra da bütün koyunlar bir şekilde eksiliyor ve yok oluyor …

Bizde, insan ilişkilerinin bozulmasındaki temel sebeplerden biri tanışıklıkların ticarete veya alışverişe dökülmesinin akabinde meydana gelen kayıplardan kaynaklı huzursuzlukların ilişkilere yansımasıdır. Mesela hatırlarım, yıllar önce bir tanıdığım annesinin kuzeni tarafından “pekin ördeği getireceğim” diye nasıl dolandırıldığını anlatır dururdu. Seksenli yıllarda Pekin’den ördek getirip Türkiye’de yetiştirme furyası başlamış. Vatandaş planı yapmış; Pekin’den ördek getirecek, Türkiye’de çoğaltacak sonra da voleyi vuracak. Plan tamam ama ortada para yok. O da en kısa yolu denemiş. Kuzeninden borç alıp ticaret yapmaya kalkışmış. O gün bugündür ne zaman borçla ticaret yapmak meselesi açılsa, aklıma hep o ördekler gelir.

İş hayatımdan bilirim; bizler, özellikle ticarette ortaklığı pek başaran bir toplum değiliz. Çünkü fevri insanlarız ve hemen her konuda karar mercii olmayı hedefliyoruz. Oysa ki, ticarette ortaklık, ortak kararlarla ortak hedefler üzerinden yürüyor ve bunun birde kazanç anlamında zamana yayılması gerekiyor. Oysa ki biz tez canlıyız. Çabuk kazanmak istiyoruz ve illa ki de “ben” kazanmak istiyorum niyeti, hep öne çıkıyor. Böyle olunca da, sermayeler sürekli bölünüyor, ekibin yüklenebileceği yükler kişilerin omzuna biniyor ve işletmeler büyüyemiyor, sermayeler büyüyemiyor. Ömür süreleri içinde edinilen servetler de sonraki kuşaklara ulaşamıyor. Bu ülkede sermayenin oluşamamasının temel sebeplerinden birinin de bu olduğunu düşünürüm.

Buna bir de, iradeyi zamana yayamamak, kararlılığı uzun sürdürememek eklenince bir heyecanla başlanan işler ufak bir sürtüşmede veya niyet değişikliğinde sekteye uğruyor. Hayat, neresinden bakarsanız zordur ve insanlık bu zorluğu dayanışma ile minimize etmeye çalışır. Kimi kültürler bu dayanışmayı hayatın her alanına taşırken kimi kültürlerde ise, kişisel hırslar yüzünden dayanışma yerini sürtüşmeye bırakır. Veyahutta sözler ile ifade edilemeyen memnuniyetsizlikler ufak ayak oyunlarıyla bertaraf edilmeye çalışılır.

İnsanların bir birlerine göre kabiliyet farklılıkları vardır. Kimi insan kimi şeyleri planlamada ve akabinde bunun bir kazanca dönüşmesinin yollarını kurgulamada daha iyiyken, kimi insan da planların yürütülmesinde daha iyidir. Bu iş bölümü bir süre sonra iyi bir akarın oluşmasını sağlayabilecekken insanlar bir birinden rol çalmaya başlar. Onun yaptığını ben de yapabilirim zannıyla hareket edilmeye başlanıldığında da ya işler bir birine karışır ya da şahıslardan birinin akarın tamamına sahip olma isteği istenmeyen sonuçların doğmasına neden olur.

Sonra mı?

Bu belki yüz yüze konuşmalarda dile getirilmez ama yüreklere bununla ilgili bir çentik atılır. Kimi zaman da, Anadolu insanının olayları misaller üzerinden anlatarak ders verme çabasının bir neticesi olarak dost sohbetlerinin komik ama iç burkan hatıraları olarak anlatılır.

“ama hep bizim koyunlar…"

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA