DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Nevin Bahtişen
Nevin Bahtişen
Giriş Tarihi : 10-03-2024 17:24

8 Mart Dünya Kadınlar Günü

Kadın önce insandır. Hatta önce kız çocuğudur. Hayatı keşfetmek için heyecanlı, cıvıl cıvıl bir çocuk. Hemcinsleriyle bir aradayken bir sorun olmazken; ağabeyi, erkek kardeşi veya erkek çocuklar varken yanında sen kızsın denilerek bir ayrımcılığa maruz kalıyor. Veya yalnızken hiç fark etmez, bu kalıplaşmış ayrımcılığa maruz kalıyor ve kendini hep bir eksik hissetmesine neden oluyordu.

Kız olmak neydi, niye bu kadar sorun oluyordu? Çok mu kötü bir şeydi? Çocuk yüreği ve aklıyla çözemiyordu. Sen kızsın, kendi işini yaptığın gibi ağabeyinin, erkek kardeşinin işini de sen yap. Sen kızsın okuyup ne yapacaksın? Sen kızsın içinden geldiği gibi gülme… Küçük yaşından beri uyarıla, uyarıla; sen yarım insansın, tam insan olamazsın duygusu, bilgisi yükleniyordu. Yaşıtı erkek çocuklara bakar, o da çocuk; madem yasaklar var ona niye yasak değil, düşüncesinden kendini alamayan kız çocukları. Bu düşüncelerle, ayrımcılıkla büyütülür; büyük büyük başarı potansiyelleri öldürülerek büyütülen kız çocukları. Tabii, büyüyünce aynı ayrımcılığını kızına ve bütün kız çocuklarına bu ayrımcılığı yapan kadınlar.

Bu anti-cinsiyetçilik toplumların gelişmesini engellemiş, çağdaş bir düzeye ulaşmalarını engellemiştir.

Kadın haklarını korumak, eşitliği sağlamak için kadınların yanması mı gerekiyor?

Kadın dokuz aylık, erkekte dokuz aylık; bu ayrım nereden geliyor?

Kadın ve erkek, insan türünün iki cinsiyeti, birinin diğerine uyguladığı ayrımcılık, yok sayma, adeta köle muamelesi yapması. Tabii, işler böyle olunca eşitliğin sağlanamadığı ailelerde, ülkelerde bir bütünün yarısı var olmuştur. Yarım, aksak; ama bu yarım ve aksaklığı sorgulayacak insanı nereden bulacağız? Hepimiz, bu kültürde büyüyoruz. Kadınların ürettiği de yok sayılabiliyor. Dünyamız kurtulmuş mudur bu durumdan? Maalesef hala ciddi şekilde devam ediyor. Kadınların öldürülen beden ve ruhlarına sahip çıkarsak, dünya daha yaşanır hale gelir. İnsanlık, özgürlük boy verir gelişir; bu durumu beslemek ve büyütmek yine biz insanlara düşüyor.

“8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40.000 kadın dokuma işçisi ‘eşit işe, eşit ücret’ çalışma saatlerinde azalma ve doğum izni istemiyle greve başladı. Bu grev esnasında çıkan yangında fabrikaya kilitlenen 129 kadın işçi yaşamını yitirir.

Birleşmiş Miletler tarafından resmî olarak 1977’de kabul edilen “Dünya Kadınlar Günü,” cinsiyet eşitliği, kadınların siyasi ve sosyal yerinin geliştirilmesinin yanı sıra konu hakkında farkındalık oluşturulması amacıyla her yıl 8 Mart’ta kutlanıyor.” (Alıntı)

Kadın, erkek fark etmeksizin eğitime eşit şartlarda ulaşması ve bu imkan sağlanmalı. Çocuğu doğurup, yetiştiren kadın olduğu için eğitiminin tam olması, ayaklarının üzerinde durabiliyor olması gerekiyor. Gelecek nesilleri öğretmenlerden önce eğitecek olan anne olduğu için eğitimli ve çağdaş olmaları asla ihmal edilmemeli.

Bir yuvayı bir kadın bir erkek kurar, el ele, bir birlerini sevmesi, olmazsa olmazı değer vermeleri ve saygıda kusur etmemeleri gerekir. O yuvada yetişen çocuklar aynı güzel örnekler üzerinden hayatını devam ettirsin, çocuklar ailede gördükleri örnekler üzerine hayat dizayn eder. Her ne kadar kendi kişiliği olsa da, bakış açısı olsa da, ailedeki yaşanmış örnekler çok önem teşkil eder.

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA