DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Ümit Polat
Ümit Polat
Giriş Tarihi : 18-01-2024 20:31

Güray Süngü’nün Köşe Başında Suret Bulan Tek Kişilik Aşkı

Soyutlanma, steril yaşam, psikoloji, sanrı, kelime oyunları, mantık, ironi ve gerçekliğe gerçek ötesi bakış kavramları Güray Süngü’nün Köşe Başında Suret Bulan Tek Kişilik Aşk adlı eserinin anahtar kelimeleridir.

Süngü’nün öykü türündeki bu eserinde okurda iz bırakıcı iki ana etmen vardır. Biri sıra dışı karakter temelli oluşturulan kurgu, diğeri ise karakterin ruhsal yanının ifade edilişidir.

Bu ifade tarzında yazar genellikle kelime oyunları, kelime tekrarları yapar, mantık sıralamasını bozar, daha çok mantıksızlığa mantıksızlık üzerinden yeni bir mantık üretmeye çalışır. Bunu da söz oyunlarıyla ve kısa cümlelerle yapar. Bu söz oyunları sırasında kimi zaman toplumsal mesajlar verir, bu toplumsal mesajlar Stetoskop öyküsünde olduğu gibi bazen askerlik ile ilgili olurken Derviş öyküsünde olduğu gibi bazen evrensel konular üzerinde olur. Anlatıcı öykünün yazılma serüvenini de öyküye dâhil eder, sık sık okura seslenir, okur da yazılma serüvenine müdâhil olur. Yazar kurgu içinde kurguları iç içe geçirir, kahramanları hep iç konuşmayla hatta iç monologla ve yeri geldiğinde bilinç akışıyla konuşturur. Buna benzer yollarla Süngü, postmodern öykünün çoğu nimetinden faydalanır.

Kusursuz Dünya, Ne Ekmek Ne De Su, Köşe Başında Suret Bulan Tek Kişilik Aşk vb. öyküler kişilik bozukluğu olan bir kahramanın bozuk ruh dünyasının karmaşasına bizi misafir eder. Bu hisse daha çok öykülerin sonuç bölümlerinde ulaşırız. Ayrıca bu öykülerden Ne Ekmek Ne De Su’da yazar, farklı tekniklerle deneysel bir kurgu yolunu seçer.

Eserin tümünde anlam bütünlüğünü daha yoğun gördüğümüz, olay örgüsünün daha sıkı olduğu ve belki de okurun dikkatini en fazla çekebilecek metin Köşe Başında adlı portre öyküdür. Bu öyküde de yazar yine karakteristik anlatım tekniğini sergilemiş, çoğu zaman mantık hatası olarak kabul ettiğimiz mantıksızlıkla yeni bir mantık oluşturmuş -öykünün giriş paragrafında ve zaman mefhumunda- ya da anlatım kusuru olarak adledebileceğimiz tekniklerle yeni bir biçem oluşturmuştur. Süngü’nün klasik ifadelerin altında yatan görünmeyen anlamlar üzerine anlam inşa etmesi de farklı üslup anlayışının yansımasıdır. Buna örnek olarak kahramanın babasına cevaben; “Telefonla konuşuyorum baba“ ifadesinin başka yönlere evrilerek devam etmesini söyleyebiliriz. Bu yönüyle, metnin genelinde görülen deneysel öykücülüğün devamını getirilmiştir. Süngü, eserin başından sonuna kadar hem içerik olarak hem de teknik yönüyle genellikle alışılmışın dışında deneysel arayışlar içindedir.

Portre öyküler üzerine ve ben anlatıcının hikâyelerini takip etmek üzerine kurulu olan eserdeki benler genellikle şizofren bir kimliğe sahiptir. Yazar, bu tarz karakterlerin düşünce dünyasına okuru çekmeyi amaçlar, onların dünyasında aynı zamanda gerçeklikten sapmış asıl gerçekleri de bize gösterir. (Bu cümle, tam da yazarın anlatım tarzına uygun bir cümle oldu demek ki eleştirmen, ister istemez okuduklarından etkileniyor. Ha bu açıklama da yazarın açıklamalarına benzedi bu arada.) Bu yolda ironi ve mizahı da gerçekleştirmiş olur. Stultıfera Navıs, Kusursuz Dünya, Ampul Kafa ve esere ismini veren Köşe Başında Suret Bulan Tek Kişilik Aşk gibi metinler bu durumun en iyi örnekleridir. Bu anlatım özellikleri nedeniyle eseri okurken ister istemez çağdaşı olan Ömer Faruk Dönmez’i hatırlayabiliriz.

Kalbimin Krizi’nde geçtiği gibi dünyayı insanın akıl hastanesi olarak gören yazar, eserdeki tüm öykülerde sürekli bu izlek üzerine kurgular inşa eder ve okurun zihnini gerçek dışı gerçek belki de asıl gerçek olan bu yeni dünya üzerinde düşünmeye davet eder. Aslında anlatıcı; öykülerde somut, yaşanan hayattan aforoz edilmiş kahramanın kendi beninde oluşturduğu şizofrenik dünyada kendini gerçekleştirmesini, kahramanların bu dünyadaki varoluş macerasını ve bu macera yoluyla hastalıklı kahramanın zihninden yaşanan asıl dünyayı nesnel bir şekilde, bu dünyanın görünmeyen yüzü ile sorgulamayı ve bu sorgulama vasıtasıyla okuru da bu polemiğe davet etmeyi amaçlar. Eserde, hemen hemen tüm metinler bu amaca hizmet eder. Buradan hareketle yazarın bilinen farklı bakış açılarından daha da uzak bilinmeyen yeni farklı bakış açılarıyla dünyayı, hayatı ve insanı irdelemeye, sorgulamaya çalıştığını söyleyebiliriz.

Sonuç olarak Güray Süngü’nün bu eseri gerek yukarıdaki farklı izleksel erekler nedeniyle gerekse de biçimsel yenilikleri nedeniyle her yönden tam bir arayışın ve özgürlüğün deneysel metinleridir. Öyküler bu kayda değer nitelikleri nedeniyle kendilerine okurun dünyasında farklı bir yer edinmektedir.

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA