DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Reyhan Mete Erdoğdu
Reyhan Mete Erdoğdu
Giriş Tarihi : 27-04-2024 20:51

Doksanlar

Zaman makinesine davet ediyorum tüm okurlarımı, küçük bir macera.... Geçmişe özlem duyanlar var mısınız benimle gezintiye?

Çok uzaklara götürmeyeceğim, sizi isteseniz bile benim buna yetecek yaşanmışlığım yok. Teknolojiye yeni yeni merhaba dediğimiz yıllar (Buzdolabı vardı sanırım). Doksanlar...

Ben doksanlara aşık bir kadınım. Niye mi? Koca üç dönemimi sığdırdım. İlk yılları çocukluk ortası ergenlik ve sonrası ilk gençlik yıllarım. Benim için çok önemli geçişlerdi bunlar masumiyetim doksanlarla harmanlanmıştır.

Bir sokak gezintisi yapalım önce, mevsimlerden bahar olsun. Hafif bir rüzgar esintisi ve çiçek kokuları karşılasın hepimizi; sokak başlarında kadınlar elişi işlesin, genç kızlar çekirdek çitlesin çocuklar yeni canlanan toprağı kazıp bilyelerini yuvarlasın, olmadı çamurdan kap kaçak yapsın kirlenmemiş dünyalarını elleriyle şekillendirsinler. Çocukların kahkahaları Hacı Muratların gaz sesine karışsın.

Bir taraftan "Eskiciiii; demir eskileri bakır eskileri alırım hanıımmm" diyen ses, diğer taraftan "Süleyman hep başbakan hep başbakan hep başbakan", öte yandan; "Domates, biber, patlıcan" sesleri kapışsın sokakta. Kimileri sobaların borularını silkelesin,  kimileri sobanın isiyle kirlenen halıları köpürtsün sokak aralarında.

Hoca minareye çıkınca yerler mühürlensin, herkes evlerine doluşsun. Babalar gelmeden yemekler yenilmesin. Sofralarda kaşık sesleri değsin birbirine. Uzun bir haber kuşağından sonra "Bizimkiler" karşılasın bizi tüm içtenlikleriyle, çay eşliğinde aile olmayı öğretsinler bizlere. Sonra, televizyonun sesini küçük dokunuşlarımızla açıp; "Olacak O Kadar" izleyelim, tavşan kanı çayımızı yudumlarken. Kimseyi gocundurmadan verelim veriştirelim, serpiştirelim kahkahalarımızı orta yerlere.

Yaşıtlarım ve büyüklerimin tam da şu anda gözlerini kapatmış; "Hey gidi günler hey" dediklerini duyar gibiyim.

Ama tabii ki, yolculuğumuz bitmedi. Haftada bir izleyebildiğimiz Yeşilçam filmlerinin tüm replikleri süslesin dilimizi; bir de Kemal Sunal'ın gülüşü eklensin çehremize. Sabah saatleri Susam Sokağı’na koşturalım el ele Edi’yle Büdü’ye selam verip kurabiye canavarının kurabiyelerini aşıralım. Pembe dizimiz "Dallas"ta tüm entrikaları ağzımız açık izleyip, Kara Şimşek’e binip hızımızı alamayalım. A takımıyla ekip olalım, Mac Gyver ile toprakla kabloları birleştirip bomba yapalım. Divanın altına girip, tellerini uzay gemisi yapıp Kaptan Spark ile uzaya çıkalım. Uzayda karnımız acıkmaz mı? Acıkır pek tabi! O zaman bir salçalı salça sevmeyenlere reçelli ekmek siparişi verelim.

Gece yün yorganların altına sığınıp, korku hikayeleri anlatalım birbirimize.

Sabah olsun şöyle apaydınlık; binalar henüz yükselmemişken arşa doğru, güneş vursun yüzümüze. Servisler henüz icat edilmemişken güle eğlene her apartmandan, her evden birer ikişer kara önlüklü, lacivert jileli, koca çantalı çocuklar, gençler süslesin sokakları. Herkes eşit olsun; çiftçinin oğluyla, doktorun kızı aynı sırayı paylaşsın. Silgilerimiz boynumuzda kolye olsun. Alacak gücümüzün yokluğundan değil, ananın babanın emeğinin bilinmesinden ötürü....

Bakkal Amca, Manav Osman, Kasap Hayri, ailemizin kayıtsız üyeleri gibi olsun. Hâl hatır sorulmadan geçilmesin. Elleri dolu gelen babaları karşılasın çocukları. Kese kağıdının içine konan helva gülümsetsin, hem evin hanımını hem çocukları hem de şu an bu yazıyı okuyan tüm canları.

Bakkalın önü, gazete stantlarıyla dolsun. İki de tabure olsun bakkalın yanındaki koca çınarın altında, soluklanmak için oturan babalar, bir iki el tavla atsın. Boy boy mankenler gazetenin arka sayfalarını süslesin. Gazetenin girmediği ev olmasın. Gazetelerde herkesin severek okuduğu bir bölüm olsun. Çarşaf çarşaf bulmacalar çözülsün, ailecek beyin fırtınaları yapılsın. Pasta tarifleri mutfakta yerini alsın. Kuponlar kesilip, biriktirilsin. Teflon tavasından, ansiklopedilere kadar hepsini getirsin gazeteler evimize. Azıcık çeyizlenip, azıcık da kültürlenelim di mi ama... Günler daha yavaş ve daha keyifli geçsin. Yüzünüzdeki tebessüm hiç eksilmesin.

Ahhh ahhh, bir de aşklar vardı tabii o yıllar...
Öyle böyle değil. Samanlıklardan taşınıp sokak aralarına yerleşmişti o aşklar.

Var mısınız benimle o aşklara dokunmaya, tekrar güzel bir gezintiye?

O zaman, zaman makinemi şimdilik fişten çıkarıyorum ve diğer bölüme saklıyorum doksanlarda aşk konusunu....

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA