DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Ümmügülsüm Hasyıldırım
Ümmügülsüm Hasyıldırım
Giriş Tarihi : 08-03-2023 19:23

İçimden Gelmiyor

"Acıyan yerin ayrı, acıkan yerin ayrı." derdi babaannem.  Ne yaşarsan yaşa, iki el bir boğazdan kalmıyor. Hayatın kuralı olmalı bu. Hayat devam ediyor sonuçta.

Bir gün, Allah kaldıramıyacağımız dert vermesin demiştim. Bir arkadaşım "insanın kaldıramayacağı dert yokmuş. Ölüm en ağırı. Onu dahi kenara koyup karnımızı doyuruyoruz. Allah isyana götürecek dert vermesin demeliymişiz" demişti. Ne kadar da doğruymuş.

Hayat insana çok şey öğretiyor. Her imtihan neticesi itibariyle anlam buluyor. Bizi biz yapan,  yaşanılanlar mı acaba. 

Bugün kadınlar günü. Atalarımızın "yuvayı dişi kuş yapar" dedikleri kadınlar. Beni tüm kadınlar affetsin, ancak içimden gelmiyor bu günü kutlamak. Ya da hiç bir kutlama, manasız nazarımda bilmiyorum. 

Çadır kentin kadınlarının çektikleri sıkıntılar düşüyor aklıma. Hayal ediyorum onları. Kendimi onların yerine koyuyorum. Üşüyorum.

Paramparça yuvaların kadınları varken, evladını, eşini, anasını, bacısını toprağa koyan kadınların acısı yüreğimi kor yaparken olmuyor. Onlar sofrasına bir lokma ekmek koyabilmek için soğukta titrerken, nerede hacet gidereceğim derdindeyken, sıcak bir tas çorba hayali kurarken, kucağındaki bebeğini memeden kesmek zorunda kalan anneler varken, ben her hangi bir günü kutlamaktan ar ediyorum. 

Soğuğun, yağmurun, fırtınanın altında, çadırlarda titreyen kadınların günü nasıl kutlanır ki. Onlar sıcak, rahat yatakta değiller diye ben evimde, kendi yatağıma yatmaya utanırken, evimin sıcaklığından ar edip camı açıp titremeyi tercih ederken, uykularımı onların hayaliyle sık sık bölerken, hangi kadının gününü kutlayabilirim ki. 

Kim bilir nasıl yaşantıları vardı her birinin. Kiminin kaloriferli, huzur dolu sıcacık, mutlu bir yuvası vardı. Kimi oturmaya kıyamadığı, pırıl pırıl koltukları. Kiminin işi, maaşı,  kiminin birlikte yaşadığı kocaman bir ailesi vardı. Herkesin aşı kaynıyordu ocağında. Az yada çok bir kap yemeği, sıcak bir yuvası vardı. 

Okula giden çocukları, belki düğün hazırlıkları ya da askere gidecek evladının yemeği vardı. Az biraz yatırım için üç beş kuruşu vardı yastık altında. Yada yeni evlilerin takıları, kim bilir.  Hayalleri, hedefleri, rüyaları vardı her birinin. Hafta sonu ziyaretleri, taksitli aldığı eşyaları, krediyle de olsa 'başımı sokacak ev aldım' sevinci yaşayanlar vardı. 

Acaba akşam yatarken hangi hayallerle koymuşlardı başlarını yastığa. Sabaha nasıl planları vardı. Hangi randevuya yetişeceklerdi bir çoğu. Kiminin toplantısı, kiminin fırını, kiminin marketi, okulu, kiminin tamirhanesi. Herkesin bir işi, meşgalesi vardı. 

Uykunun en tatlı yerinde, düş mü gerçek mi ayırt edemeden, bir gece sırtındakilerle kalakaldı milyonlarca can. Yalın ayak, başı kabak hesabı.

Kimi kollarında kaybetti sevdiğini. Kimi sevdiğinin yardım isteyen sesini duyarken verdi son nefesini. Kimi pazartesi orucu için kalktığında, Teheccüd namazında teslim etti  ruhunu. Kimi Kur'an okurken  yaşadı o elim afeti. 

Bazıları tüm ailesini kendi elleriyle defnetti. Bazısı öpmeye kıyamadığı yavrusunu, kimi doyamadığı eşini. Bazıları da doğacak çocuğunu göremeden koydu toprağın bağrına. Ya bebeler. Yüzlerce yavrucak anasız, babasız, yuvasız, sahipsiz kalakaldılar öylece. 

Günün adı kucaklaşma. Yardımlaşma. Dayanışma. Hamdolsun bu milletin bir ferdi olduğum için. Hamdolsun zor zamanda yaraları yarası bilen bir topluma ait olduğum için. Hamdolsun "komşusu açken evinde tok yatan bizden değildir" diyen bir peygamberin ümmeti olduğum için. 

İçimden gelmiyor dostlar dahasına. İçimin yangınına su serpemiyorum. Haktan gelene amenna. Lakin kuldan olana rızamız yetim. 
Sevgimiz bandımız olsun yaralara..
Sevgiyle..

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA