DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Ümmügülsüm Hasyıldırım
Ümmügülsüm Hasyıldırım
Giriş Tarihi : 19-08-2022 18:27

Bir Okul Düşünün...

Bir okul düşünün;

Öğretmenleri idealist. Öğrenciler akıllı. Sevgiyle kenetlenmişler birbirlerine. Öğrenen de öğreten de birbirlerinden bir şeyler öğrenebilme derdinde. Okul onların yuvası. Hayata ilk adımları. Ve bu okulda, üretimden tüketime her şey onların ellerinde şekilleniyor. 

Taziye ziyareti idi benimkisi. Yakın akraba olsak ta bir araya gelip muhabbet etme şansımız pek olmamıştı. Ben memleketten ayrıldığımda, onlar henüz lisedelerdi. Sonra öğretmen oldu, yine öğretmen bir kızla evlenip, ülkenin birçok yerinde görev yaptılar. Huzur dolu, güzel bir evliliği yaşıyorlar doyasıya. Sevilen bir abimizin, sevilen çocuğudur Ahmet Hasyıldırım.

Ahmet’le uzun uzun muhabbetimiz, bu taziye ziyareti esnasında oldu. Paylaşımlarımızı hakikaten tüm Türkiye’nin öğrenmesi gerektiğini düşünerek oturdum bilgisayar başına.

İdealist bir öğretmenin hayallerini gerçekleştirmesine şahit olmak ister misiniz ? Ben oldum. İşte Burdur'un Bucak ilçesindeki Kuşbaba İlkortaokulu. 

Ahmet'in son görev yeri olan Burdur’un Bucak ilçesine tayini çıkar. Memleket kokusu cezbeder Ahmet’i. Hiç düşünmeden gelir Burdur’un bu ücra köşesine. Nasibinde olan kaşığındadır Ahmet'in.

Ahmet “öğretmen; bilmediğini öğrenen, bildiğini öğretendir” diyor. Sohbet lezzete bürünüyor. Düşüncelerin gizemi, cezbediyor ruhumu. Beynimin sözcüsü dudaklarım sordukca soruyor. Bucak Kuşbaba İlkortaokulu diyor görev yaptığı yeri. Muhabbetin sıcaklığı sarıyor bedenimizi. Sorular uçuşuyor kelebekler gibi. Biz soruyoruz, Ahmet anlatıyor heyecanla.

Bucak Kuşbaba İlkortaokulu 13 dönüm arazi üzerine kurulu bir okul olduğu için, o verimli toprakları değerlendirip okula gelir sağlamak amacıyla başlamış her şey. Sera projesini, genç yaşta kan kanserinden vefat eden 88 doğumlu Havva Hocanın fikri olduğunu anlatırken, gözyaşlarını tutamıyor. “Bizi yıktı da gitti. Çocuklarımız aynı günde doğmuştu” derken sözcükler boğazına düğümleniyor. 

Köy çocuğu olan Havva Hoca, bahçeye küçük bir sera yapmayı teklif etmiş. Onlar da makul görüp uygulamışlar. Sera kurulduktan sonra yine teneffüs saatine serada ki izlenimlerini paylaşıyor bizimle.  “ Müdür beyle seradaki çocukları gözlemliyorduk” diyor. “Seraya giriyorlar, çıkıyorlar teneffüsü orada geçiriyorlardı. Onlara eğlence oldu. Sonra Osman adındaki bir öğrencimin, soğan dikmeye çalıştığına şahit olduk ama ters dikiyordu. Yanına gidip n’apıyorsun deyince, soğan dikmek istedigini söyledi. Böyle soğan mi dikilir dediğimizde ‘ama öğretmenim ben soğan dikmesi bilmiyorum ki’ dedi. Müdür beyle göz göze geldik. Sekizinci sınıf bir çocuğun soğan dikmesi bilmiyor olması, bizim ayıbımız diye düşündük.  Bizim okulumuzdan mezun olan bir çocuğun soğan dikmeyi, marul dikmeyi biliyor olması gerekirdi. Şehirdeki çocuğun bilmemesi normal olabilir ama köyde yetişen bir çocuk bunları bilmeli. Profesyonel çiftçi olmayacak. Onu hayatta öğrenecek. Ama bizim okuldan mezun olan çocuklar bunları bilecek, dedik” diyor. 

Havva öğretmeni kaybettikten sonra onun anısına serayı büyütme kararı aldık diyen  
Ahmet öğretmen "arazimizde 90 adet zeytin, 53 adet ceviz ağacının yanısıra 350 mt kare seramız ve bir traktorümüz var" derken gözleri ışıl ışıldı. O, heyecanla anlatıyor, biz merakla dinliyoruz.

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA