Evrene dalga dalga yayılan ezanlar özgürlüktür. Kurtuluşa davettir. Yüce Yaratıcı'nın varlığına ve birliğine şehadet etmektir. Efendimiz Aleyhisselam'ın (sav) elçiliğini kabul etmektir.
Hakk Teâlâ'ya muhabbettir. Saygı ve merhamettir. Adalettir. Huzur, şefkat, aşktır. Vuslattır. Yağmur gibi zemin yüzüne yağan rahmettir. Nizam ve intizam üzere kurulmuş düsturlar bütünüdür. Kâinat kitabının mesajı, var olmanın ve insan olmanın formülüdür.
İdrak etmek düşer payımıza. Anlamak, hisse almak, yol haritasında çizgimizi belirlemektir görevimiz. Üç günlük fâni dünyada tohum ekmektir ebede. İlk emre itaattir. "Her günü aynı olan zararddadır" hadisini özümsemektir.
Bir nida yükselir minarelerden. Ruhun gıdası için çağrı vardır o nidada. Nazenin duyguların hazinesidir. Huzura vuslattır, yaraya merhem. Öfkeye ve kine set, mazluma merhamettir. O çağrı ruhadır.
Heyhaatt!
Oysa bugün yasta ezanlar. Titrek seslerde hüzün. Binlerce çocuğun ahı yankılanıyor semalarda. Henüz yedi yaşında bir çocuğun, tespit edilebilmek için koluna yazdığı kaderidir o feryatlar. Yetimliğini, iliklerine kadar hisseder gözyaşlarına boğulurken.
Koca alemde annesiz, babasız kalmış, kız kardeşini kaybetmiş, büyümeden yaşlanmış çocukların çığlıkları çınlatıyor semayı. Ağyar milletler çepeçevre sarmış. Sıska omuzları bombalara meydan okurken; yurtsuz, yuvasız, aç, susuz elif gibi dimdik ayaktadır küçük mücahitler.
Bir ses yankılanıyor asumanda. Minarelerden ezanlar, İslam ülkelerini şikayet ediyor Yaradan'a. İnsanlığını yitirmemiş yüreklere neşterler vuruyor.
Gözyaşlarının oluşturduğu ipler uzanır umuda. "Biz, kanımızın son damlasına kadar buradayız. Allah bize yeter" bakışı inci taneleri gibi dökülür nazenin gözlerden. Molozlar üzerindeki taşları yatak ederken sıska bedenine, anasının kokusunu arar yıkıntılar arasındaki ruhu.
Ürkek bakışlar cesur. Akıl duru. Bayrağına uzanan ellere yüreği demirden pençe. Bir adım geri gitmeyen küçücük bedende koca bir yürek. Ölüme susamış çatlak dudaklar hüzne durmuş.
Seyre durmuş İslam alemi. Duyarsız, sessiz. "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" misali. Sûkutu susturdular. Seyre daldı gafil ruhlar. Safını belleyemediler. "Zulme sessiz kalan dilsiz şeytandır" hadisi yokmuş gibi. Sanki sıra kendisine gelmeyecekmiş gibi.
İbrahim'in ateşine su taşıyan karınca olamadık. Safımızı tutamadık. Binlerce çocuğun katlini seyretmeye yürek dayanmazken, sessizliğin çığlığını ezanlar anlatıyor semaya. Bombalanan, enkaza dönen camilere, parçalanan cesetler davet ediliyor.
Titrek, ağlayan bir ezan sesi yükseliyor semaya. Huzura davet var. On binlerce şehitin ve yavru bedenlerin ruhları oluşturuyor cemaati. Huşu içindeki cemaatin namazı müthiş. Melekler şahit o cemaate. Cennet kuşları dolanır semada. "Siz bizi bin kez vursanız, biz bin kez diriliriz. Siz bizi öldürseniz de biz bu vatanı terketmedik, buradayız" der gibi.
Gazze'de bir ezan sesi yükseliyor semaya. Titrek ve sitem dolu. Ötelerden gelen çığlıklar capcanlı. Yetim camilerde, ruhlardan oluşan öksüz cemaatler var. Ezansa yasta...
01/06/2024