DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Turan Demirci
Turan Demirci
Giriş Tarihi : 01-07-2022 12:57

Çalmanın da Bir Adabı var

Şimdi başlığa bakıp çalmanın da adabı mı olur demeyin, olur her şeyin olduğu gibi aşırıya giden her durumun bir adabı olur, en azından olması beklenir.

Arkadaş kısa mesafeli bir minibüs hattında şoförlük yapıyor. Minibüse binen yolcu sayısı ile servis sonunda toplanan parayı karşılaştırınca anlıyor ki para eksik. İkinci serviste aynadan yolcuları mimliyor. Üçüncü serviste yine aynadan kontrol ediyor, dördüncü derken her serviste yalnızca bir yolcunun her seferde minibüste olduğunu anlıyor. Gayet iyi giyimli pardösülü adam.

Adamın çalışma yöntemi şu araca duraktan binip paralar toplanıncaya kadar gidiyor. Sonra araçtan inip başka bir arabayla bu sefer durağa kadar gidiyor ve sonra yine arkadaşın arabayla yola çıkıyor. Arka taraftan diyelim ki altı yolcudan aldığı paranın iki yolculuk kısmını şoföre uzatıyor gerisini cebe atıyor. Arkadaş arabayı kenara çekip kapıyı açmadan yakasına yapışıyor “ulan diyor çalıyorsun bari yarısını çal üçte birini bana ikisini kendine almak nedir”

Dedim ya her şeyin bir adabı var çalıyorsun bari artanı da bırak millet karnını doyursun.

Sahiplenme özellikle de varlıkta sahiplenme duygusunun bir sonu olmadığını çocukluğumda fark ettim çünkü bunun bir limiti yok. O yüzden hayatım boyunca hak ettiğimi muhakkak aldım çünkü ona bir mesai ve emek harcadım ama fazlasına asla tamah etmedim. İnsan doğasının en tehlikeli duygusunun da bu olduğunu düşünürüm. Tatminsizlik iradenizin üzerine çıktığında kontrolü kaybedersiniz. Ondan sonra içinde bulunduğunuz durum sizi yönetmeye başlar ki oradan ne insanlık çıkar ne de insana has manevi duygular. Zaman ve şartlar sizi kimi durumlarda üsteleyebilir. Şeytanın mesaisi dediğimiz şey eşyanın veya paranın cazibesiyle harmanlanır. Hele birde karakteriniz oturmamış ve dış etkenlere açık bir duygu dünyanız var ise bu suça, kabahate, günaha giden yolların açılmasına neden olur.

Tabiatta sadece nesneler kirlenmez. En büyük kirlenme insan ruhunda yaşanır ki bunun etkileri akılla birleşince bir süre sonra kişisel veya organize suça dönüşür. Hele bu birde zamana yayılırsa, işte şikayet ettiğimiz dünyanın arka yüzü tam olarak budur. Şeytanlaşmış fikir ve tamahın yarattığı tatminsizlik insanı yaşayan şeytana dönüştürür.

Bilirsiniz hastalıklarda bir bulaşma dönemi vardır. Akabinde de hastalık oluşur. Hastalığın kontrol altına alınması için de bu sefer ilaçlar üzerinden bir bulaşma başlatılır ve ikinci bulaşma birinci bulaşmayı mağlup ettiğinde iyileşirsiniz. Tamah duygusunda şahıs bir bulaşmanın içinde olduğunu veya hastalığa gittiğini fark etmez çünkü elde ettikleri veya edeceklerinin hayali düşünme muhakeme ve en önemlisi empati kurma yetisini ortadan kaldırır. Her kazanç gerekçelendirilir. Tamah duygusu bir yapıyı oluştururken ne kazanacağını hesap eder ama yapının çevreye verdiği zararı hesap etmez, edemez. Eğer bu tamah duygusu terbiye edilmez, veya hukuk yoluyla kontrol altına alınmaz ise kazanma hırsı bir süre sonra bir bağımlılığa dönüşür. Bağımlılık nedir? Bağımlı olduğunuz nesneye duyduğunuz ilgiyi bastırmak için yine o nesneye sığınmak. Fakat bu sizi tedavi etmez, tatmin süresi geçince istek yeniden başlar, yani hastalık devam eder.

İşte bunun için diyorum “çalmanın da bir adabı var” diye ki bu adap karşı tarafın gözünden bakıncadır. Karnınız açtır ve bu temel bir ihtiyaçtır alacak gücünüz yoktur ve düşkünlüğünüzün bir getirisi olarak ve doyacak kadar çalarsınız. Bu zarureti hukuk da kabul eder, mantık da. Ama bütün ihtiyaçlarınızı karşılayacak kadar varlığınız olduğu halde milletin malını çalarsanız buna tamah duygunuzla bir gerekçe bulabilirsiniz fakat toplum vicdanıyla hiçbir gerekçe üretemezsiniz.

 

 

 

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA