DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Turan Demirci
Turan Demirci
Giriş Tarihi : 09-04-2022 18:29

Gülümseyin

Bildik bir şakadır birisi fotoğraf çekilirken çaktırmadan arkasından elinizi uzatıp işaret ve orta parmağınızla zafer işareti yaparsınız ve fotoğraf çektirenin kulakları varmış gibi çıkar.

Eşimle sahilde yürüyoruz on beşli yaşlarda bir gurup kız çocuğu, bir tanesi elindeki cep telefonuyla diğer üç kız arkadaşının fotoğrafını çekmeye çalışıyor. Fotoğrafı çekecek olan kızımız uyarıyor “biraz gülümseyin, biraz gülümseyin” ama kızların yüzünde tebessümden eser yok belli ki uzun süre yürümüş biraz da yorulmuşlar.

İçimden “bir müdahale gerek” diyorum

Fotoğrafı çekecek olanın tam arkasından geçerken elimi zafer işareti yaparak başının arkasında tutup kızlara doğru gülüyorum. Beklentinin dışındaki bu hareket üzerine kızlar kahkahayı patlatınca kızımız fotoğrafı çekti ama niye güldüklerini anlamak için “ne oluyor ya” diyerek şaşkın şaşkın etrafına bakındı.

Biraz sonra eşim “ ne yaptın öyle” deyince “ eee diyorum, hep fotoğraf çekilene şaka yapılacak değil ya.

İnsan davranışlarında tekrarlardan, yaşanmışların yarattığı yorgunluklardan kaynaklı ön kabuller vardır. Ve bu tekrarlar bir süre sonra yerini bıkkınlıklara bırakır. Farklılık işte bu ruha yerleşmiş bıkkınlığın şöyle bir kurcalanması, havalandırılmasıdır. Değişim dediğimiz şey aslında o kanıksanmış, alışılmışların dışında bir şeyin hayatımıza, ruhumuza hakim olması için yapılan davettir. Beklenmeyenin aslında beklenen olduğunu da o arada fark ederiz. Karşılaşıncaya kadar fikir yürüterek asla olmaz dediğimiz kimi şeyler karşılaştıktan sonra hayatımızın vazgeçilmezlerine dönüşür ta ki yeni bir değişime kadar.

Vaktiyle bir kızımız sevgisini hiçbir zaman açamadığı ve sadece arkadaş seviyesinde kaldığı erkek arkadaşından bahsedip “ben var ya hayatımda hiçbir erkek için ağlamayan ben onun için ağladım” deyince

-Bundan sonra cümleye “hiçbir erkek için ağlamayan ben” diye başlayamayacaksın çünkü bir erkek için ağladın demiştim.

Durumla karşılaşıncaya kadarki keskinlik ve karşılaştıktan sonraki sukunet veya karşılaşıncaya kadar ki tedbir, karşılaşılınca ipleri salıverme. Sevginin beslediği ruhumuzun değişimlere gösterdiği merhamet ile aklımızın kabuller üzerinden oluşturduğu muhakemeler ve matematiksel davranış şekli kimi zaman bizi nurani merhamet çizgisinden alır ve zulmet noktasına taşır. Kimi zaman da tersi durumlar olur. İşte biz bunun tamamına hayat deriz.

Kimi insan tutuculuğu kimi kesimlere mal etmeye çalışsa da içinde bulunduğu mevcut durumun ne olursa olsun değişmemesi için ayak direme gayretindeki herkes benim için tutucudur. Hayatın farklı yüzlerini kabullenmeme keskinliği sizin hayatınızı tartışmaya açar. Çünkü hayat hiçbir alanda keskin değildir. Kimi meselelere karşı duruşunuz olabilir, bunu tartışabilir, çekincelerinizi, önerilerinizi ortaya koyabilirsiniz. Fakat bunu dayatmaya kalktığınız an savaşın fitilini ateşlemiş olursunuz. Hepimiz farkındayız geçen bütün zamanlara rağmen insanların ne cümleler üzerinden kurguladığı yeni sözlerin, ne renkler üzerinden kurguladığı yeni kompozisyonların, ne sesler üzerinden kurguladığı yeni melodilerin sonu gelmiyor. Çünkü insan zihni her dönemde olduğu gibi bu dönem için de yeni bir şeyler keşfediyor. O yüzden de insan zihninin kurguladığı hiçbir şey mutlak doğru olarak kabul görmüyor. Zamana göre kılık değiştiriyor, başka formlara giriyor, yeniden parlıyor ve canlanıyor ama her seferinde yerini yeni bir şeye bırakıyor.

Zaten yaşamın genel kurgusu da bu şekilde, eskimek denilen mutlağın olduğu bir ortamda var olmak sadece anların hükümranlığından ibaret ve bu insan zihninin kurguladığı her şey için geçerli. Ayak diremek ise her ne kadar var olmanın dayatması olarak adlandırılsa da hayatın da bir dayatması olduğu yok oluşlarda kendini gösteriyor.

Bir kere insan ayağının değdiği bakir topraklar gibi cümlelerin de sözlerin de fikirlerin de masumiyeti kayboluyor.

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA