DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Turan Demirci
Turan Demirci
Giriş Tarihi : 13-03-2022 15:36

Ahlak mı Dediniz

Başkalarını doğabilecek olumsuzlukların mümessili gibi gösterip kendinin yapmış olmasına bahane üretmek için kullanılan kimi sözler vardır ki hiç hazzetmem,

"Ben yapmasam başkası yapacaktı."

"Nereden biliyorsun başkasının da senin kadar karaktersiz olacağını?" diye sormak istersin edebin el vermez.

Bu tür sözler genelde iyilikte yarışmak için kullanılmaz da çıkarlar söz konusu olunca kullanılır.

"Yemeyenin malını yerler, gibi, yine hiç hazzetmediğim laflardandır."

"Sekiz milyar nüfuslu dünyada onun yiyemediği maldan nemalanmak niye sana düştü ki?" diyesin gelir de bu ahlak seviyesiyle ne konuşacaksın der vaz geçersin.

“Samimiyeti belirleyen en önemli etken hakkaniyet ile fırsatçılık arasındaki o ince çizgidir”

Başkalarının araba modelinden yola çıkarak arabanın modelini yükseltebilir, evlerinden yola çıkarak daha iyi bir ev alabilirsin ama başkalarından yola çıkarak vicdanının modelini yükseltemez yeni bir ahlak alamazsın.

Ahlak ve vicdan senin kendi içinde geliştirmen gereken olgulardır ve yönetimi tamamen sana aittir. O yüzden yaptığın bir yanlışı başkalarıyla ilişkilendirme gibi bir lüksün yoktur. 

Hele de karakterindeki kötülüğü örtbas etmek için yaptığın kötülüğü başkaları üzerinden gerekçelendirerek güya iyiymiş gibi gösterme çabası varya,
"Ben bunu yaptım ama bak o da onu yaptı."

Onun onu yapmış olması senin davranışını belirliyor ise sen sağlam bir kişiliğe sahip değilsin demektir. Ya taklit ediyorsun ya da başkalarından yola çıkarak gerekçeler yaratıyorsun. Her iki ihtimalde senin aklını ve vicdanını kullanmadığını gösterir. 

Muhakemeni bizzat kendi üzerinden kendi aklınla, kendi iradenle ve kendi vicdanınla yapmalı ve çıkacak neticenin de arkasında durup bedellerine katlanmalısın.

Yok eğer “o bunu yaptıysa bende misliyle ve onun yöntemiyle ona cevap verir, oynadığı oyunu oynarım” diyorsan o zaman da şunu sorarız,
"Sen neyden şikayet ediyorsun? Eğer şikayet ettiğin şeyi kendin yapıyorsan o zaman o şikayet edilecek bir şey değil öyle olmuş olsa sen yapmazsın değil mi?"

İşte tam böyle bir sorunun arkasından kurduğu plan açığa çıkmış, deşifre olmuş fırsatçılığı ortalığa saçılmış ve yüzündeki o kontrol edemediği yılışık yüz ifadesiyle yüz yüze kalırsınız.

Samimi ol canımı ye ben senden ahlaklı veya vicdanlı olmanı beklemiyorum, sana karşı böyle bir dayatmamın olması da söz konusu değil. 

Sadece karakterine, gerçek karakterine uygun davran ki beni yanılmaktan, hayal kırıklığına uğramaktan kurtar diye uğraşıyorum. Çünkü ben insanın erdemine güveniyor ve bu yanının ağır basacağına inanıyorum. Yoksa banane senin ahlakından vicdanından.

Aslında bu günün dünya düzeni içinde “ahlak ve vicdan” kavramlarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. 

Bir zamanların “yüz kızartıcı” diye ad landırılan kimi dav ranışlarının bugün kü dönem itibariyle karşılığı kalmadı. 

Yalan söylemenin işin profesyönelliği, aldatmanın pazarlama tekniği, vicdansızlığın ticaretin kuralı olarak adlandırıldığı dönemlerden geçiyoruz. 

İşte bunun için ahlak ve vicdan yeniden gözden geçirilmeli diyorum. Çünkü nerede profesyönellik nerede ahlak veya vicdan olduğu ancak karşınızdaki şahsın açığını yakaladığınızda ortaya çıkıyor. Bu yaşam şekli insanların rol yeteneğini de geliştiriyor ve siz şahısların size iyilik mi yaptığını yoksa sizi bir pazarlama tekniği üzerinden kazıklamaya mı çalıştığını ayırt edemiyorsunuz. 

Geleneksel ahlak kuralları içinde samimiyetine binaen yaklaştığınız şahsın sizi potansiyel bir enayi yerine koyduğunu ancak verdiğiniz sipariş elinize ulaştığında anlıyorsunuz.

Bir elemanımın başına gelmişti, televizyon kanalından pazarlanan telefonu yeğenine hediye olarak ısmarlıyor ve adres olarak da yeğeni
nin adresini veriyor. 

Gelen paketin içinden yarısı kullanılmış şam puan çıkınca yeğini arıyor “dayı kullan
dığın şampuanı bana niye gönderdin”

Bahsettiğim eleman ellili yaşlarda olayı bana anlatırken yüzü kızarıyor “yahu diyor, bu yaşta kandırıldığıma mı yanayım, yeğenime mahcup olduğuma mı yanayım”

Bu giderek insanları bir yandan kendi ahlak ve vicdanını muhafaza etmeye çalışırken bir yandan da başkalarının ahlak ve vicdanına şüphe ile yaklaşmaya sürüklüyor. Buna hakları yok mu? Bence var çünkü insanın en çok yaralandığı yer iyi niyetin suistimalidir ki işte o niyet iyi duygular ile fazlasıyla ilintilidir.

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA