DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Turan Demirci
Turan Demirci
Giriş Tarihi : 21-01-2022 18:04

Klasik

Baldızım hastalıklardan yakınınca bacanağım,
— Bacanak, bunların miadı doldu artık yenilerini alalım, diyor.
—Abi, bunu yanlış kişiye söylüyorsun, ben klasikçiyim, diyorum.
“Hayatta değerli olan nedir?” sorusunun cevabını bütün hayatım boyunca aradığımı söyleyebilirim.

Bulmaya çalıştığım cevabın ise kitap sayfalarından veya damıtılmış aydın düşüncelerinden gelmesi değil ruhumun ‘evet, deneyimlerin neticesinde elde ettiğin ve emin olduğuna kanaat getirip tartışmayı bitirdiğin doğru tanım budur’ dediği cevap olması benim için önemli. 

Uzun yıllar eskici pazarlarında dolaştım; dokusu, geçmişin izlerini taşıyan şehirler ve mekânlar hep ilgimi çekti. Zamanın gerçek formunu ve ruhunu verinceye kadar üzerinde amansız mücadele yürüttüğü, direncini kırdıkça değerini artırdığı cisimlerin almış oldukları son hâle değer katan tek şeyin yine zaman olduğunu fark ettim.

Şakaktaki beyazlardan alındaki çizgilere, solmuş renkler ve esnemiş formlara bilgelik ve değer serpiştiren zamanın gizli elleriydi… İhtiyaçtan doğan yolların hikâyelere ve masallara uzanan kollarının üzerinde zaman geziniyordu. Binaların içindeki şarap, kahve ve yemek kokularının duvarlarda biriken sararma ve hatıralara uzanan sürecin arkasını zaman örüyordu. Heybetli kuvvetlerin, narin meziyetlerin nasırlı ellerinden dökülen takıların, aletlerin üzerini; sesleri, ışıkları, kahkahaları, heyecanları, hüzünleri zaman örtüyordu…

Bir cümleye koca hayatların özetini sığdıran “bilgelik”, zaman denilen öğretmenin kollarında öğreniliyordu. Eşya; değerli ve değersiz, sade veya sıra dışı, kaliteli veya basit niteliklerini zamanın hakemliğinde verdiği mücadelenin sonunda kazanıyordu. Ve insan ilgiyi ve sevgiyi ne kadar hak ettiğini, yürünülen yolda attığı emin adımlarla, arkasında durduğu sözlerle, şartlar değişse de sorumluluk ve görevlerin yerine getirilmesindeki kararlılıkla belli ediyordu.

Değerli olabilmesi için yıllarca beklemesi gereken şaraplar gibi, binlerce yıl yapıyı ayakta tutmak için omuz veren taşlar gibi, zamanın aşındırmalarına karşı pırıltısını kaybetmemek için çabalayan mücevherler gibi, dünya tersini söylese de doğrusu budur diye ömrünü bir anne sevgisine bir sevgili ilgisine heba eden ama bunu bir feda olarak gören insanlar gibi, zamanın orta yerinde durup kanıt çabasına girmeden sadece varlığıyla ve vakur duruşuyla gerçek hükmün zamanın elinde olduğunu bilenler…

Zamanın kendilerine kısa sürede bir ödül sunmasını beklerler mi? 
Eğer beklemiş olsalar, genel geçerin kurallarıyla zamanın kısa diliminde geçici heveslere hizmet ederler, ömürlü olurlardı. Beklemedikleri için zamanın üstüne basarak  geçmek yerine takdir edenlerin gönlüne gömdüğü  klasik oluyorlar…
Sizce klasikler sevilmeyi hak etmez mi?

 

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA