DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Turan Demirci
Turan Demirci
Giriş Tarihi : 13-08-2022 06:54

Karar Ver

Uzun zamandır yanımda çalışan bir elemanım bir sohbet esnasında, “Askerde,” demişti. Bir komutanım vardı. Bana sürekli; "Oğlum sen sivile gitme, burada kal"

derdi. Niye öyle dediğini bir türlü anlamadım.” Bu arkadaşımızın genel davranış şeklini biliyorum. Bir emir verdiğinizde layıkıyla yerine getirir, işi neticelendirir ama kendi başına bir karar alıp bir işi yapıp bitiremez. Yapmaya kalkıştığı şeyler de ekseriyetle yarım kalır.

İnsan davranışları, psikolojide pek çok başlık altında toplanır ama ben kendi adıma hep ikiye ayırırım. Etkenler veya edilgenler, dışa dönükler veya içe dönükler gibi. Etken, dışa dönük olanlar genelde yönetme kabiliyetine sahip diğerleri ise hep birileri tarafından korunması, kollanması, şartlandırılması gerekenler. 

Dolayısıyla yöneticilik vasfı kendiliğinden ortaya çıkar. Bunu sadece bir iş yerinin, bir organizasyonun yönetilmesi olarak da almıyorum, hayatın hemen her alanında iki kişi bile olsa biri bu rolü üstleniyor. Uyumlu birliktelikler diye adlandırdığımız en ufak oluşumda bile bir tarafın etkisi olduğunu ufak bir gözlemle anlayabilirsiniz. Peki bu nereden geliyor?

Eskişehir Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü’nü bitirmiş ikiz kız kardeşlere iş yapıyoruz. Kızlardan birisi mal tesliminde, direkt yapmış olduğumuz ürünlere bakıp beğenisini abartılı bir şekilde gösteriyor. Diğeri ise sadece şöyle diyor: “Kaç para?” Bir gün bana çocukluk fotoğraflarını gösterdiler ve “Bil bakalım, hangisi hangimiz?” dediler. Fotoğrafta, ortada bir erkek çocuğu var, kızlardan biraz daha büyük duruyor. Kızlardan birisi dilini çıkarmış diğeri ise gayet ciddi objektife bakmış. Dilini çıkarmış olana dedim ki “Bak bu sensin.” Bu sensin dediğim, işin sanat kısmıyla uğraşan uçarı kız.

Dünyada eşitlik rüzgârları esmeye başlayınca öğleden sonra saat ikide uyanıp, üçte kahvaltısını yapıp dört itibariyle de kahvenin önüne attığı sandalyede ülke kurtarmaya kalkanlar, bu eşitlik rüzgârına kendini en çok kaptıranlar oldu. Sınır tanımaz hayalperestliklerini destekleyen yarım hikâyeleri de işin içine katınca haklı çıkmamaları için hiçbir neden kalmıyordu. Her zaman derim, bir şey matematik değerlerle örtüşmüyor ise hiçbir anlamı yoktur. 

Matematiğin nüfus etmediği tek yer aşktır. Orada bile kadının seçiciliğinden yola çıkarsak,siz kadının daha gözüne bakarken kadın sizin ayağınızdaki ayakkabının kaç para olduğunu hesap ediyordur.

Tecrübelerimden yola çıkarak söylüyorum, insanlar hayatlarında ya öğretmendir ya öğrenci, ya yöneticidir ya yönetilen. Bunun tersi durumlar yok mudur, yani değişmek isteyen ve bunu başaran insanlar? Vardır fakat onların hamurunda zaten mevcut olanın ortaya çıkması zaman almıştır, diğer türlüsünde ise her şeyi yüzüne gözüne bulaştıran insanlar görürsünüz. Aradan birileri çıkıp; yok bende aslında kendimi ve başkalarını yönetebilirim, bende de o kabiliyet var, diyorsa onlara, hiç kimsenin uyarısına gerek kalmadan sabah yedide kalkıp kalkamadıklarını sorun veya rutin olarak ayda kaç tane fatura yatırdıklarını?

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA