DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Turan Demirci
Turan Demirci
Giriş Tarihi : 21-11-2022 14:57

Eski Evler Renksiz Olur

Arkadaşlarımız yeni aldıkları eve yerleşmeye çalışıyorlar. İmece usulüyle herkes işin bir ucundan tutarken eşim de “hadi diyor yiyecek bir şeyler hazırlayıp bizde gidelim, çocuklar yorulmuştur bari bir de yemek işiyle uğraşmasınlar”

Gidiyoruz da, aldıkları ev eski bir binanın üçüncü katı, evin hanımının kız kardeşinin dörtlü yaşlardaki çocuğu,

-Bu ev diyor, eski bir ev…
-Nereden anladın eski olduğunu?
-Eski evler renksiz olur…

Şahsım eski ürünleri çok severim, yaşanmışlıkları hatırlatır. Üstlerine sinmiş hatıralar, sesler, kokular ve kullanılmaktan oluşmuş dokuları vardır. Sanıyorum bunlarla ilişkilendirdiğim için zamanın biraz kirlettiği, soldurduğu, hatta paslattığı, aşındırdığı ürünler bana hep biraz gizemli biraz yalnızlığa itilmiş, gözden uzaklaştırılmış gibi gelir. Sanıyorum bu yüzden onlara ilgi göstermem gerektiğini düşünüyorum veya hissediyorum.

Çocuğun sözü aklımda dolaşmaya başlıyor. Hani kimi durumlar vardır, hayatı yeniden ve yeniden gözden geçirmenize neden olur. Eski ile yeni arasındaki bariz fark nedir diye düşünmeden edemiyorum. Evet renkler…

Peki bu farkındalık bana niye dört yaşındaki bir çocuktan geliyor? Sanıyorum bu da hayatın bana bütün hayatım boyunca oynadığı bir oyundan ibaret.

Cilalanmış, parlatılmış, boyanmış renklendirilmiş (hatta canlılarda yeniden var olmuş, yaratılmış) her şey zaman işlemeye başladıktan sonra ilk önce rengini kaybetmeye başlıyor. Buna isterseniz bilimsel yaklaşımla oksijenin madde üzerindeki erozyonu deyin, isterseniz güneş ışıklarının olumsuz etkileri deyin isterseniz de kurgulanmış oyunun her şeye bir ömür biçmesi deyin ömür dediğimiz şey önce rengini kaybetmeyle bir sona doğru gidiyor.

Beyazlamış saçların aslında renksiz olması gibi çürümüş yapraklar, kurumuş ağaçlar, demirler, taşlar ve zihnimizin artık hatırlamak istemediği hatıralar renksizdir. Yaşama direncini, ahengini, heyecanını yitirmiş her şey biraz renksizdir. Yaşını başını almış eski insanlar, eski evler, eski sokaklar, eski hatıralar, eşyalar ve zamanlar.

Her şey önce rengini kaybediyor. Renk dediğimiz şey dinamizm, varlığın var olma halinin en belirgin hali. En yiğit, en işlevli en hayat dolu hali. Solmak ise kanın damarlardan çekilmesi, enerjinin azalması, duvarların sararması, şevkin artık esnemeye, uyuklamaya başlaması. Hayatın tenlerden, dokulardan, parlatılmış yüzeylerden, keskin kenarlardan, özenle örülmüş duvarlardan, bakımlı ve diri vücutlardan, ışıltılı gözlerden, hayat fışkıran saçlardan ellerini usulca çekmesi.

Sonra çocuğa bakıyorum, renkli elleriyle yeni bir hayat kuracak olan çocuğa. Şevki, heyecanı, merakı ile yepyeni bir hayat var edecek. Yeniden parlatacak bakırı, çeliği yeniden bileyecek ve yeniden örecek duvarları, tohum ekecek ve yeniden sulayacak fideyi, yeni ve daha renkli bir hayatı yeniden var edecek. Her şeyi anlamlandıran insan gözleriyle yeniden bakacak ve renklendirecek hayatı. Eski evler yerini yenilerine bırakacak tıpkı eski insanlar, eski eşyalar gibi. Renk yeniden canlanacak, ışık yeniden parlayacak.

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA