DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Hilmi Yavuz
Hilmi Yavuz
Giriş Tarihi : 03-11-2022 14:02

Sorulmaması Gereken Sorular

Öğrenciyken, lise'de ya da Üniversite’de, farketmez, hocaların bazılarının, hepsi değil, soru sormaya özendirdiklerine tanık olmuşuuzdur: ‘soru sormak;-evet hiç kuşkusuz doğru-olan’a varmanın analitik akılyürütme yoludur.Malûmu ilâm kabilinden söyleyeyim: Bilim, ’neden?’ sorusuyla başlar. Peki ama, hocalar soru sormanın da bir kuralı olduğunu, hangi türden soruların sorulmaması gerektiğini söylüyorlar mı?

Evet, hangi tür sorular sorulmamalı?   
1. Bağlam-dışı sorular: Umberto Eco, ‘Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti’de anlatır: İtalya Kıralı Vittorio Emanuele III. ‘humanist kültürü kıt’ ama biraz da bön bir kralmış. ‘Bir gün bir resim sergisinin açılışını yapmak, dolayısıyla tablolara hayran hayran bakarak salonları dolaşmak zorunda kal[ıp] da ‘ yamaçlarında bir köyün uzandığı çok güzel bir vâdi manzarasının önüne geldiğinde uzun uzun resme bakmış ve sonra serginin yöneticisine sormuş: ‘’Bu köyün nüfusu nedir?’’ ‘

Eco’nun Vittorio Emanuele III’e ilişkin bu öyküsü, soru sormaya ilişkin bir mantığın olduğunu da ortaya koyar. Bu mantık, bağlama [contexte] ilişkin bir mantıktır:  Hangi sorunun ne bağlamda sorulabileceğinin sınırlarını belirleyen bir mantık! Vittorio Emanuele III.’ün sorusunun gülünç bir soru olması, tabloyu seyrederken, sorulmaması gereken bir soruyu sormasındandır.

Bu tür soruların gündelik hayatımızda giderek yaygınlaştığını görmezden gelmek olanaklı değil artık. Gün geçmiyor ki, tuhaf tuhaflığı, bağlam-dışı’lıktan kaynaklanan sorular soruluyor olmasın. Bu sorular, empirik ya da gündelik hayat bilgisine ilişkin de olabiliyor. Derviş Zaim’in  ‘Balık’ filminin galasından sonra yönetmen,  davetlilerin bir bölümü ile kısa bir söyleşi yapmıştı. ‘Balık’, kısaca insanın Doğa’ya acımasız müdahalesine karşı, Doğa’nın insandan daha acımasızca nasıl öc aldığına ilişkin alegorik bir filmdir: Derviş Zaim film üzerine konuşmasını bitirdikten sonra sorulara geçildi. İyi giyimli, büyük olasılıkla üniversite mezunu olduğunu sandığım bir genç kızımız Derviş Zaim’e şu soruyu sordu: ‘Derviş bey, filmdeki balığın türü neydi? Levrek miydi?’

Bağlam-dışı soruların absürd olanları da var. Büyük olasılıkla duymuş olmalısınızdır, ‘Münasebetsiz Mehmet Efendi’ öyküleri; en bilinenini yineliyeyim: Sultan, ‘Münasebetsiz Mehmet Efendi’diye birinden sıkça söz edildiğini duyunca,ilgilenmiş,  ‘bulun, huzuruma getirin!’ buyurmuş. Adamı getirmişler, Sultan bakmış, akıllı  uslu biri, bir münasebetsizliğini görmemiş. Tam adamı göndereceği sırada Münasebetsiz Mehmet Efendi ‘Sultanım’, demiş. ‘size bir sualim var!’ ‘Evet’ demiş Sultan, ‘Nedir sualin ?’ ‘Pederiniz merhum zurna çalar mıydı?’  Sultan şaşırmış, ‘Hayır, çalmazdı’ demiş, ‘Peki ama neden sordun bu suali?’ Münasebetsiz Mehmet Efendi, boynunu bükmüş, ‘Benim pederim de çalmazdı!’ demiş…  [Bana sorarsanız, Ömer Seyfeddin’in ‘Nadan’ öyküsünün de bu bağlamda okunması gerekir.]

2. ‘Merak’ve ‘Tecessüs’ farkına ilişkin sorular: Rahmetli Cemil Meriç hocayla yaptığın bir konuşma  sırasında kendisine ‘ merak ettiğimi’ söylediğim bir konuyu sordum. Hoca, ‘bu soru, merak değil, tecessüs sorusudur’ dedi ve açıkladı: ‘merak, kayıtlı, kayda geçmiş olanı öğrenmek istemektir . Basit bir misâl:  Jean-Jacques Rousseau’nın ‘Emile’i ne zaman yazdığını merak edebilirsin.       

Rousseau’nun biyografini bulur, öğrenirsin: Bu, meraktır! Tecessüs ise, kayda geçmemiş , herhangi bir yerde kayıtlı olmayanı öğrenmek istemektir.’
Buna ilişkin örnek bir durum da benim başımdan geçmiştir: Ben Bilkent Üniversitesi’nde hocayken, Evliya Çelebi konusunda dünya çapında bir uzman olan A.B.D’li Türkolog Prof. Dr. Robert Dankoff, bizde bir konferans vermişti: Fevkalâde  ilginç bir konferanstı:  Konusu, bermutat Doğu/ Batı sorunsalı!  Prof. Dankoff, dikkate değer bir farktan söz etti: Dedi ki: ‘Doğu devletlerinde Padişahlar ve devlet yönetici bürokrat kullar kamusal alana daimâ başları örtük olarak çıkarlar: Bu ya sarıktır, ya kavuktur, kalpaktır  veya fes, vb… Buna karşılık  Batılı devletlerde imparatorlar ve krallar, bazı istisnai durumlar dışında, kamusal alana daima başı açık olarak çıkarlar. Doğulu sultanların, vezirlerin yükü ağırdır. Mesela, farklı kavuk türleri içinde mücevveze çok ağırdır.’

Konferans bitti: Öğrencilerimizden bir kızımız parmak kaldırıp şu soruyu sordu: ‘Hocam, öücevveze çok ağırdır, dediniz: Acaba kaç kilo?
Dankoff, bu soruya cevap vermedi. Konferanstan sonra kızı çağırdım  ve elbette Cemil Hoca’yı yâd ederek, ‘Kızım’ dedim, ‘mücevvezenin kaç kilo olduğunu herhangi bir ansiklopedide yada  konuyla ilgili bir kitapta bulabilirsin. Ama asıl sorman gereken soru şuydu: “Doğuda ve Batıda hükümdarlar niçin kamusal alana başı kapalı ve başı açık olarak çıkıyorlar ? Çünkü, bu Dankoff’un bir tesbiti. Ve yanıtı,bir yerde kayıtlı değil…” ’ 

Anlayacağınız, soru sormak ,sanıldığı kadar kolay değildir;- hangi  tür sorulmaması gerektiğini  de bilmek gerekir…

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA