1946 yılıdır, 1946 nisan. Missouri zırhlısı, A.B.D. deniz kuvvetlerinin heybetli savaş gemisi, İstanbul’dadır ve Dolmabahçe açıklarında demirlemiştir. İstanbul’lular, savaş sonrasında, ‘Sam Amca’larının görkemli yüceliğinin o savaş zırhlısında temsil edildiğini görüp hayran olmaya dünden hazır, Dolmabahçe rıhtımındadır.
[Tuhaf bir yabanlık: Yaban toplumların ‘Kargo Kültü’nün törenselliği yaşanmaktadır sanki. Sanki, Missouri zırhlısı, uzak atalarımızdan ‘Sam Amca’nın ütopya ülkesinden, bize zenginlikler taşımayı vaad etmektedir… Hilmi Yavuz böyle düşünüyor şimdi.]
Herkesin merak ettiğini merak etmeme huyu olan Yahya Hikmet Yavuz, sevgili oğlunun, çekinerek ve belki de biraz tereddütle, ‘Baba, Missouri’yi görelim mi?’ sorusuna, bir hayli somurtarak olumlu yanıt vermiştir. Biricik oğludur; Fatih’te, 40.ilkokul’un 4.sınıf öğrencisidir ve İstanbullular anneleri, babaları, kardeşleri, teyzeleri, halaları, dayıları, amcaları yengeleri, damatları, bacanakları,enişteleri, baldızları,eltileri, görümceleri, yeğenleri, torunları …ve mahalle komşularıyla elbet, Missouri’yi Dolmabahçe’den seyretmişler, karaya çıkan beyaz giysili denizcileri görmüşlerdir. [Kristof Kolomb ilk kez Amerika kıtasına ayak bastığında, yerli halk o sakallı ve miğferli İspanyolları nasıl seyrettilerse, İstanbul çocukları da Missouri’den karaya çıkan Amerikan denizcilerini, işte herhalde öyle seyretmiş olmalıdırlar. Hilmi Yavuz böyle düşünüyor şimdi].
Okulda, sınıf arkadaşları Hilmi’ye Missouri’yi ve denizcileri, işte öyle, ballandıra ballandıra anlatmışlardır.
Yahya Hikmet Yavuz, sabırsız değildir, ama bir duruma gereğinden fazla zaman harcanmasına, itirazı vardır hep. Dolmabahçe’ye gidilmiş, Missouri görülmüştür: ‘Tamam mı, gördün işte. Hadi gidiyoruz!’
[Missouri sonrası’nda yaşananları, özellikle de ‘Amerikan malı’ olan ne varsa, büyük statü değeri taşıdığını da anımsıyor şimdi]. O yıllarda Amerikan ordu giysilerinin eskilerinin PX’lerde satıldığını öğrendi. Okulda arkadaşları hep ‘Pi Eks’lerden söz ediyorlar! Orada neler satılıyor örneğin?
1945-1946 ders yılıdır, 40,İlkokulun 4. sınıfından Ataman, Muhsin ve Metin anlatıyor. Yahya Hikmet Yavuz ise PX’ler konusunda farklı düşünmektedir. Eşi Vecide hanımla konuşurken işitti: ‘Hanım, Amerikan askerlerinin ıskartaya çıkarılmış iç çamaşırlarını bile kapış kapış alanlar varmış! Hâşâ huzurdan, kullanılmış külotlarını bile!’
İstanbullular bu eşyalara ad bile vermişlerdir: ‘mont’ diyorlar [general Montgomery’nin kısaltılmışı], ‘’ruzvelt’ diyorlar [ başkan Roosevelt’ten: denizci postalı]. Hilmi Yavuz Galata Köprüsü’ndeki seyyar satıcıları işitti: ‘Gömleklere yakalara balena, Amerikan tarakları geldiii!’
[Bazı olaylar da var: ‘Abanoz sokağı’ örneğin. Onları da anımsıyor şimdi.]
Sedat İlhan
Yazmak Bir İhtiyaç mıdır
Musa Aşkın
Gerçek Derinlik İçimizde
Gevher Aktaş Demirkaya
Ben Yemen Türküsü’nü Söylerken Ata Ağlardı
Yusuf Sarıkaya
Bizim Kuşak /4
Mine Çağlıyan
Özgürlük
Ümmügülsüm Hasyıldırım
Bir Mum Işığına Tutsak
Suna Türkmen Güngör
Ruhun Terazisi
Ümit Polat
Hakan Bahçeci’nin Öykü Yoculuğu
Dilek Tuna Memişoğlu
Sudan Ağlıyor
Ebru Bozcuk
Yaşam Gustoluğu
Mehmet Şahan
Hasene ve Hasenat
Serhan Poyraz
Goriot Baba / Honore de Balzac
Ayşe Parlar Gürkan
Duyguların Matematiği
Hilmi Yavuz
Okuma Takıntısı
Prof. Dr. Nevzat Tarhan
Sevgi Yönetimi
Haluk Özdil
Nazilerin Gizli Silahı Lili Marleen
Ahmet Furkan Demir
Çağımızın Hastalığı: Gösteriş
Hüseyin Uyar
İstanbul Senfonisi
Nevin Bahtişen
Hayata Dair
Ayfer Güney
Dur
Deniz İmre
Anlam Arayışının Sessiz Çığlığı
Hamiyet Su Kopartan
Meşguliyet
Sami Çelik
Ey Zımni
Turan Demirci
Yapılmayacaklar Listesi
Muhammet Çavdar
Bir Uyku Bin Ölüm
Reyhan Mete
Ey Ruh! Geldiysen Üç Kez Tıkla
Esedullah Oğuz
İçimiz Dışımız Suriye
Hakan Cucunel
Türk Edebiyatı ve Türkçe Edebiyat
Cengiz Hortoğlu
Mutlu Olmak mı Nasıl Yani?
Ufuk Batum
Yediği Ayazı Unutmamak
Şükrü Doruk
Alma Ağacı
Uzman Klinik Psikolog, Dr. Ezgi Yaz
Hayat Gökyüzüdür, Bakış Açımız da Teleskop
Demet Mannaş Kervan
Sözde Hayvanseverin Eseri: Sokak Köpeği
Tamer Şahin
Dünyalı Barış Manço
Kadir Çelik
Affet Bizi Güzelhisar