Ben, sigarayı 14 yaşımda içmeye, 44 yaşımda da içmemeye başladım. ‘Sigarayı bıraktım!’ demiyorum; bırakmadım; elimde ya da dudaklarımda durmaya devam ediyor çünkü!
Bırakmadım, evet, ama içmiyorum. Gelgelelim, yakmak dışında, sigara içmenin ritüellerini uygulamayı sürdürüyorum: Dudaklarıma götürüyor, içime çekiyor [‘içime çektiğim duman değil, havadır!], dumanı varmış gibi üflüyor; külünü silkiyormuş gibi yapıyorum.
‘Mış gibi yapmak’, sigara içmenin yerini tutuyor mu? Bakın, içmeyeli tastamam 42 yıl oldu. Bu süre içinde, yakma gereksinimini hiç duymadım. Çokları, bunu benim irâdemin güçlü oluşuna bağlarlar. Doğru değildir bu! Gerçek irâde, sigara içmeyi günde en az'a indirgeyebilmektedir;- örneğin, her yemekten sonra bir sigara! Bunu denedim ve maalesef beceremedim. Sigara içebilmek için yemek saatleri öne alınmaya başladı ve iş, tahmin edeceğiniz gibi,çığırından çıktı…
Bir itirafta bulunayım: Sigara içmeyi özlemiyor değilim. Bazen, yarı şaka yarı ciddî, ‘Bu meret ağzımda değil, gözümde tütüyor!’ diyorsam da, sigarayı her ân yakacakmış gibi duran bir irâde zaafıyla da malûl tiryakilerden de olmadım.
Ama sigara, yine de benim için bir nostalji konusudur: Nedenlerini anlatayım:
Sigara içmeye başladığım yıllarda, 1940’lı yılların sonu, sigara ile toplum arasında sınıfsal bir ilişki söz konusuydu: bir sigara sosyolojisi[!] yapmaya niyetim yok ; amaam a o günkü adıyla, İnhisarlar İdaresi [Tekel], yoksul içicilerle, hâli vakti yerinde içiciler ve ara konumdakiler için, sınıf farkını gözeten sigaralar üretiyordu: Yoksullar için ‘Köylü’, ‘İkinci’, ‘Bitlis’ gibi, özensiz bir paketlemeyle üretilenler –ki, yanılmıyorsam fiyatları 10 kuruştu- ve orta hâlli ama yoksul sınıfa yakın olanlar için de, fiyatı 25 kuruş olan ‘Birinci’ sigarası! Görece varlıklı sayılabilecek orta sınıf için ‘Bafra’[ önce ‘Bafra Maden’], ‘Kulüp’ [Önce ‘Serkldoryan’, sonra ‘Büyük Kulüp’] ve ‘Gelincik’! Üçünün de fiyatı, 35 kuruştu. 40 kuruşluk ‘Yenice’yi de bu bağlamda düşünebiliriz. [Rahmetli babam ‘Yenice’ içiyordu ve sanırım üst tabaka bürokratların tercihi, sanki bu yöndeydi!].
Varlıklılara gelince, onlar için mavi karton kutuda ‘Boğaziçi’ [50 kuruş], karton kapağında bir minyatürden alınma iki atlı figürü olan ‘Sipahiocağı’ [60 kuruş], bende ilaç kutusu çağrışımı yapan saman sarısı rengi ve kulaklı kapağıyla ‘Yeni Harman’ [75 kuruş] ve ‘Hususî Kokulu’ [100 kuruş, yâni 1 lira]…’Her keseye uygun’ deyişi, burada sınıfsal bir farklılığı işaret eder.
Eski İnhisarlar İdaresi, sınıfsal farkları öngördüğü gibi, cinsiyet farkını da düşünmüş olmalı ki, kadın içiciler için ruj lekesi belli olmasın diye, filtresi kırmızı ve ince sarılmış ‘Bahar’ı üretmişti. [Bir ara, ‘Gelincik’in de kırmızı zıvanalısı üretilmişti, diye anımsıyorum.
‘Bahar’dan önce ‘Gelincik’, ‘kadın sigarası’ diye biliniyordu;- annem, ‘Gelincik’ içiyordu.] Bu arada, askerî hiyerarşi de hesaba katılmıştı: Erler için ‘Köylü’ ya da ‘İkinci’ kalitesinde ‘Asker’, subaylar içinse ‘Subay’ sigarası! Bunlar, erler ya da subaylara özel olarak üretilmişti,, piyasaya verilmiyordu. Geçerken belirteyim: Milletvekilleri de unutulmamıştı: Özel bir paketlenmeyle hazırlanmış ‘Mebus’ sigarası! Onu da sadece milletvekilleri satın alabilmekteydi. Bana tuhaf gelen bir ayrıntı: Bazı sigaralar yuvarlak, bazıları da yassı sarılarak üretilmişlerdi Örneğin ‘Kulüp’, ‘Gelincik’ ve ‘Yenice’, yassı sigaralardı…
Sigara içmede, deyiş yerindeyse Batılılaşma, 1970’lerden itibaren önce ‘kaçak’, sonra da ‘legal’ olarak piyasaya sürülen Amerikan sigaraları ile olmuştur. Başta ‘Malborough’, ‘Winston’ ve ‘Eve’ olmak üzere , sokak satıcısı çocukların ‘viston eve, viston eveee!..’ ya da ‘Malbora, Malboraaaa!..’ diye bağırarak duyurdukları kaçak sigara satışları daha sonra yasallaştı. Ama zaten biz, bu sigaralara özenerek ‘Samsun’, ‘Maltepe’, ‘Hisar’ gibi ‘ Malborough’ taklidi sigaralar üretmeye başlamıştık bile…
Sigara içiminde sınıf farkı ortadan kalkmış görünüyor. Liberal ekonominin tüketim toplumunda artık yoksullar da ‘Malborough’ içmeye başladılar. Bu durum toplumda sınıf’tan çok, statü’nün ağır bastığını gösteren bir işaret midir;-galiba öyle!
‘Statü’ deyince, bir çağrışım: Fransız ‘Gauloise’ sigarasının entelektüel bir statüsü hep var olagelmiştir. Kısa, kalın sarılmış ve ağır içimli ‘Gauloise’, statü objesi olarak pipoyu tercih etmeyen entelektüeller içindi. Bir statü göstergesi olmanın ötesinde, Türk entelijensiyasının A.B.D’nin global kültür hâkimiyetine rağmen, hâlâ Fransa’yı entelektüel referans olarak almaya ‘Gauloise’la devam ettiklerini de gösterir mi? Sorgulamaya değer!
Sigara içmenin genelde bir özentiyle başladığı söylenir;-doğrudur da! Bunda sinemanın, sinema oyuncularının birer ‘rol modeli’ olduklarına dair bazı söylemler var. Ama ben, özenti güdüsünün arkasında somut bir rol modelinin değil, soyut bir erkeklik idea’sının bulunduğunu varsaymaktan yanayım.
Söylemesi bile fazla: Türk toplumunda, ataerkillik başat bir durumdur ve erkekliğe girişin, bir başka deyişle ergenliğin, önceden kurallara bağlanmamış birtakım, deyiş yerindeyse, ‘giriş’ [‘initiation’] ritleri sözkonusudur: Örneğin, yüzünde henüz ayva tüyleri varken traş olmak, sigara içmek, yersiz ve gösterişçi ukalâlık … gibi!
Babamın beni sigara içerken nasıl yakaladığını ve şedît bir Osmanlı tokadı ile cezalandırıldığımın hikâyesini anlatmadım. Belki de onu başka bir yazıda anlatırım. Peder, beni enselemek için âdeta uzman bir polis hafiyesi taktiği kullanmıştı da!

Musa Aşkın
Gerçek Derinlik İçimizde
Gevher Aktaş Demirkaya
Ben Yemen Türküsü’nü Söylerken Ata Ağlardı
Yusuf Sarıkaya
Bizim Kuşak /4
Mine Çağlıyan
Özgürlük
Sedat İlhan
Sami Çelik Bey’e
Ümmügülsüm Hasyıldırım
Bir Mum Işığına Tutsak
Suna Türkmen Güngör
Ruhun Terazisi
Ümit Polat
Hakan Bahçeci’nin Öykü Yoculuğu
Dilek Tuna Memişoğlu
Sudan Ağlıyor
Ebru Bozcuk
Yaşam Gustoluğu
Mehmet Şahan
Hasene ve Hasenat
Serhan Poyraz
Goriot Baba / Honore de Balzac
Ayşe Parlar Gürkan
Duyguların Matematiği
Hilmi Yavuz
Okuma Takıntısı
Prof. Dr. Nevzat Tarhan
Sevgi Yönetimi
Haluk Özdil
Nazilerin Gizli Silahı Lili Marleen
Ahmet Furkan Demir
Çağımızın Hastalığı: Gösteriş
Hüseyin Uyar
İstanbul Senfonisi
Nevin Bahtişen
Hayata Dair
Ayfer Güney
Dur
Deniz İmre
Anlam Arayışının Sessiz Çığlığı
Hamiyet Su Kopartan
Meşguliyet
Sami Çelik
Ey Zımni
Turan Demirci
Yapılmayacaklar Listesi
Muhammet Çavdar
Bir Uyku Bin Ölüm
Reyhan Mete
Ey Ruh! Geldiysen Üç Kez Tıkla
Esedullah Oğuz
İçimiz Dışımız Suriye
Hakan Cucunel
Türk Edebiyatı ve Türkçe Edebiyat
Cengiz Hortoğlu
Mutlu Olmak mı Nasıl Yani?
Ufuk Batum
Yediği Ayazı Unutmamak
Şükrü Doruk
Alma Ağacı
Uzman Klinik Psikolog, Dr. Ezgi Yaz
Hayat Gökyüzüdür, Bakış Açımız da Teleskop
Demet Mannaş Kervan
Sözde Hayvanseverin Eseri: Sokak Köpeği
Tamer Şahin
Dünyalı Barış Manço
Kadir Çelik
Affet Bizi Güzelhisar