DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Hilmi Yavuz
Hilmi Yavuz
Giriş Tarihi : 30-10-2023 20:04

Sigara Nostaljisi Üzerine Notlar

Ben, sigarayı 14 yaşımda içmeye, 44 yaşımda da içmemeye başladım. ‘Sigarayı bıraktım!’ demiyorum; bırakmadım; elimde ya da  dudaklarımda durmaya  devam ediyor çünkü!

Bırakmadım, evet, ama içmiyorum. Gelgelelim,  yakmak dışında, sigara içmenin ritüellerini uygulamayı sürdürüyorum: Dudaklarıma götürüyor, içime çekiyor [‘içime çektiğim duman değil, havadır!], dumanı varmış gibi üflüyor; külünü silkiyormuş gibi yapıyorum.

‘Mış gibi yapmak’, sigara içmenin yerini tutuyor mu? Bakın, içmeyeli tastamam 42 yıl oldu. Bu süre içinde, yakma gereksinimini hiç  duymadım. Çokları, bunu benim irâdemin güçlü oluşuna bağlarlar. Doğru değildir bu! Gerçek irâde, sigara içmeyi günde en az'a indirgeyebilmektedir;- örneğin, her yemekten sonra bir sigara! Bunu denedim ve maalesef beceremedim. Sigara içebilmek için yemek saatleri öne alınmaya başladı ve iş, tahmin edeceğiniz gibi,çığırından çıktı…

Bir itirafta bulunayım: Sigara içmeyi özlemiyor değilim. Bazen, yarı şaka yarı ciddî,  ‘Bu meret ağzımda değil, gözümde tütüyor!’ diyorsam da, sigarayı her ân yakacakmış gibi duran bir irâde zaafıyla da malûl tiryakilerden de olmadım.

Ama sigara, yine de benim için bir nostalji konusudur: Nedenlerini anlatayım:
Sigara içmeye başladığım yıllarda, 1940’lı yılların sonu, sigara ile toplum arasında sınıfsal bir ilişki söz konusuydu: bir sigara sosyolojisi[!] yapmaya niyetim yok ; amaam a o günkü adıyla, İnhisarlar İdaresi [Tekel], yoksul içicilerle, hâli vakti yerinde içiciler ve ara konumdakiler  için, sınıf farkını gözeten sigaralar üretiyordu: Yoksullar için ‘Köylü’, ‘İkinci’, ‘Bitlis’ gibi, özensiz bir paketlemeyle üretilenler –ki, yanılmıyorsam fiyatları 10 kuruştu-  ve  orta hâlli ama yoksul sınıfa yakın olanlar için de, fiyatı 25 kuruş olan  ‘Birinci’  sigarası! Görece varlıklı sayılabilecek orta sınıf için  ‘Bafra’[ önce  ‘Bafra Maden’], ‘Kulüp’ [Önce ‘Serkldoryan’, sonra ‘Büyük Kulüp’] ve ‘Gelincik’!  Üçünün de fiyatı, 35 kuruştu.   40 kuruşluk ‘Yenice’yi de bu bağlamda düşünebiliriz. [Rahmetli babam ‘Yenice’ içiyordu ve sanırım üst tabaka bürokratların tercihi, sanki bu yöndeydi!].

Varlıklılara gelince, onlar için mavi karton kutuda ‘Boğaziçi’ [50 kuruş],  karton kapağında bir minyatürden alınma iki atlı figürü olan ‘Sipahiocağı’ [60 kuruş],  bende ilaç kutusu çağrışımı yapan saman sarısı rengi ve  kulaklı kapağıyla ‘Yeni Harman’ [75 kuruş] ve ‘Hususî Kokulu’ [100 kuruş, yâni 1 lira]…’Her keseye uygun’ deyişi, burada sınıfsal bir farklılığı işaret eder.

Eski İnhisarlar İdaresi, sınıfsal farkları öngördüğü gibi, cinsiyet farkını da düşünmüş olmalı ki, kadın içiciler için ruj lekesi belli olmasın diye, filtresi kırmızı ve ince sarılmış ‘Bahar’ı üretmişti. [Bir ara, ‘Gelincik’in de kırmızı zıvanalısı üretilmişti, diye anımsıyorum.

‘Bahar’dan önce ‘Gelincik’, ‘kadın sigarası’ diye biliniyordu;- annem, ‘Gelincik’ içiyordu.] Bu arada, askerî hiyerarşi de hesaba katılmıştı: Erler için ‘Köylü’ ya da ‘İkinci’ kalitesinde ‘Asker’, subaylar içinse ‘Subay’ sigarası!  Bunlar, erler ya da subaylara özel olarak üretilmişti,, piyasaya verilmiyordu. Geçerken belirteyim: Milletvekilleri de unutulmamıştı: Özel bir paketlenmeyle hazırlanmış ‘Mebus’ sigarası!  Onu da sadece milletvekilleri satın alabilmekteydi. Bana tuhaf gelen bir ayrıntı: Bazı sigaralar yuvarlak, bazıları da yassı sarılarak üretilmişlerdi Örneğin ‘Kulüp’, ‘Gelincik’ ve ‘Yenice’, yassı sigaralardı…

Sigara içmede, deyiş yerindeyse Batılılaşma, 1970’lerden itibaren önce ‘kaçak’, sonra da ‘legal’ olarak piyasaya sürülen Amerikan sigaraları ile olmuştur. Başta ‘Malborough’, ‘Winston’ ve ‘Eve’ olmak üzere , sokak satıcısı çocukların ‘viston eve, viston eveee!..’ ya da  ‘Malbora, Malboraaaa!..’ diye bağırarak duyurdukları kaçak sigara satışları daha sonra yasallaştı. Ama zaten biz, bu sigaralara özenerek ‘Samsun’, ‘Maltepe’, ‘Hisar’ gibi ‘ Malborough’ taklidi sigaralar üretmeye başlamıştık bile…

Sigara içiminde sınıf farkı ortadan kalkmış görünüyor. Liberal ekonominin  tüketim toplumunda artık yoksullar da ‘Malborough’ içmeye başladılar. Bu durum toplumda sınıf’tan çok, statü’nün ağır bastığını gösteren bir işaret midir;-galiba öyle!

‘Statü’ deyince, bir çağrışım:  Fransız ‘Gauloise’ sigarasının entelektüel bir statüsü hep var olagelmiştir. Kısa, kalın sarılmış ve ağır içimli ‘Gauloise’, statü objesi olarak pipoyu tercih etmeyen entelektüeller içindi. Bir statü göstergesi olmanın ötesinde, Türk entelijensiyasının A.B.D’nin global  kültür hâkimiyetine rağmen, hâlâ Fransa’yı entelektüel referans olarak almaya ‘Gauloise’la devam ettiklerini de gösterir mi? Sorgulamaya değer!

Sigara içmenin genelde bir özentiyle başladığı söylenir;-doğrudur da! Bunda sinemanın, sinema oyuncularının birer ‘rol modeli’ olduklarına dair bazı söylemler var. Ama ben, özenti güdüsünün arkasında somut bir rol modelinin değil, soyut bir erkeklik idea’sının bulunduğunu varsaymaktan yanayım.

Söylemesi bile fazla: Türk toplumunda, ataerkillik başat bir durumdur ve erkekliğe girişin, bir başka deyişle ergenliğin, önceden kurallara bağlanmamış birtakım, deyiş yerindeyse, ‘giriş’ [‘initiation’] ritleri sözkonusudur: Örneğin, yüzünde henüz ayva tüyleri varken traş olmak, sigara içmek, yersiz ve  gösterişçi ukalâlık … gibi!

Babamın beni sigara içerken nasıl yakaladığını ve şedît bir Osmanlı tokadı ile cezalandırıldığımın hikâyesini anlatmadım. Belki de onu başka bir yazıda anlatırım.  Peder, beni enselemek için âdeta uzman bir polis hafiyesi taktiği kullanmıştı da!

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA