Fethi Naci’yi tanıdığımda, yıl 1955 olmalıdır. Baylan’da biz ‘Baylancılar’ Attila İlhan’ın çevresinde toplanmışken Attila’nın sosyalistliğinden kuşku duyan, radikal Marksist ‘eski tüfekler’, ayrı bir masada otururlardı. Sanki iki masa arasında, bazen iyice açığa çıkan, ama genellikle örtük bir, nasıl söyleyeyim, rekabet var gibiydi. Sanırım, ‘eski tüfekler’, o yılların genç entelektüel adaylarının, Attila İlhan’ı bir tür yolgösterici olarak benimsemiş olmalarından rahatsızlık duyuyorlar, ama o yılların özellikle ‘sol’ üzerindeki faşizan baskılarını somut ve acımasız yaptırımlarla bizzat ve bilfiil yaşadıkları için çekiniyorlar, genç ‘Baylancılar’la ilişki de kuramıyorlardı. Çoğu, ya Fethi Naci gibi 1940’lı yılların sonlarında ‘Yüksek Tahsil Gençlik Derneği’ üyeleri olarak tutuklanmış ve cezaevinde yapmışlar, kimi ise, ‘1952 Tevkifatı’nın yaşattığı dehşet havasının ağır etkilerinden kurtulamamış oldukları için, çevreye daima kuşkuyla bakmaya alışmışlardı. Almanların ‘angstpolizei’ dedikleri durum! Ya da, her yerde kendilerini gözetleyen gizli bir polisin var olduğu korkusu!
Fethi Naci, öteki ‘eski tüfekler’e göre, çok daha gençti ve yaşça biz ‘Baylancılar’a daha yakındı. Ve galiba, polis korkusunu, pek takmıyordu da! -O nedenlerle olacak, bizimle ilişki kurmakta tereddüt etmedi. ‘Baylan Pastanesi’nde, ‘Genç Baylancılar’olarak Fethi Naci ile (‘Naci Abi’ydi bizim için) de oturup konuşmaya başladık. ‘İnsan Tükenmez’i ve ‘Gerçek Saygısı’nı, o yıllarda gerçekten çok şey öğrenerek okumuştum.
Benim gazetecilik yıllarımda, Fethi Naci’yle birlikte olduğumuzu pek anımsamıyorum. Ama asıl yakınlığımız, Londra’dan döndüğümde başlamıştır. ‘Cumhuriyet’te, rahmetli Ecvet Güresin’in önerisiyle, 1970 başlarında kitap tanıtma yazıları yazma işini üstlendiğimde, Naci Abi, ‘Gerçek Yayınevi’ni kurmuştu ve daha sonra klasikleşecek olan ‘100 Soruda’ Dizisini sürdürüyordu. Bu diziden birkaç kitabı tanıtmıştım. Daha sonra, ’10 Türk Romanı’nı yayımladığında, yine ‘Cumhuriyet’te, uzunca bir tanıtma yazısı yazmış, kitabı değerlendirmiştim. Naci Abi’nin bu yazılardan hoşnut kaldığını sanıyorum.
Fethi Naci, edebiyat eleştirisi bağlamında at gözlüklü bir Marksist olmadı hiçbir zaman. Romanın (asıl uğraş alanı, roman’dı), hikayenin, şiirin artistik ya da estetik değerini, asla göz ardı etmemiştir ve bu anlamda, Marksizmin kurucularının edebiyat beğenisi kriterlerine bağlı kalmıştır.
Fethi Naci, yaşamı bir haz şölenine dönüştürme ustasıydı. Yıllarca, yaz aylarında Bodrum’daki birlikteliğimizde, bu ustalığının yakın tanığı oldum. Yaşamı bir şölen gibiydi gerçekten ve bu şölenin haz nesnesi, şiirdi. Fethi Naci, roman ve hikayeyle uğraşan eleştirmenlerin büyük bir kesiminin aksine, daima şiirle ilgilenmiş, eleştirmenliğini roman ve hikayeyle sınırlandırsa bile, şiirden asla vazgeçmemiştir. Yakın arkadaşlarının büyük bir kesimi, şairlerden oluşuyordu: Edip Cansever, Turgut Uyar, Behçet Necatigil, Cemal Süreya, Cevat Çapan… Bana sorarsanız, İki büyük nesir yazarını, Yaşar Kemal ve Sait Faik’i özellikle ele alışının temelinde, onların, anlatım biçemlerinde şiirselliğin başat olmasına öncelik vermiş olmalarının büyük payı vardır. Bir soruşturmaya verdiği yanıtta, ‘Cumhuriyet Döneminde En Beğendiği On Şair’ arasında Hilmi Yavuz’u da sayması, benim için büyük bir onurdur.
Fethi Naci’yi, sevgili Naci Abi’yi Türk edebiyatının en önemli eleştirmeni sayanlar, durumu hiç de abartmıyorlar: Gerçekten de, metodluluğu, entelektüel donanımı, açık zihinli ve sözünü sakınmayan açık sözlü oluşuyla elbet… Onu daima, Bodrum’da Türkbükü’nde (henüz ‘sosyetik’ olmadığı geçmiş yıllardaki Türkbükü’nde, bir yaz denizi olarak anacağım.
Fethi Naci ! Evet, o şimdi belleğimde bir yaz denizi gibidir…
Sedat İlhan
Yazmak Bir İhtiyaç mıdır
Musa Aşkın
Gerçek Derinlik İçimizde
Gevher Aktaş Demirkaya
Ben Yemen Türküsü’nü Söylerken Ata Ağlardı
Yusuf Sarıkaya
Bizim Kuşak /4
Mine Çağlıyan
Özgürlük
Ümmügülsüm Hasyıldırım
Bir Mum Işığına Tutsak
Suna Türkmen Güngör
Ruhun Terazisi
Ümit Polat
Hakan Bahçeci’nin Öykü Yoculuğu
Dilek Tuna Memişoğlu
Sudan Ağlıyor
Ebru Bozcuk
Yaşam Gustoluğu
Mehmet Şahan
Hasene ve Hasenat
Serhan Poyraz
Goriot Baba / Honore de Balzac
Ayşe Parlar Gürkan
Duyguların Matematiği
Hilmi Yavuz
Okuma Takıntısı
Prof. Dr. Nevzat Tarhan
Sevgi Yönetimi
Haluk Özdil
Nazilerin Gizli Silahı Lili Marleen
Ahmet Furkan Demir
Çağımızın Hastalığı: Gösteriş
Hüseyin Uyar
İstanbul Senfonisi
Nevin Bahtişen
Hayata Dair
Ayfer Güney
Dur
Deniz İmre
Anlam Arayışının Sessiz Çığlığı
Hamiyet Su Kopartan
Meşguliyet
Sami Çelik
Ey Zımni
Turan Demirci
Yapılmayacaklar Listesi
Muhammet Çavdar
Bir Uyku Bin Ölüm
Reyhan Mete
Ey Ruh! Geldiysen Üç Kez Tıkla
Esedullah Oğuz
İçimiz Dışımız Suriye
Hakan Cucunel
Türk Edebiyatı ve Türkçe Edebiyat
Cengiz Hortoğlu
Mutlu Olmak mı Nasıl Yani?
Ufuk Batum
Yediği Ayazı Unutmamak
Şükrü Doruk
Alma Ağacı
Uzman Klinik Psikolog, Dr. Ezgi Yaz
Hayat Gökyüzüdür, Bakış Açımız da Teleskop
Demet Mannaş Kervan
Sözde Hayvanseverin Eseri: Sokak Köpeği
Tamer Şahin
Dünyalı Barış Manço
Kadir Çelik
Affet Bizi Güzelhisar