DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Hilmi Yavuz
Hilmi Yavuz
Giriş Tarihi : 25-08-2022 00:29

Okuma Takıntısı

Okumak, bir hastalıktır, bir takıntı! Bu, bende var: Sanırım, gördüğü her yazıyı okumak gibi bir malûliyet de diyebiliriz buna… Okuma eylemini bir tutkulu alışkanlık, sistemli ve bilinçli bir okuma iştahının yanı sıra marazîleştiren bir yaklaşımın tutsağı olmak!

Bu yüzden de kocaman bir çöp kutusudur belleğim. Sokak adlarını okurum, tabelaları, özellikle de doktor tabelalarını; süt şişesinin sarıldığı yırtık gazete sayfasını da okurum. Tren istasyonlarının adlarını okurum, kendi kendime tekrarlar, ezberlerim. İlkgençlik yıllarımda, Sivas’tan Kurtalan’a kadar bütün istasyonların adlarını ezberlemişimdir. Çok iyi şiirler kadar, çok kötü, neredeyse beş para etmez şiirler de vardır belleğimde. Dostlarımı eğlendirmek için okurum o kötü şiirleri, dalgamı geçerim.

Bundan neredeyse yarım yüzyıldan fazla olmuştur, yıllarca önce, Fatih-Beşiktaş tramvayı ile Eminönü’ne gelir, orada Bebek-Eminönü tramvayına binip okula giderken,  Vezneciler’de bir kadın berberinin vitrininde ‘Damen Friseur’ yazdığını hiç unutmamışımdır.  Çemberlitaş turşucusunun vitrinindeki yazıyı da: ‘ Şıralarımız hâlis üzüm suyundandır. Aksini ispat edene 1000 lira verilir’!. Karaköy’de, meydanda, şimdi Halk Bankası’nın olduğu binanın giriş kapısının yanında,  adlarını hiç unutmadığım kişilerin tabelaları okurdum : ‘Volf Çernis, Avukat’, ‘Yelekçi Mordo’!  Necatibey Caddesi’nin başında bir şarap imalatçısının tabelası: ‘Diamandi di Menksis’.

Ama asıl bir dostumu nasıl şaşkınlığa uğrattığımı anlatmalıyım: Rahmetli Kemal Tahir’in yakın ve sevdiği arkadaşlarından biri, terzi Kirkor Ceyhan’dı. Kirkor, Sivas’ın Zara ilçesindendi ve İstanbul’a gençken göç etmişti. Bir akşam Kirkor’a, Zara’lı  terzi  Kalust Tırtır’ı tanıyıp tanımadığımı sorduğumda, şaşkınlıktan âdetâ oturduğu sandalyeden düşeyazmıştı…

1949 yılı yazında, rahmetli babam Yahya Hikmet Yavuz, Giresun’un Şebinkarahisar ilçesi kaymakamıyken, amcamın büyük kızı eşinden ayrılıp Siirt’e gitmek üzereyken telgraf çekmiş, Sivas’ta amcasıyla görüşmek istemişti. Biz de, annem, babam ve ben, trenin Sivas’a varışından bir gün önce, Şebinkarahisar’dan bir kamyonun şoför mahallinde yola çıkmış; Suşehri, Zara ve Hafik üzerinden Sivas’a gitmekteydik.  Bugün gibi hatırlıyorum: Bir öğleden sonraydı, güneşli bir mayıs, Zara’da mola vermiş; babamla annem, arnavut kaldırımlı Zara caddesinin başlarındaki bir kahvede çay içerlerken, ben fazla uzaklaşmamak şartıyla, babamdan izin alarak, caddede - ve elbette tabelaları okuyarak, dolaşmaya başlamıştım. Bir tabelayı okudum ve herhalde değişik bulmuş olacağım ki, yüksek sesle tekrarladım: ‘Terzi Kalust Tırtır’…

Kirkor Ceyhan dostuma, Zara’lı terzi Kalust Tırtır’ı tanıyıp tanımadığımı sorduğumda, yıl 1989’du ve aradan tam kırk yıl geçmişti. Kirkor Ceyhan’a, benim asla şahsen tanımış olmama ihtimal vermediği bir hemşehrisini ve meslektaşını pat diye sormamın, onu şaşkınlığa uğratması ve neredeyse sandalyesinden düşeyazmasının, beni fevkalade eğlendirdiğini de itiraf etmeliyim. Kirkor’a daha sonra tabela hikâyesini anlattığımdaysa, yüzünün aldığı hayretengiz ifadeyi unutmamsa mümkün değil!

Diyeceksiniz ki,  musevî, rum  ya da ermeni yurttaşlarımızın adları mı kalmış belleğinizde? Doğrudur bu, ama eksiktir. Bakınız mesela, Siirt’te,  bu 1950’lerin başlarıdır, bizim konağın sokağından ana caddeye çıkarken, sağda, köşede bir berber dükkânı vardı ve tabelası şöyleydi : ‘A.Bâri Ülgen - A.Tan, Berber’. Ya da, Orhangazi’de, 1943 yılıdır, kaymakamlık makamına parasız gönderilen CHP organı ‘Ulus’ gazetesinin arka sayfalarından birindeki ‘Bahçe Mimarı Mevlüt Baysal’ ilanı!

Bunlar neden kalmış belleğimde, bilmiyorum. Adlardan bazılarını, bilinçdışı olarak şiirsel bulmuş olabilir miyim?  Mesela, ‘Daiamandi di Menksis’i? Ya da mesela ‘Tırtır’da, Jacobson’un ‘I Like Ike’ örneğinde olduğu gibi bir tekrarlama ritmi mi? ‘Bâri Ülgen’in  ‘failatün’, ‘A.Tan’ın ‘fa’lün’ oluşu mu? Ya ötekiler?

Dedim ya, belleğim çöp kutusudur benim… Ama poetik bir çöp kutusu!
[2013]

NELER SÖYLENDİ?
@
Hilmi Yavuz

Hilmi Yavuz

DİĞER YAZILARI Okuma Takıntısı Sevgili Şair Metin Altıok İçin Etiketlenmiş Bulundum ah güzdür güzdür o bulanık defter! Husrev-i Vâlâ-Himem Oruç Aruoba İçin Tarihi Tahrif Etmek ve Popüler Tarih Baba düzyazıdır anne şiir! Ah, Güzdür, Güzdür O, Bulanık Defter! Filozoflar ve Eşekler Üzerine Bir Deneme Okuma Takıntısı Bir Tartışma Üstüne: Pişmiş Aşa Nasıl Su Kattım? ah, güzdür, güzdür o, bulanık defter! Köpek Sosyolojisi: Modern mi, Moda mı? Vicdan, Mülkün Temelidir Elbiselikler Çeviri Şiirler Kaynakçası: Hangi Şiir Kimin?  Dinî Bayramların Ruhaniyeti Niçin Yok Oldu? Safa Önal: Hatıra, Şairdir! Yalan Üzerine Bir Deneme Sofra ve İktidar Sigara Nostaljisi Üzerine Notlar Missouri Geldi! Para Üzerine bir Deneme 1950 Kuşağı Üzerine Notlar Canım Kardeşim Oruç Aruoba İçin İnsanoğlu güvende mi?  Anketler ve İdeoloji ‘İstanbul Beyefendisi’ Fethi Naci’yi Anmak Çocukluğumun Ramazanları Sivil Toplum Üzerine Asrîleşme İkonları Kabul Günleri ‘Vicdan, Mülkün Temelidir’ Kıskançlığın Soykütüğü Sorulmaması Gereken Sorular Bursa’da Ben: Çocuk Narkissos ve Yaşlı Dionysos ‘Filozoflar ve Eşekler’ Üzerine Bir Deneme Cemal Süreya Baba düzyazıdır; anne şiir! İşkence ve İşkencenin Tarihi Üzerine Fragmanlar Yaz İkindileri Haziran! Ayların En Zalimi! Eski Telefon Anıları Felsefe ve Şiir İlişkisi Üzerine Notlar ‘Ah güzdür, güzdür o bulanık defter!’
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA