Şiirlerimde ‘baba[m]dan sözetmediğimi anımsattığında, Eser’e bunu söylemeliydim. Daha sonra, yolda yürürken, Şehnaz’a, böylece dilegetirdim: Baba düzyazıydı benim için; anne, şiir! Gerçekten.
Hep söylemişimdir: Benim yaşamımda, bilgiyi, akıl’ı, sanırım öyle söylenebilir, Apollon’ca-olan’ı, babam temsil etmiştir;-dâimâ! Daha yeniyetme bile değilken, ilkokul yıllarıdır, rahle-i tedris’ine oturtan, ‘sana okullarda öğretilmeyeni öğreteceğim’ diyen o’dur,-babam...
Gerçekten de, ‘okullarda öğretilmeyen’i, bir tür ‘bahsî’ (‘diskursiv’) bilgi olarak bana öğretmiştir. Babamı, daha çok retorik’le ilişkilendirmişimdir; oysa annem bu anlamda liriktir..
Evet, lirik! Onu kesinliyorum şimdi. Derûni ve mistik olanıysa annemle yaşadım. Babam konuşarak, annem susarak dönüştürdüler tinimi. Bir eldiven gibi, hem içiyle hem dışıyla (ve elbette hangisinin iç, hangisinin dış olduğunu bilmeden) iki taraflı dokunan, iki yüzüyle de kullanılabilen bir tin...
Hâşim gibi söyleyeyim: Annemle karanlık geceler bazı çıkardık. Başları beyaz tülbentli kadınları, güzel yüzlü, ıtırlı kadınlardı, birbirlerini bakarak, söze gerek yoktu, anlamayı bilen kadınlar. Bir dokunuşa dönüştürmüşlerdi sözleri, öyle onaylıyorlardı birbirlerini, derin ve gizemli bakışlıydılar. Bembeyaz tülbentler, ıtırlıydılar ve onlar, o kadar ferah ve aydınlıktılar ki, o odalarda çiçek işlemeli gaz lambasının ışığından daha fazlası, çok daha fazlası vardı:-tülbentlerin aydınlığı...
Annem, lirik’ti; ‘bahsî’ değildi bilgisi, hâdsî (‘intuitiv’) idi. O gecelerde beyaz tülbentlilerde benim bile farkettiğim, ilkokul yıllarımdı, bir esrime, bir kendinden geçme vardı. Dionysos-olan’dı annem.
Dünyayı (ya da şeyleri), derin ve gecemsi bakışlarıyla kendilerinin kılan bu gizemli kadınlar, yumuşak ve aydınlık dokunuşlarla da kendilerini birbirlerinin kılıyorlardı. Odanın o görklü ışığına ekledikleri tülbentlerinin aydınlığına bürünüyorlardı, dudaklarında belli belirsiz kıpırtılarla.
Evet, annemle karanlıkta bazı geceler çıkardık, dönerken eve, o aydınlıkla mı dönerdik;-anımsamıyorum şimdi.
Benim gizem öğretmenimdi annem; hüzün öğretmenimdi;-hüznün nasıl yaşandığını, sessiz bir teslimiyetle ondan öğrendim(di).
Sedat İlhan
Yazmak Bir İhtiyaç mıdır
Musa Aşkın
Gerçek Derinlik İçimizde
Gevher Aktaş Demirkaya
Ben Yemen Türküsü’nü Söylerken Ata Ağlardı
Yusuf Sarıkaya
Bizim Kuşak /4
Mine Çağlıyan
Özgürlük
Ümmügülsüm Hasyıldırım
Bir Mum Işığına Tutsak
Suna Türkmen Güngör
Ruhun Terazisi
Ümit Polat
Hakan Bahçeci’nin Öykü Yoculuğu
Dilek Tuna Memişoğlu
Sudan Ağlıyor
Ebru Bozcuk
Yaşam Gustoluğu
Mehmet Şahan
Hasene ve Hasenat
Serhan Poyraz
Goriot Baba / Honore de Balzac
Ayşe Parlar Gürkan
Duyguların Matematiği
Hilmi Yavuz
Okuma Takıntısı
Prof. Dr. Nevzat Tarhan
Sevgi Yönetimi
Haluk Özdil
Nazilerin Gizli Silahı Lili Marleen
Ahmet Furkan Demir
Çağımızın Hastalığı: Gösteriş
Hüseyin Uyar
İstanbul Senfonisi
Nevin Bahtişen
Hayata Dair
Ayfer Güney
Dur
Deniz İmre
Anlam Arayışının Sessiz Çığlığı
Hamiyet Su Kopartan
Meşguliyet
Sami Çelik
Ey Zımni
Turan Demirci
Yapılmayacaklar Listesi
Muhammet Çavdar
Bir Uyku Bin Ölüm
Reyhan Mete
Ey Ruh! Geldiysen Üç Kez Tıkla
Esedullah Oğuz
İçimiz Dışımız Suriye
Hakan Cucunel
Türk Edebiyatı ve Türkçe Edebiyat
Cengiz Hortoğlu
Mutlu Olmak mı Nasıl Yani?
Ufuk Batum
Yediği Ayazı Unutmamak
Şükrü Doruk
Alma Ağacı
Uzman Klinik Psikolog, Dr. Ezgi Yaz
Hayat Gökyüzüdür, Bakış Açımız da Teleskop
Demet Mannaş Kervan
Sözde Hayvanseverin Eseri: Sokak Köpeği
Tamer Şahin
Dünyalı Barış Manço
Kadir Çelik
Affet Bizi Güzelhisar