DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Reyhan Mete Erdoğdu
Reyhan Mete Erdoğdu
Giriş Tarihi : 24-03-2024 19:07

Ben ve Benim Gibi Sefiller

Konuşurken boğazıma kılçık gibi takılan kelimeler, yazarken dört nala koşuyor.

Zihnim, bulanık dehlizlerin derin sularında boğulmamak için ufak bir dala tutunmaya çalışırken, sorgularım beni ipten alıp ipe veriyor.

Eyvah!

Ne çetin bir çelişki!

Kurulmuş bir saat gibi tıkırında hayat, benim ve benim gibi sefiller için. Sabah kalk, ye-iç, çalış, para kazan; akşam ye-iç, uyu. Her şey yolunda, kuş sütünün eksikliğini hesaba katmazsak. (Varsın o da eksik olsun)

Peki, niye yüzüm gülmüyor? Ya da niye hıçkırarak ağlayamıyorum? Duygularım kerpetenle çekilmiş gibi. Ve kansızlık ben ve benim gibi sefillerin kronikleşmiş hastalığı. Yüzüm renksiz, gözlerimin altında ki mor halkalar dans ediyor. Gözlerim ölü balık misali süzülüyor kıyılara.

İlk ne zaman yerleşmişti bu ifadesizlik suratıma?

Ne zaman terketmişti gülüşlerim beni?

Ne zaman vazgeçmiştim kendimi sevmekten ya da ne zaman silmiştim savaş boyalarını yüzümden?

İlk ne zaman beyaz bayrağı kaldırmıştım göklere?

Oyunun kuralları değiştiği zamandı sanırım.

Sorular...sorular...sorular...

Havada asılı kalan, cevapsız sorular…

Arı kovanı gibi yüreğim vızır vızır. Kraliçe arı, kovanı terk etmiş. İşçi arılar isyan ediyor. Bütün arılar birbirini sokmakla meşgul. Kimi can derdinde, kimi kaçmanın peşinde. Bal karaborsa. Yüreğimde ki ekoloji yalan oldu.

Devir desen ekonomi devri; yastık altında ki altınlar, tasını tarağını toplayıp mülteci oldu. Yüreğim gibi, (o da mülteci). Belki de yürek yalandı, sadece atıyordu. Öyle gelişigüzel. Biz ona anlamlar yükledik. Yaraladık, kırdık, böldük, parçaladık. Şimdi böl, parçala, yönet oynuyoruz.

Oyunun kuralları yıllar önce değişti. Kartlar yeniden dağıtıldı. Ama ben ve benim gibi sefiller, bu hızlı değişime ayak uyduramadı. Bir garip olduk. Ağlanacak halimize kahkahalar atıyoruz. Gülünecek yerde gözlerimiz doluyor. Konuşmaktan korkar olduk. Kelimeler çok ama yan yana getirmekte zorlandık. İstesek de,  bilsek de, özneyle yüklemi belirsiz sıfatlara kurban ettik. "Ben" olmaktan bir adım öteye gidemedik. “Biz"e ne olmuştu? Bu da, cevabını arayan sorularımın arasında yerini aldı.

Oysa ki; "Biz" nasıl dolu dolu bir kelime. Altı çizilir, şiirler yazılır, türküler yakılır.

"Ben" nasıl da yalnızlık kokuyor. Bilmişlik taslıyor, egosu yüksek. Yükseklerden bakıyor.

İşte bu yeni oyun; "Ben"lerin oyunu... "Biz"ler, (Ben ve benim gibi sefiller) oyunu kenardan izliyor, yüzümüzde herhangi bir ifade yok, devinimlerimiz yavaş ve sarsak. Gözlerimiz koca bir boşluğa bakar gibi. Konuşmak mı? O da ne? Sadece bilindik, basma kalıp sözcüklerin dışında, bir şey söylememiz yasak.(Tezahürat serbest) Kelime dağarcığımız gittikçe daralıyor, herhangi bir müdahale edemeden. Yetilerimizi kurban ettik, oyunu dışarıdan izlerken...

Yazık, çok yazık...

"Biz”leri de "Ben"lere kurban ettik.

Kelimeler ise sadece yazıda tutsak kaldı. Kursağımıza kılçık gibi yapıştı.

Belki de, üzerine koca bir bardak su içmek lazımdı. Hem kelimelerin, hem "Biz”in.

Yani ben ve benim gibi sefillerin.....

 

NELER SÖYLENDİ?
@
Mete Zeynep 1 ay önce
Sefiller 3 Reyhan Hugo... yüreğine sağlık
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA