DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Esedullah Oğuz
Esedullah Oğuz
Giriş Tarihi : 21-09-2022 04:14

Afganistan, Türkiye ve Almanya Arasındaki Fark

Birçok kimse, bu başlığı görünce ne alaka, diye düşünebilir. Zira üç ülke de her açından birbirinden tamamen farklıdır.

Afganistan herkesin bildiği gibi dünyanın en fakir beş-on ülkesinden biriyken, Türkiye Ortadoğu’nun veya İslam dünyasının en gelişmiş ülkesidir, bununla birlikte dünyanın zirvesinde yer alan Almanya ile kıyaslanamayacak kadar da geridedir. Hem de her açıdan. Diğer bir deyişle, Afganistan kuyunun dibinde, Türkiye kuyunun başında, Almanya ise dağın zirvesindedir.

Rakamlarla ifade etmek gerekirse, Afganistan’ın GSMH’sı  2019’da yaklaşık 18 milyar, Türkiye’ninki 750 milyar, Almanya’nınki ise 4000 milyar veya 4 trilyon dolardır. Almanların hisse senedi, hazine bonosu ve tasarruf hesaplarından oluşan mal varlıkları da 7.3 trilyon dolar civarında.

Dikkatinizi çekerim, her üç ülke arasında sadece ekonomik olarak bile kolay kolay kapanmayacak büyük bir uçurum ve fark vardır. Almanya’nın önde gelen 4-5 şirketi, yıllık olarak Türkiye’nin toplamı kadar bir üretim yaparken Türkiye’nin tek bir şirketi, mesela THY’nin 2018’deki cirosu 15 milyar dolarla, Afganistan’ın yıllık 18 milyar olan toplam GSMH’sına yaklaşmaktadır. 

Diğer alanlardaki rakamları sıralamak suretiyle yazıyı istatistik veriye çevirmek ve sizi sıkmak istemem. Ama diğer sahalardaki fark da bundan fazla değilse az değildir. Başka bir sözle ifade edersek, Afganistan Türkiye’nin en az 50 yıl gerisindedir, aynı şekilde Türkiye de Almanya’yı her açıdan 50 yıl olmasa bile 30-40 yıl geriden takip etmektedir.

Peki, başlıktaki soruya gelirsek, bu farkı yaratan nedir? Sorunun tek kelimelik cevabı, kültürdür. Ve kültür de bildiğiniz gibi eğitimle elde edilen bir değerdir. Almanya’da okur yazar oranı %100, Türkiye’de yaklaşık %95, Afganistan’da ise %50 civarındadır.

Ama sadece okur-yazar olmakla sorun çözülmüyor. Afganistan ve Türkiye’de okur yazarların sayısı ve oranı sadece okuyup yazabilenlerden ibaretken, Almanya’da durum tamamen farklıdır. Bu ülkede okuyup yazabilen hemen herkes günlük gazete ve dergi okumakta, kitap almaktadır. Bu yüzdendir ki, Almanya’nın en büyük gazetesi Bild’in günlük tirajı 10 milyonu geçmektedir, buna karşın Türkiye’deki günlük gazetelerin toplam tirajı 1 milyon civarındadır.

Tükiye’de üniversite mezunları bile düzenli kitap okumazken, Almanya’da okumayan yok gibidir. 1990’lı yıllarda Münih’te sık sık hem üniversite kütüphanesine hem de devlet kütüphanelerine giderdim. Günlerden Pazar ve dışarıda güneş pırıp pırıl parladığı halde üniversite kütüphanesindeki masaların çoğu dolu olurdu ve ben sessizce kitap okuyacak yer bulamazdım. 20 yıl sonra, geçen yaz korona kısıtlaması dolayısıyla zamanımı değerlendirmek için kütüphaneye gittiğimde yine aynı manzara ile karşılaştım, her masada kadın veya erkek birer Alman kucağındaki 7-8 kitabı masaya koymuş ciddi bir yüz ifadesiyle sayfaları çevirip inceliyor ve notlar alıyordu.

Almanya’da ilköğretim öğrencileri yabancı bir dili mesela Fransızca, İngilizce veya İspanyolca’yı bir sene içinde rahatlıkla öğrenebilirken, Türkiye’de 4. sınıftan 12. sınıfa kadar yani tam 8 sene İngilizce, Almanca veya Fransızca öğrenen öğrenciler, bu dilleri konuşan turistlere yol bile tarif edememektedir.

Türkiye’de çoğu teknik üniversitede, diyelim ki makine mühendisliği fakültesi öğrencileri doğru dürüst bir makine görmeden mezun olurken, Almanya’da aynı fakülteki öğrenciler dört yıllık eğitimlerinin yarısını, yani iki yılı Siemens, Bosch veya BMW gibi şirketlerde çalışarak geçirmekte ve kusursuz birer mühendis olarak mezun olmaktadır. Bu, her alanda böyledir.

Bu yüzdendir ki, Türkiye’de işe girecek üniversite mezunları sınava tabi tutulurken, Almanya’da elinizdeki diplomanızı göstermeniz yeterlidir. Afganistan’ı bu kategoriye almaya gerek bile görmüyorum.

Sözün özü, üç ülkedeki (her branştan) üniversite mezunları arasında bilgi, birikim, iş deneyimi açısından dağlar kadar fark vardır. Farkı yaratan, eğitim ve kültürdür. Afganistan ve Türkiye’de birçok okulda sözde eğitim/öğretim yapılırken ve bu yüzden mezunları boş dolaşırken, Almanya’da eğitimli insanın işi daha okul bitmeden hazırdır.

Amacım, bir Almanya güzellemesi yapmak değildir elbette. Sadece, A’dan Z’ye her şeyini, dilini, kültürünü, tarihini, edebiyatını ve toplum yapısını çok iyi bildiğim üç ülke arasındaki muazzam farkın kökenlerini ortaya sermektedir.

Üç kova su düşünün, biri tamamen dolu, diğer yarı doludur ve üçüncüsünün dibinde ise yok denecek kadar çok az bir su vardır. Üç kova da aynı malzemeden yapılmıştır ve aynı fiziksel özelliklere sahiptir, kovanın içini ne oranda dolduracağınız tamamen size bağlıdır.

Bir Afgan, bir Türk ve bir Alman arasında insan olarak fiziksel açıdan bir fark yoktur, üçünün de iki kolu, iki gözü, iki kulağı, iki ayağı vardır ve üçünün de bir günü 24 saatten ibarettir. Onları farklı kılan ve bambaşka hayatlar yaşamasını sağlayan, aldıkları eğitim ve kültürdür. Öyleyse, size naçizane tavsiyem, kafanızı rasyonel, akılcı ve gerçek bilgiyle doldurmaktır.

Nasıl ki ağzına kadar dolan bir kova taşmaya başlarsa, kafası bilgiyle dolan insanın beyninden de insanlığın hayatını kolaylaştıran ürünler ve buluşlar fışkıracaktır. Tıpkı, Almanya’da Covid-19 aşısını geliştiren iki Türk bilim insanı Uğur Şahin ile Özlem Türeci çifti gibi. 

Eğitimin, özellikle de kaliteli eğitimin yarattığı farkı görüyorsunuz. Öyleyse, başka söze gerek var mı?

 

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA