DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Esedullah Oğuz
Esedullah Oğuz
Giriş Tarihi : 21-09-2022 04:58

Osmanlı İmparatorluğu - İslamın Son Süper Gücü

Milattan sonraki birinci milenyumda İslam dünyasının hem yüzölçümü, hem siyasi ömür, hem de askeri ve ekonomik güç açısından en büyük devleti Abbasi İmparatorluğu ise, ikinci milenyumdaki en büyük Müslüman süper gücü Osmanlılardır. Bu öyle bir güçtür ki, kuruluşundan çöküşüne kadar, yaklaşık 600 yıl boyunca İslam’ın bekçiliğini ve bayraktarlığını yaparken, bugün Müslümanların başına musallat olan Batı dünyasını da hep diken üstünde tutmuş, korkudan titretmiştir.

Osmanlıların kuruluşu, Anadolu Selçuklularının dağılma sürecine girdiği yıllara denk gelir. Selçukluların Diyar-ı Rum’u Türkleştirme programı çerçevesinde Türkmenlerin Kayı boyuna mensup bir aşireti, başbuğları Süleyman Şah önderliğinde 13. yüzyıl ortalarında Merv’den Anadolu’ya göç eder. Ancak Süleyman Şah’ın Fırat Irmağı’nı geçerken boğulup vefat etmesinden sonra dört oğlundan ikisi, Sungurtekin ile Gündoğdu eski vatanları Merv’e geri dönerken, diğer iki oğlu Ertuğrul ile Dündar yolculuklarına devam ederek Erzurum’un Pasin Ovası’na konarlar.

Ertuğrul Bey, oğullarından Sarı Batı’yı Konya’daki Selçuklu sultanına göndererek kendilerine Batı Anadolu’da yerleşecek bir bölge ister. Sultan Kayılara, Selçukluların batı sınırı üzerinde bulunan Söğüt ve Domaniç’i verir. Böylece Ertuğrul Bey, Selçukluların batıdaki uçbeyi veya sınır muhafızı olur. Osmanlıların kurucusu olan Osman Gazi işte, 13.yüzyılın ikinci yarısında bu uçbeyliğinin yerel başkenti olan Söğüt’te dünyaya gelir.

İran’a yerleşen İlhanlı Moğollarının Anadolu’ya akınları sonucu Konya’daki Selçuklu sultanlığı çökünce, Anadolu’daki Türkmen beylikleri bağımsızlıklarını ilan ederler. Bunların en büyüğü ve güçlüsü, eski başkent Konya’ya da hakim olan Karaman Beyliği’dir. Ancak babasının ölümünden sonra Kayı aşiretinin başına geçen Osman Bey kısa sürede birçok beyliği kendisine bağlayarak ve Bizans topraklarında önemli kazanımlar elde ederek öne çıkar. Böylece, Anadolu’da söndü sanılan Türk(men) Güneşi, yeniden parlar.

Orhan Gazi, babası Osman Gazi’nin fütühatını devam ettirerek beyliği daha da geliştirirken Osmanlı hanedanı ilk defa I. Murat döneminde bir devlet şeklini alır. Ve Osmanlı fütühatının en ön sıralarında yer alacak olan Yeniçeri Ocağı’nın temelleri bu dönemde atılır.

Hıristiyan topraklarından ele geçirilen genç erkekler, Yeniçeri Ocağı’nda Türk-Müslüman kültür adabı ve sıkı bir disiplin ile asker olarak yetiştirilir. Bu ocaktan ileride çok sayıda vezir, sadrazam, paşa gibi üst düzeyde devlet adamı yetişecek, imparatorlukta büyük başarılara imza atacaktır.

Ancak 15. asırın başında Anadolu’ya saldıran Emir Timur’un, Osmanlı sultanı Yıldırım Bayezid’i Ankara Savaşı’nda yenip esir alması, Osmanlıları dağılmanın eşiğine getirse de hanedan çabuk toparlanır. Ve Bayezid’in torununun oğlu olan II. Mehmet’in 1453’te Bizans’ın başkenti Konstantinopolis’i fethetmesiyle büyük bir dünya gücüne evrilir. Böylece Avrupa’nın en büyük kâbusu gerçekleşmiştir. Zira Anadolu’yu fetheden Türkler, Batı dünyasının gururu Bizans’ın da sonunu getirmiştir. 

Cuma günü ve 13 sayısı artık Avrupalılar için uğursuz bir tarihtir. Zira 1453’in toplamı 13’tür ve fetih günü de bir Cuma gününe denk gelmiştir. Nitekim bugün Avrupa’da Cuma gününe denk gelen ayın 13. günü uğursuz sayılmaktadır. İlginçtir, Avrupa’nın birçok binasında olduğu gibi Münih’teki BMW Müzesi’nin 13. Katı, uğursuzluk ifade ettiği için iptal edilmiştir.

Osmanlıların bir sonraki hedefi, Avrupa’nın en büyük gücü Habsburg’ların başkenti Viyana’dır. Türkler iki kez Viyana’yı kuşatsa da teknik hatalar ve Papalık ile işbirliği halinde olan Safevi İran’ın arkadan saldırması sonucu dikkatleri dağılarak başarısız olup geri çekilmek zorunda kalır. Ama Avrupa’nın yüreği ağzına gelmiştir. Nitekim, dönemin kutsal Roma imparatorluğu elçisi yıllar sonra hatıratlarında şöyle yazacaktır:  “Türkler bizi yere yatırmış hançeri göğsümüze dayamışken İranlılar onlara arkadan saldırıp dikkatlerini dağıtmasaydı, Viyana’nın da akıbeti Konstantinopolis’den pfarklı olmayacaktı. Bizi kurtaran azizlerin ruhu değil İranlılar olmuştur, Tanrı onları kutsasın.”

Istanbul’daki hesaba göre, Almanya savaşı kesin kazancak, böylece Osmanlı da hem diğer rakip Avrupalı güçlerin sultasından kurtulmuş hem de kaybettiği toprakları yeniden kazanmış olacaktı. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Almanya savaşı kaybedip Alman imparatoru Hollanda’ya sürgüne gönderildiğinde İngiliz ve Fransız savaş gemileri çoktan Istanbul limanlarına yanaşmıştı bile.

Son padişah Vahdettin, Avrupalı güçlerin dayattığı, Osmanlılara sadece Istanbul ve Anadolu’da çok az bir toprak parçasını bırakan, buna karşın Boğazların kontrolünü Avrupa’ya veren Sevr Anlaşmasını çaresizce imzaladığında Anadolu’dan çok gür bir o kadar da kararlı ses yükseldi: Kabul etmiyoruz.

Vahdettin’in 1922 Kasımında bir İngiliz gemisiyle ülkeyi terk etmesiyle, zaferlerle dolu 600 yıllık şanlı Osmanlı tarihi yüzkızartıcı bir şekilde son buldu.

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA