DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Esedullah Oğuz
Esedullah Oğuz
Giriş Tarihi : 08-09-2022 00:57

Rusya'nın Ukrayna Kuşatmasının Düşündürdükleri

Bugün Türk Cumhuriyetlerindeki elitlerin çoğu ağızlarının sularını akıta akıta büyük bir zevkle Rusça konuşuyor, Rusça düşünüyor ve rüyalarını Rusça görüyor. Bu insanlar, 150 bin askerle Ukrayna’nın kapısına dayanan Rusya’yı haklı görüyor. Yüzyıllar boyunca diğer halkları ezen, işgal eden, sömüren, onlara köle muamelesi eden Rusya bugün kendisine en yakın Slav kardeşini boğmaya hazırlanıyor. Rus medyasında ve sosyal medya ortamlarında sık sık yer alan Türkiye’yi tehdit eden, Istanbul’a atom bombası atmaktan söz eden yazılar, ifadeler ve tehditler, bizim Rusça okuyup yazan elitlerimizi hiçbir şekilde rahatsız etmiyor.

Geçen ay 12 Ocakta tam olayın yıldönümünde yazacaktım, ama Kazakistan’da gelişen olaylar buna fırsat vermedi. 150 yıl öncesinden başlayarak Türkistan’ın her köşesinde ayrı bir katliam gerçekleştiren Rusların bugün tarihte kalmış bile olsa 141 yıl önce nasıl bir kıyım yaptığını hatırlayalım. 

12 Ocak, Türkmenistan’daki Göktepe Kalesi’nin düşüşünün 141. yıldönümü, aynı zamanda da Rusların Türkmen yurdunu işgalinin başlangıcı. Kazak steplerini işgal eden Ruslar, Orta Asya’daki Özbek hanlıklarını da kendi himayelerine (denetimlerine) aldıktan sonra gözlerini Türkmen toprağına dikmişlerdi. Ve Türkmenlerin güç merkezi de, içinde yaklaşık 40 bin kişinin yaşadığı Göktepe Kalesi idi.

1881 Ocak’ındaki savaşta, Türkmen tarafında 25 bin, Rus tarafında ise ise 6 bin asker vardı. Türkmenler kılıç, balta, keser, süngü gibi bin yıl önceki savaş aletleriyle silahlanmışken Rusların elinde makineli tüfek, top, barut, bomba gibi modern teçhizat vardı. 23 süren şiddetli çatışmalardan sonra 24. günde kale düştü ve Ruslar katliama başladı. Zira, savaşı yöneten Rus komutan general Skobelyev’in gözünde, Türkmenler, yeryüzünden silinmesi gereken kara bir lekeydi.

Ruslar, kale duvarlarının altına 1160 kg patlayıcı yerleştirerek kaleyi patlattılar. Ve kalenin düşmesinden sonra yaşanan, tam bir katliamdı. 6500 Türkmen askeri kale içinde öldürüldü ve kalenin düşmesinden sonra çöle doğru kaçan sivil halktan 8000 kadar kişi de peşlerinden yetişen Rus askerleri tarafından makineli tüfeklerle taranarak öldürüldü. Rus tarafından ise sadece 669 ölü ve 398 yaralı vardı. Ve 1884 yılına kadar tüm Türkmen toprağı ele geçirildi.

Türkmenler, Rus iç savaşını fırsat bilip 1918’de Cüneyt Han liderliğinde bir kez daha Ruslara karşı ayaklandı, ve Cüneyt Han’ın mücadelesi 1938’de  bugünkü Türkmenistan sınırındaki Afgan kasabası Turgundi yakınlarında hayata gözlerini yumana kadar sürdü.

Türkmen hanı’nın vasiyeti şöyle idi: “Ben öldükten sonra cenazemi bir şekilde vatan toprağına gömün, bu mümkün değilse cesedimi Amuderya ırmağına atın, böylece naçiz vücudum bir şekilde vatana kavuşmuş olur.”

Ruslar, ülkesinin bağımsızlığı için son nefesine kadar mücadele veren bu büyük kahramanı, İngiliz ajanı ve hain olarak yaftaladılar. Ve Sovyet döneminde 70 yıl boyunca Türkmenistan’daki okul kitaplarında Cüneyt Han, Türkmen çocuklarına ajan ve hain olarak tanıtıldı ve okutuldu. 

Ruslar, yüz yıl içerisinde Türkmenistan Türkmenlerini öylesine bir dönüştürdüler ve mankurtlaştırdılar ki, bugün bağımsızlığın üzerinden 30 yıl geçmesine karşın Türkmenistan’da hâlâ Cüneyt Han’ın itibarı iade edilmediği herhangi bir Türkmen kentinde heykeli de yok. Aksine, Aşkabad’ın meydanlarını, kendisine Arkadağ denmesinden hoşlanan bugünkü Cumhurbaşkanı Berdimuhammedov’un heykelleri süslüyor. Halktan insanlar ve muhalifler ise gizli ev sohbetlerinde kendisinden Haramdağ veya Haramhor (haram yiyici) diye söz ediyorlar.

Göktepe Savunması’nın kahramanları Dıkma Serdar ve Nurberdi Han ve sonraki Türkmen kurtuluş mücadelesinin önderi Cüneyt Han, Afgan ve İran Türkmenleri’nin gönüllerinde yaşamaya devam edecektir. Varsın, Türkmenistan devleti Putin’in çizmelerini parlatmayı sürdürsün.

Göktepe mücahitleri ve Cüneyt Han gibi kahramanların değerini bilmeyenlere, büyük şairimiz Mahtumkulu’nun bir dizesiyle seslenelim:  “Adam bolup adam kadrını bilmedik / ondan göre otlap yören mal yağşı”. (İnsan olduğu halde insanın değerini bilmeyen birinden çayırda otlayan bir sığır bile daha iyi)

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA