DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Esedullah Oğuz
Esedullah Oğuz
Giriş Tarihi : 01-01-2024 20:15

Umuda Yolculuk 

Yanış hatırlamıyorsam 30 yıl kadar önce Yeşilçam’ın; “Umuda Yolculuk” ismiyle çektiği bir film vardı, film, yine yanılmıyorsam uzun badireler atlatan bir ailenin umuda yolculuğunu anlatıyordu.

Yeni yılın başında benim de umuda yolculuğum başlıyor, ne de olsa geçen sene beni aylarca uykusuz bırakan zor anlar yaşadım ve 19 Haziran 2023’te başlayan kâbusum nihayet Aralık ayı sonunda bitti.  Olay, ailevi bir sorun olduğu için ayrıntısına girip sizi yormak istemem. Hatırlamamak daha iyi.

Şu an, yeni şarj olmuş bir telefon gibi umut doluyum, geleceğe güven ve umutla bakıyorum.

2023’te, hem bireysel olarak hem de millet ve devlet olarak pek çok badire yaşadık ve atlattık. Bunların iki tanesi kalbimde derin yaralar açtı, biri; 10 kadar ilimizi yerle bir eden 6 Şubat depremiydi. O depremde, dost düşman herkes imdadımıza koşmuştu. Hatta yardıma gelen Yunan ekibi ülkemizden ağlayarak, alkışlar arasında ayrılmıştı. O zaman, içimden keşke dünya hep böyle olsa, düşmanlıklar, çekişmeler rafa kaldırılsa ve dünya bir cennet bahçesi olsa diye umutlanmıştım.

Ama deprem felaketinin üzerinden aylar geçmeden dünya eski haline döndü.Ukrayna’da savaş tüm şiddeti ile devam ederken Gazze faciası patlak verdi. Öyle bir facia ki, her renkten ve ırktan milyarlarca insanın yüreğini yakarken Batı’nın ikiyüzlülüğünü ve riyakarlığını da gözler önüne serdi. Ayrıca Batı kulübünde insanlığını, insani değerlerini yitirmemiş ülkelerin ve halkların varlığını da gördük. İspanya gibi, İrlanda gibi, Belçika gibi.

Türkiye Cumhuriyeti, devlet olarak tüm bu badireler sırasında son derece onurlu, omurgalı bir duruş sergiledi, Ukrayna savaşında Batı’nın oyununa gelmeyerek ve iki taraf arasında dengeyi gözeterek hem kendi ulusal çıkarlarını korudu, hem de tahıl koridoru ve arabuluculuk girişimleri gibi pek çok başarılı işe imza atarak barışa katkıda bulundu.

Gazze soykırımında ise sesi en yüksek çıkan İslam ülkesi, Türkiye oldu. Hamas, Ankara’yı es geçip arabuluculuk için Mısır ve Katar’ı devreye soksa bile, Türkiye metanetini korudu ve Filistin halkının haklarını her ortamda savundu. Arap bakanlar, Blinken’ın önünde el pençe divan dururken Hakan Fidan Amerikalı mevkidaşının kucaklaşma hamlesini ustalıkla savuşturarak duruşunu belli etti. Bunlar elbette tarihe geçen anlardı.

Bireyler, toplumlar ve devletler 2023’te deyim yerindeyse dibe vurdu. Pek çok ülke zamlar, işsizlik, fakirlik, konut sıkıntısı, üretimin azalması gibi sorunlarla karşılaştı. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinden Almanya, deyim yerindeyse sıvası dökülmüş eski ve yaşlı bir bina gibi patır patır dökülüyor. Dakikliği ile bilinen Alman Demiryollarında seferler sık sık iptal ediliyor ve uzun gecikmeler yaşanıyor.

Geçenlerde beni ziyarete gelen bir arkadaşım iki saatlik yolu trenle ancak 7 saatte katedebildi. Alman sanayisinin motoru olan oto sanayii, Çin’le rekabet etmekte zorlanıyor, sadece dünyada değil, Alman pazarında bile öyle. Piyasada Alman marka tek bir bilgisayar veya cep telefonu yok. Gıda fiyatları giderek artıyor ve Ukrayna savaşından dolayı akaryakıt ve ısınma giderleri de üçe dörde katlanıyor. Almanya’da durum buysa, diğer ülkelerdeki durumu varın siz düşünün.

Tüm bunlardan ziyade beni en çok rahatsız eden, Almanya’nın İsrail’e verdiği koşulsuz destekti. Alman şansölyesi Scholz kameraların karşısına geçip, binlerce bebeği öldüren terör devletinin kendini savunduğunu söylüyordu, hem de yüzünde zerre bir utanma belirtisi olmadan. 
Bir an, ben bu ülkede ne arıyorum, ne işim var burada diye düşündüm ve sonra emekliliğime az bir süre kala 30 yıllık emeğimi heba etmenin pek de akıllıca olmadığını düşündüm. Öte yandan, milyonlarca Türkü, Avrupa’da iş ve aş aramaya mahkum eden Türkiye’nin çarpık siyasi düzenine, aç gözlü siyasetçilerine, devleti soymaya çalışan işadamlarına, koltukları sayesinde zenginleşen yöneticilerimize isyan ettim. Onlar düzgün, adil ve dürüst olsaydı, biz burada Alman’ın, Fransız’ın veya İngiliz’in ağız kokusunu çekmek zorunda kalmaz, bir gün vatana dönüp adam gibi yaşamaya başlama umuduyla hayatımızı ertelemezdik.

Yazının başında dediğim gibi, tüm olumsuzluklara rağmen nedense umut doluyum. Zira uzun bir kışı, kapkaranlık bir geceyi geride bıraktık veya bırakmak üzereyiz. Gecenin ardından gündüz, kışın ardından da bahar gelir. Bizim de millet ve ülke olarak uzun kışı geride bırakıp bahara kavuşma anımız yakındır.

Yazımın sonunda tüm Truva Ailesi’nin yeni yılını kutluyorum. Yeni gelenler tanımayabilir, ben bu ailenin eski bir üyesiyim, inanmazsanız Sami Bey’e, Ayfer Hanım’a sorun. Geçen sene istemeyerek bu güzel aileyi biraz ihmal ettim ama yazamasam da, aklım ve gönlüm hep Truva Ailesinin, ailemizin dostlar meclisindeydi. Beni unutmadığınız için teşekkür ederim. Bu sayfada sık sık görüşmek dileğiyle.

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA