DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Esedullah Oğuz
Esedullah Oğuz
Giriş Tarihi : 07-01-2023 19:53

Ürküten Gelecek

Öncelikle, Truva ailesinin eski bir üyesi olarak aileye yeni katılan edebiyat aşığı tüm dostlara hoş geldiniz, diyorum. Her ne kadar uzun süredir birçok faaliyete katılamasam da Truva ailesinin büyümesini uzaktan keyifle izledim, özellikle de yeni katılan bazı dostların arka arkaya makaleler, öyküler, hatta kitaplar yayınlaması bir yandan hoşuma gitti, öte yandan da imrendim. 

İçinde yetiştiğim Doğu kültüründe bir insanın kendisinden söz etmesi, özellikle de kendisini ballandıra ballandıra anlatması pek hoş karşılanmaz, görgüsüzlük olarak telakki edilir. O yüzden ben de aileye katılan yeni dostlar için bir iki cümle ile kendimden söz etmekle yetineceğim. Orta Asya kökenli bir yazarım, üç tanesi Truva’dan olmak üzere yayınlanmış 10 kitabım bulunuyor ve şu anda Almanya’nın Münih kentinde yaşıyorum. Hikayenin gerisini merak edenler, Ülkem ve Ben adlı kitabıma bakabilirler. 

Dünyada hiçbir uzmanın tahmin etmediği çok önemli gelişmeler oldu ve olmaya da devam ediyor. O yüzden size naçizane tavsiyem, ekranlarda atıp tutan sözde uzmanların sözlerine pek de itibar etmemek. Çünkü son on yılda olup biten gelişmeleri doğru tahmin eden tek bir uzman bile görmedim. 

Hatırlayacaksınız, bundan 12 yıl önce Suriye savaşı başladığında pek çok uzman savaşın birkaç hafta içinde biteceğini ve rejimin çökeceğini iddia etmişti. Hatta o sırada dışişleri bakanı olan Davutoğulu –yanılmıyorsam- altı hafta içinde Şam’daki Emevi camiinde namaz kılmaktan söz ediyordu. Sonra ne oldu, biliyorsunuz. Başta Kilis, Gaziantep ve Hatay olmak üzere pek çok sınır ilimiz Suriye kentlerine döndü ve Cuma namazlarını da Şam’da Emevi camiinde kılmak yerine ülkemizdeki camilerde Suriyeli kardeşlerimizle birlikte kılmaya başladık. 

2022 başında Ukrayna’ya Rus saldırısı başladığında ekranları dolduran uzmanların çoğunun tahmini, Ukrayna’nın birkaç hafta içinde teslim olacağı yönündeydi. Oysa Rus işgali birinci yılını doldurmak üzere ve Ukrayna hâlâ direnmeye devam ediyor. Ve dünyanın ikinci büyük gücü olarak tasvir edilen Kızılordu ise deyim yerindeyse madara olmuş durumda. 

Birkaç yıl önce birileri çıkıp Türkiye, onlarca ülkeye savaşların seyrini değiştiren İHA ve SİHA satacak, Karabağ bu silahlar sayesinde işgalden kurtulacak ve hatta Rusya İran’dan silah satın alacak, deseydi, herhalde herkes katıla katıla gülerdi. Ama bugün, kurulduğu andan itibaren savunma sanayiinde hep dışa bağımlı olan iki ülke, İran ile Türkiye tereciye tere satıyor. 

Ya Taliban’a ne demeli? Onlarca NATO ülkesi Afganistan’da bulunurken, Taliban tekrar bu ülkeye hakim olacak ve iktidara gelecek denseydi, yine herkes buna palavra der, gülüp geçerdi. 
Dediğim gibi dünyada kimsenin aklının almadığı, ihtimal dahi vermediği gelişmeler oluyor. Şu anda hayatımızda yepyeni bir ürün var: yapay zeka. Herkesin “tamam biliyorum, ne olacak ki” diye burun kıvırdığı bu ürün bir yandan hayatımızı kolaylaştırırken aynı zamanda düzenimizi, hatta varlığımızı tehdit ediyor. Yapay zekanın daha başındayız ama yine de o şu an çok şey yapabiliyor: uçakları uçuruyor, araç kullanıyor, ateş ediyor, müzik çalıyor, metinleri çeviriyor, fotokopi, tarayıcı, e mailleri cevaplama gibi sekreterlik işleri yapıyor ve daha birçok işi ve görevi layıkıyla yerine getiriyor. 

Bunun anlamı şu: milyonlarca insan işsiz kalacak. İnsanlar yüksek beceri gerektiren daha karmaşık işleri ve meslekleri öğrenmek zorunda kalacak. Başaramayanları zor bir hayat bekliyor. 

Bizim mutfakta yapay zeka ürünü bir müzik kutusu var. Sabah kalkınca filanca şarkıyı çal diye seslendiğimizde hemen o şarkıyı çalmaya başlıyor. Eşim bulaşık yıkarken müziğin sesini kıs dediğinde alet hemen sesi kısıyor. Yani yapay zeka, bizim evimize girmiş durumda. 

Bazı bilim kurgu filmlerinde vücutlarının bir kısmı makineden oluşan insanları görmüşsünüzdür. İsrailli tarihçi Yuval Noah Harari, öngörülebilir bir gelecekte insan-makine karışımı varlıkların hayatımıza gireceğini söylüyor. Aslında bu başladı bile. 

Farkında değilsiniz ama bugün vücutlarının bir kısmı makineden veya demirden oluşan insanlar var aramızda. Takma bacak, takma kolu olan veya kalp pili taşıyan insanları düşünün. Teknoloji bu şekilde gelişemeye devam ettiği sürece, yakın bir gelecekte kalbi veya başka hassas bir organı söküp onun yerine makine yerleştirerek yaşamı sürdürmek mümkün hale gelecek. Böylece sözü edilen yarı makine yarı insan varlıklar oluşmuş olacak. 

Sizi bilmem ama teknolojinin, özellikle de yapay zekanın bu hızla gelişmesi, beni korkutuyor. Elbette amacım, kimseyi tedirgin etmek değil, aksine Truva ailesi olarak biz bizeyken biraz dertleşmek ve gelecekle ilgili kaygılarımı paylaşmak. Sağlıcakla kalın.

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA