I.
Kuşlar göçtü bu diyardan, göl durur mu, durmadı, kurudu.
Hem de tüm balıklarını balçığına gömerek!
Dua eden oldu mu?
Dua mı! Şimdi torun torba sahibi en son yağmur duasına çıkanlar!
Çocuklarının çimeceği gölleri yok artık köyün.
Yas tutan oldu mu?
Kaç tane anne saçını başını yoldu! Ağıt yaktı, gölü doldurdu.
İşte tam buradan karşıya yüzdüğün ilk gün, yosunlardan korkan çocuk,
Zafer senin mi şimdi! Sahi kimin?
Zafer, gözlerini kısarak kuruyan sazlık tarafına bakanların.
II.
Oyalama beni!
Su bekler kuzular,
Tulumbada çocuklar, yalakta yıkanacak kadar küçük değiliz!
Kaz çobanlığından, kuzu otlatmaya terfi ettim bu yaz,
Bu ağıl oyun alanımız, dolmaz hiç ambarımız...
Biliyorsun, bir cambazın arabasına kadar beraberliğimiz,
Melemelerle şen çayır, top peşinde çocuklar,
Sazlık herkesin, hayvanlar aç, yok keyfiyete zamanımız!
Hem Kurban yaklaşıyor,
Kışa nasıl gireriz, tarlada amele annemiz ve babamız!
Kuzular ki onlar işimiz, gücümüz, aşımız…