DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Ümit Polat
Ümit Polat
Giriş Tarihi : 25-02-2022 21:36

Sıddık Yurtsever ve Benden Başka Herkes

Sıddık Yurtsever’in “Benden Başka Herkes” adlı eseri “Hep Eksik” ve “Hep Hiç” adlı iki bölümden oluşmaktadır. Her iki bölüm başlığı altında verilen öyküler bölüm isimlerine uygun izlekler ile gruplandırılmıştır. Hep Eksik adlı bölümdeki öyküler eksik hayatları anlatırken Hep Hiç adlı bölümdeki öyküler ise yaşama amacına ulaşamamış hayatları daha doğrusu hiç yaşayamamışları bizimle paylaşmaktadır. Aynı zamanda bu bölümdeki öyküler köy gerçekliğine ve köy insanına tanıklık yaparken birinci bölümdeki öyküler bunun zıddı olarak daha çok şehir insanının yalnızlığını anlatır.
Yurtsever, Benden Başka Herkes’te genel olarak bizi, ana kahramanın hayat katmanlarından hareketle insan yaşamının evrelerine götürür. Bu insan her ne kadar silik, kendini hayattan soyutlamış, pasif bir karakter olarak görünse de öykünün ilerleyen aşamalarında kahramanın yitirilmişliklerine, acılarının sebeplerine, büyük insanlık görünümünü devşiren gizli ruh hâllerine konuk oluyoruz. Bu sebeple eserdeki çoğu öykü aşağıdaki istisnalar dışında portre öykü türüne ve dramatik öykü türüne uygundur. 

“Geniş Çaplı Bir Cürüm” öyküsünde sürrealist özellikler göze çarparken “Zamanın Elleri” efsanevi özellikler, “Eşkiya Değil Bir Ayın Kanaması” da epik anlatımı ve kahraman özellikleri ile destansı metin niteliğiyle metinlerarası bir teknikle kurgulanmıştır.
“Pavlov’un Köpekleri” adlı öykü iç diyalog ve geriye dönüş tekniği ile oluşturulmuş bir öykü olup beklenilmez sonuyla okuru şaşırtır. Öykü kendi içinde; Önce, Öncenin Sonrası, Herhangi Bir Zaman, Şimdi gibi anlık bölümlere ayrılır. Buna benzer bölüm örnekleri “Ezik Kahraman”, “Kötü Kadın Müşerref”, “Zamanın Elleri” ve “Deli Necati” de de görülür. 

Öykülerin çoğundaki aşk teması eskilerin klasik aşklarına benzer motifler içerir. Bu aşklar tensel olmanın dışında eski klasik köy ve mahalle aşklarıdır ve çoğu da yine mutsuz sonla sonlanır. 

Yazarımız çok genç olmasına rağmen öykülerindeki karakterlerin özellikleri, tutumları, mekânlar ve öykü dekoru genellikle eski dönemlere ait, daha çok seksenli ve doksanlı yıllara ait unsurlar olarak dikkat çekicidir. Eskiye dair bu unsurları yazar yine de o dönemde yaşamışçasına aşina canlı ve başarılı bir biçimde sunar.

“Sen Bağırsak Deyince” nin ise en dikkat çekici tarafı, kullandığı nükteli dildir. Yazar, Bahattin adlı kahramanın hayatındaki trajikomik olayları nükteli bir dille ifade etmiştir. Bu nükteli dile, “Pavlov’un Köpekleri”, “Deliryum ya da Hayallerde Avunmak” gibi birçok öyküde de şahit oluyoruz. Belki de nükteli dilin en ağır bastığı öykü “Uçurum Çiçekleri”dir. “Mutlu bir aileydik içeriden, dışarıdan, paralel, teğet, kuşbakışı bakınca.” “ Annem saçını süpürge etmek için gelmişti dünyaya bir süre sonra saçlar sürtünmenin etkisi ile alev aldı.” türünden onlarca kullanım Benden Başka Herkes’in biçemine damga vuran en belirgin üslup özelliğidir.

Yurtsever,  dili kullanırken bilinçli bir şekilde, belirli aralıklarla aynı söz öbeklerini ya da cümleleri tekrar etmekte, böylelikle metne hem bir akıcılık hem de canlılık katmaya çalışmaktadır. Hatta bazen sözün olumsuzunu kullanmaktadır. “Büyük Bir Şevkle Başladığım Öykünün Hikâyesidir” adlı metinde: “Ayakkabım kokuyor. Ayaklarım kokmaz. Hasan aramış. Hasan beni niye arasın? Hasan yine arasın.” gibi örneklerde bunu görmekteyiz.

Dili kullanımında yazarın göze çarpan başka bir belirgin özelliği de iç monolog tekniğini sık sık kullanmasıdır. Örneğin, “Deliryum ya da Hayallerde Avunmak” adlı öyküde: “ Güçlü görünmeye çalıştım, görmüşümdür de eminim hep öyle derlerdi çünkü. En çok da Neşe derdi. Neşe mi kaldı Allah aşkına biz de Neşe mi bıraktınız Doktor Bey…” cümlelerinde bunu çok net görebiliyoruz. Aslında Sıddık Yurtsever hem bu öyküde hem de “Büyük Bir Şevkle Başladığım Öykünün Hikâyesidir” isimli öyküde daha belirgin biçimde iç monolog tekniği ile beraber kahramanı, beyin fırtınasına tabi tutarak kahraman hakkında hem bilgi verir hem de olay örgüsündeki başka küçük ve önemsiz olaylara konuyu dağıtmadan değinmiş olur. 

Ancak yazarın gerek nükteli dili hemen hemen her öykü ve durumda kullanması gerek de geriye dönüşlerle ya da yukarıda bahsettiğimiz teknikle art arda farklı olgulara ve olaylara da inmesi okuru sürükleme gibi olumlu yanıyla kalmıyor aynı zamanda özellikle duygusal yoğunluğu olan öykülerin atmosfer kazanmasını ya da atmosferinin daha da yoğun bir duygusallığa bürünerek etkileyiciliğinin artmasını maalesef engelliyor. Bu olumsuz durumun en iyi örneğini “Uçurum Çiçekleri” adlı öyküde görüyoruz. Anneyle babanın intiharvari sonuçlanan ölümlerine şahit olan anlatıcı bu olaya ilk tanıklığında “...Vikingler, kızılderililer Hunlar, Sakalar bir dünya karması hâlinde bizim gelişimizi değişikliği lisanlarda kaotik bir şiirle açıklıyorlardı.” gibi bir ifade tarzıyla durumun ciddiyetine gölge düşürmüştür. Bu tip kullanımlar öykülerin sıkı bir atmosfere kavuşmasını engellemektedir.

Yurtsever, çağdaşı çoğu öykücüden farklı olarak imgesel, kapalı ve soyut anlatım yerine daha açık bir anlatımla somut bir anlatı ve gerçek izlekler tercih etmiştir. Bu tercihi ile okurun eserden kopmamasını, okurun metnin peşinden sürüklenmesini sağlamıştır.

“Siyah Kazak” öyküsünde olduğu gibi Sıddık Yurtsever’in çoğu öyküsünde bir metafor üzerinden -bu öyküde siyah kazak metafordur- çarpıcı sona varışlar, yine geriye dönüşlerle kurulmuş örgüler, çok katmanlı kurgu, metnin başında tekrarlanan sözlerin sonunda yine tekrarı ve muhteşem kurguyla sona bağlanış… okuru cezbeden ve farkındalık oluşturan taraflardır. Bu tekniklerin olumlu yanlarına rağmen yazarın bu yola sık sık başvurması her öyküyü çarpıcı bir sona bağlama gayreti, temaların, zamanların benzerliği art arda tekrarlanan öyküleri birbirine benzer hâle getirerek okuyucunun gardını düşürebilmektedir. “Vebal” ile “Define” öykülerinde ise yazarın köy hayatını ve köy insanının klasik karakter özelliklerini işlerken öyküsünün rahat bir nefes alıp çarpıcı sona bağlama gerginliği ve endişesini üstünden attığını görüyoruz.

Sonuç olarak Sıddık Yurtsever, yirmili yaşlarında yazdığı okuru peşinden sürükleyen, cesur tekniklerle kurgulanmış, farklı biçem özellikleri ile örülmüş öyküleriyle bundan sonraki yazın hayatında çağdaş öykücüler arasında adından çok söz ettirecek bir yazar olarak hevesli okurlarını ikinci öykü kitabı için meraklandırıyor.
 

 

 

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA