DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Dilek Tuna Memişoğlu
Dilek Tuna Memişoğlu
Giriş Tarihi : 27-08-2022 23:00

Çocukluğumuzun Yazarı Ömer Seyfettin

Çocukluk sayfalarınızın arasında kaç yazar hatırlarsınız?

Kaç öykü vardır kelime kelime bellediğiniz, hafızanızın bir yerinde duran, arada canlanıveren?

Ömer Seyfettin, derim ben…

Türkçe kitabımdan belki on kez okuduğum “Ant” hikâyesi derim.

İki çocuğun ölümüne arkadaşlığı dostluğudur hatırladığım.

Çocuk kalbiyle verilen sözlerin, içilen antların sahiciliğidir inandığım…

Sonra “Kaşağı” derim…

Soluksuz defalarca okuduğum bu iki hikâyesiyle kalemini sevdim Ömer Seyfettin’in.

Azıcık yaşamış dünyamızda.

35 yaşında göçüp gidivermiş.

Yüzlerce öykü bırakmış bizlere de o duru Türkçesiyle.

Aslında şiirlerle başlamış ama biz onu daha çok hikâyeleriyle tanıyoruz.

Fırsat buldukça dönüp dönüp okuyorum yazdıklarını.

Ve her seferinde hayran oluyorum sade ve akıcı anlatımına…

Çocukluğumuzun yazarı, Balıkesir’in Gönen ilçesinde doğmuş.

Gönen mahalle mektebine gitmiş, ardından yüzbaşı babasının tayini nedeniyle İnebolu, Ayancık, İstanbul ve Edirne’de devam etmiş öğrenim hayatına.

Sonraları İzmir, Selanik ve İstanbul’da görev yapmış.

Kendisini şair ve yazar olarak biliriz ama Ömer Seyfettin veteriner, öğretmen ve askerdir aynı zamanda.

Daha öğrenciyken yazmaya başlar. İlerleyen dönemlerde askerlik ve öğretmenlik yaptığında da yazmayı hiç bırakmaz.

Dönemin süreli yayınlarında çok sayıda şiir, hikâye, makale ve fıkra türünde yazıları yayınlanır.

O, dilde sadelik ve anlaşılırlıktan yana olmuş. Türkçenin kurallarına önem vermiş. Cümlelerini öyle kurmuş.

Divan Edebiyatının ismini o vermiş. İlk kez Fuzuli, Baki, Necati gibi şairlerinin şiirlerinin toplayarak düzenlemiş ve 'şairin divanı' diye isimlendirmiş. İnanılmaz ölçüde eser vererek yeni Türk edebiyatının gelişmesinde büyük katkıda bulunmuş. Eserleriyle efsaneleşmiş büyük yazarlarımız arasında yer alan Ömer Seyfettin’in hikâyeleri memleketin hemen her yerinde geçer…

Toplumun her kesiminden bir kahramana rastlarız satırlarında.

Ölümünden sonra en yakın arkadaşı Ali Canip Yöntem onu anlatan “Ömer Seyfettin ve Hayatı” isimli kitabı yazar.

Ardından bütün hikâyeleri kitap kitap basılmaya başlar.

Biz de okumayı henüz söktüğümüz zamanlarımızda, bazıları Türkçe kitaplarımıza giren bu hikâyelerden tanıdık ve sevdik Ömer Seyfettin’i…

Saygı ve rahmetle anıyorum çocukluğumuzun usta kalemini…

***

Ahırın avlusunda oynarken aşağıda, gümüş söğütler altında görünmeyen derenin şırıltısını işitirdik. Evimiz iç çitin büyük kestane ağaçları arkasında kaybolmuş gibiydi.

Torbaları arpa koymak, otları yemliklere yerleştirmek, ahırı süpürmek, gübreleri kaldırmak en eğlenceli oyundan bile daha çok hoşumuza giderdi. Hele tımar… En zevkli işti.

Dadaruh, eline aldığı kaşağıyla tımara başlayıp tıpkı bir saat gibi tıkıtık tıkıtık sesler çıkmaya başlayınca yerimde duramaz, “Ben de yapacağım!” diye tuttururdum. O zaman Dadaruh beni Tosun’un sırtına çıkartır, elime kaşağıyı verir “Hadi yap bakalım!” derdi…”

***Kaşağı adlı öyküden hafızalarımıza kazınan cümleler…

11 Mart 1884- 6 Mart 1920

NELER SÖYLENDİ?
@
Ali Osman Uguz 2 yıl önce
Cocukluguma götürdü. Bir nefeste soluksuz okudum. Cok guzeldi
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA